25 Haziran 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 14

25 Haziran 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER diyerek cevaplandırdı. Saat 12.35 de de Bölükbaşı çıktı. Bölükbaşı: "— Kesin bir şey söyleyemem. El- bette millet hükümetsiz kalacak de- ğildir" diye söze başladı ve sonra Başbakan tayini konusunda da fikrini SÖYLE — Şahıslar üzerinde bir şey söy- leyemem." Bulunan çare T emaslar, bulunan çarenin tatbiki mahiyetinde oldu. İnönü görüşü- nü muhafaza ettiğine göre Gürselin, Parlamentoda temsil edilen bütün par- tilerin liderleriyle görüştükten sonra İsmet Paşayı millet önünde göreve çağırması lüzumu Deliriyordu. Bu lü- zum, Gürsele anlatıldı. Devlet Baş- kanı da, artık başka bir hal tarzı gör- müyordu. Ancak, böyle bir çağırı yap- madan partilerin kendi aralarında, ih- tilaf noktalarında ve esaslarda anlaş. malarım faydalı buldu. Önce ve C. K.M. P. müzakerelerin a sine yol açan meselede C. H. -P. görü- şüyle mutabakata vardılar. Bu muta- bakat üzerine, Gürsele daveti . mak, İnönüye de bunu kabul etmek düşüyordu. C. H. P. Genel Başkanı yeniden kollarım, mecburen sıvadı Memleketin durumu başka yol bırak- mıyordu. Haftanın sonunda, liderler gene başbaşa geldiler. İnönüden baş- kasının Başbakan olamayacağını an lamış Gümüşpala ve buna, arzulu şe- kilde kani Bölükbaşı muhalefette ka- lacaklardı. Koalisyon, gene dörtlü o- lacaktı. Partilerde faaliyet K oalisyon treni yeniden raya gi- rergirmez, partilerde bu defa Ba- kanlık yarışması açıldı. T. T. P. dr çekişme, fazla hararetli olmadı. Aday- lar, aşağı yukarı belliydi. C.K. M. P. den de fazla gürültü gelmedi. Ama C. H. P. bir savaş meydanına kısa za- manda girdi. Bir defa, Feyzioğlu çok itiraz çekiyordu. İşin önemlisi sudur iki bu itirazlar, dar parti çerçevesini aşmış, dışarıya da taşmıştır. Genç po- litikacı, omeziyetlerinin mükâfatını gördükten sonra şimdi kusurlarının handikapıyla karşı karşıyadır. a en büyük handikapı, bu kusurlarını yok etmek için ya gayret sarf etmeme- si, ya da bunda muvaffak olamaması- dır. Feyzioğlu, güvenilir bir politika- cı tipi olarak görülmemektedir. Basit kıskançlıkların ve çekememezliklerin en büyük rolü oynadığı dar parti çer- çevesini bu kanaatin aşmış olması, ondaki gerçeklik payını ortaya koy- maktadır. Feyzioğlu oMeselesinin yanında. sadece C. H. P. çevreleri değil bütün millet İnönüye bir dilek aksettirdi ? "Allah aşkına, eskimiş, numaralan- mış, düşük çapını belli etmiş isimler- 14 le bizi karşı karşıya getirme." Hafta biterken, Bakanlar konusun- da umumi temayül şuydu: "C.H. P. tilerden genç, dinamik, kabiliyetli, ye. ni simalar.. Y. T. P. den "Dosyasız Bakan"lar.. C. K. M. P. den basiretli ve olgun kimseler.." Bağımsızlardan ise, Necmi Öktenin Devlet Bakanı o- lacağı aşağı yukarı bellidir. İpin kopmasından sonra başlayan müzakerelerin neticeleri, haftanın sonunda İsmet Paşanın sadece değil, daha birçok noktada telifçiliği tehli- keli dönemeçlere vardırdığını o belli etti. Demokrasi Bir kumpanya Sâdece yanyana görülmesiyle hay- ret uyandıracak, daha doğrusu hayret uyandırması gereken bir kaç isim bitirdiğimiz hafta içinde bir ara- da siyaset sahnesinde arz-ı endam etti. Aslında bu, Türkiyede görülme- miş bir hal değildir. Bir uç, çok za- man öteki uçla birleşir, bir yolu iki "düşman kardeş" birlikte katetmek- te mahzur görmezler. Tabii, fikir haysiyetini ve aydın olma vecibesini ayaklar altına almak pahasına.. Bi- tirdiğimiz hafta Talat Aydemirle Gökhan Evliyaoğlu, 22 oŞubatçılarla afçı A. P. liler sarmaş dolaş oldular. Bir müşterek düşman, her iki grubun da oyununu akamete uğratmış İnö- nüye duyulan kin böyle bir bağın ku- rulmasınayetti de arttı bile.. Yeni okumpanyanın ilk belirtisi, haftanın başlarında bir gün Yeni İs- itibarlı tanbulun birinci sayfasının sütunlarında kendini gösterdi. Harbi- yeliler geçiyorlardı. 27 Mayısın yapı- cısı Harbiye, şimdi o ihtilâlin yık- tığı D. P. nin gövdesi üzerine otur- mak isteyen takımın aklı sıra gaye- sine âlet etmek istediği bir kuvvettir. Yolun üzerinde bir adam vardı. Harbi- yeliler onu selamlıyorlardı. Adam, re- simde, beyaz daire içine alınmıştı. Re- simlerin yazışını okuyanlar, dostluğun ve karşılıklı takdir hissinin derinliği- ni kavramakta güçlük oçekmediler. Şöyle deniliyordu: "Halkın alkışları arasında Kızılay meydanına varan öğrenciler, Zafer anıtı karşısında kı- sa boylu, sağ kollarını sert bir şekilde sağa açmak suretiyle, diğer öğrenciler de başları ile şahsı selamlamışlar, o da öğrencilerin selamım başını öne eğ- mek suretiyle kabul etmiştir. Öğren- cilerin bu hareketi karşısında (o Ay- demirin yanında bulunan hanımı hıç- kırıklarım tutamamış, Talat oAyde- mir tarafından teskin edilmiştir. Öğ- rencilerin geçmesinden sonra eski Kumandan, yanındaki emekli subay arkadaşlarıyla birlikte açık hava ga- zinosuna giderek bir müddet oturmuş- lardır." Bu haberin çıkmasından bir kaç gün sonra Gökhan Evliyaoğlu bir 22 Şubatçı edasıyla konuşmakta mah- zur görmedi. Alpaslan Türkeşin Kud- retli Albaylık devrinde de esaslı bir M. B. K. cı edasıyla konuşan ve Oo sıfatla seçim isteyen, Demokrasi is- teyen Nadir Nadi gibi yazarlara sert ihtarlarda bulunan üstad, kendi gaze- tesine bir beyanat verdi -ee, başkası beyanat istemeyince, insan elbette Yeni İstanbul gazetesinde Harpokulu ve Aydemirle ilgili haber Yanaşmanın dostluğu AKİS, 25 HAZİRAN 1962

Bu sayıdan diğer sayfalar: