ları değiştirmedikçe bir istifanın ka- bul edilip edilmemesi diye bir şey ola- mayacağını, zorla görev alınamaya- cağını bildiğinden artık bir otemas yapmayacağını söyledi ve oÇankaya- dan ayrılarak biraz aşağıdaki kendi e- vine v5 o gece, uzun bir süredir ilk defa, ertesi sabahın pek geç bir saa- tine kadar mışıl, mışıl uyudu. Ama İnönünün bu rahatı fazla sür- medi. Zira istifa haberinin duyulma- sıyla birlikte, başkentte küçük çapta bir kıyamet koptu. Ordunun sesi Aslına bakılırsa, bir çok çevre İnö- nünün hükümet kurma gayretini dikkat ve alâkayla takip ediyordu. Ordu, bunların arasındaydı. o Genel Kurmay Başkanı ve Kuvvet Kuman- danları o gün Kırıkkaleye gitmişler- di. Ama, Kuvvet Kumandanlarının kendi Kurmay Başkanlarını getirme- miş oldukları dikkatli gözlerden kaç- madı. Herkes diken üzerinde gibiydi. Bütün umutlar İnönüye bağlanmıştı. Onun memleketi parlamenter bir sis- temden kuvvet alarak idare etmesi sağlam kuvvetlere güven veriyordu. Zaten bütün dünyada da buna paralel bir inanç vardı. Nitekim, bu sıralarda Türkiyeye gelen bir İngiliz lordu ga- İnönünün, bunca yıllık tecrübeden sonra, görevi yeniden yüklendi- gi şu sırada bir noktayı gözden kaçırdığını sanmak safdilliktir: Dört açılmış bir takım gözler, kati başa- rısızlığını iştiyakla beklemektedir- ler. Tarihi olmadan onun tarihi şah- siyetiyle yarışa çıkanlar, onun! ye- lini almağa heveslenenler, Demokra- siye öldürücü darbeyi vurmayı bek- leyenler, C. H. P. niele geçirmeğe çalışanlar, komünistler, O faşistler, sergüzeştçiler... İlk istifasının bir fi- yasko olarak değerlerdirileceğini hesaplayanların hüsranı, şimdi bu ikinci ümit üzerinde düğümlenmiştir. Zira mahir satrançcı İnönü, o çekili- şi bir zafer haline sokmayı bilmiş- tir. Mahir satrançcı bu sefer, işinin güçlüğünü müdrik olmasın, una imkân yoktur. Ama aynı güçlüğün bir tuhaf paradoksla, inanılmaz bir kolaylığın da sebebi olduğunu acaba bakmak, onun hislerini, arzusunu temayülünü anlamak yetecektir. Ne istiyor bu halk? Bu seçmen? Güvenli iş. Yani, hayat şartlarının AKİS, 25 HAZİRAN 1962 İnönü ve Aksal gezintide Dert ortakları zeteci, m görüşürken şun- ları söyle B a gelmeden önce, Tür kiye durumu “hakkında görüşünü Öğ- YURTTA OLUP BİTENLER renmek üzere Foreign Office'e gittim. Onların kanaati, İnönü başta oldukça hiç bir hâdisenin vukua gelmeyeceği dir. Burada gördüklerim de bunu te- yit ediyor Gerçi İni kendisine, İnönü mem- leketi idare etmezse de o çeşit bir hâ- disenin vukua gelmeyeceğini o söyledi ama, lord gazeteci ayrılırken şöyle dedi : " — Gene de, Türkiyede siz başta iseniz bir şey zi inancını mu- hafaza ediyo Lord, bu inançta yalnız değildi. onünün o görevinden ayyrılışını Gürsele bildirmesinden sonra - kayanın yeni ziyaretçisi Genel Kur- may Başkanı Cevdet Sunay oldu. Su- nay. Devlet Başkanına gayet açık şe- kilde Ordunun temayülünü açıkladın Bunun üzerine Gürsel Genel Kurmay söyledi fakat İnönünün ısrar ettiğini bildirdi ve Orgeneralden bir defa İnönüye ken- disinin gitmesi tavsiyesinde bulundu. unun üzerine Sunay, Çankayadan te- lefonla İnönüden randevu rica etti Saat tam 22 idi ki, İnönünün evini gazetecilerle çevrili bahçe kapısında içeri Genel Kurmay Başkanıyla arka- daşlarının arabaları girdi. Gazeteci Bir basit gerçek daha fenalaşmayıp düzeleceğine gü- ven ve çalışma imkânı. Bu, içinde bu- lunduğumuz şartlar altında bile atla deve değildir. Başında İsmet İnönü gibi prestij sahibi ve otoritesi mü- nakaşa edilmeyen, üstelik memleket- teki bütün gerçek kuvvetlerin mih- rakı halinde bir lider kabinesinin V- zelinde kim, hangi fırtınayı estirir- se estirsin, bunu sağlamaya kadir- dir. Tâ ki, bizzat kendisi etrafın- daki küçük politika çemberinin ve. onun dırıltılarının üzerine çıksın. ilk hareketi mekanizmaya versin Ondan sonra sadece mekanizmanın daha hızlı çalıştığını değil, dırıltı- rın da azaldığını, tesirlerini kaybet- tiğini mutlaka farkedecektir. Politikacılar çok zaman, gazete 'erin manşetlerinden şikâyetçidirler Ama manşetler, büyük adamların neyle meşgul olduklarının haberini verirler. İsmet Paşa, gerimizde ka- lan son yedi, sekiz ay boyunca, kü- çük bazı fasılaların dışında, politi- kadan başka bir işin üzerinde dura bilmiştir de manşetler ondan bahset- meyip başka şeyden mi bahsetmiş- erdir ? Hayır. İnönü iç politika çe- kişmeleriyle gecesini gündüzüne ka- tarken, memleket onun havasından kurtulmamıştır, o kurtulamamıştır Halkın ne kabahati var? Huysuzluk edenlere, aslında, fasit daireden kur- tulmak suretiyle İsmet Paşa gibi bir adam için başarılması böylesine ba- sit bir işin sadece fazla formalite sadece mızmızlık, sadece şekillen ziyadesiyle önem verme, sadece iyi ekip karamama, sadece inisyatif nokrası, bir dinamizmi kendi ruhun da da. bünyede de uyandıramama yüzünden yapılamamasını tenkit e- denlere hak vermemek kabil sayılı- mı? İşte, bir defa daha bu iyi, basit a ma halim selim millet gözlerini dik- miş İsmet Paşaya bakıyor. Onun içinde bulunduğu şartları takdir diyor. Üstünden altından, sağında solundan eteğinin çekildiğini fark diyor, anlıyor. Ama, o İsmet Paşadı O, bunların hepsini yenmek kudre- tini gösterecektir. Belki, insafsız biristek. Ama ala- cak, halkların insafsız davrandı kimselerbüyük adamlık payesine gi- rişmiş, o seviyeye çıkmış , değil- midir ? Bu insafsızlık, üstünlük ta- nımanın neticesinden başka neden i?