vitamin A, Vitamin C ve mineral maddeler bakımından o zengindirler. İkinci grubu teşkil eden domates, la- hana, portakal ve benzerlerinde ise çok bol C vitamini vardır. Diğer bü- tün sebzeler üçüncü gruba girerler. İşte, bütün bu maddelerden hergün bir miktar yemek şarttır. Türkiyede hayvansal maddeler günden güne a- zalmaktadır. Bir kişiye, senede or- talama 16 kilo et düşmektedir. Bu, birçok memleketlerde yılda 80 kilo- yu bulmaktadır. İktisadi bakımdan Üzerinde duracağımız bir konu da balıkçılıktır. e Senede, adam başına ortalama 2,5 kilo balık düşmekte- dir. En güzel balıkları besleyen de- nizlerle çevrilmiş olan yurdumuz i- çin, bu gerçekten anlaşılmaz bir durumdur. Balığa halkı alıştırmak anlaşılmaz bir çin, bu, gerçekten tedir." Eğitim "— Halkı balığa alıştırmak nasıl bir eğitim konusu ise, çocuğu süte alıştırmak ta aynı şeydir. An- ne, küçük yaştan çocuğunu seve se- ve süt içmeye alıştırmalıdır. Bir ço- cuğun en aşağı yarım kilo süt, yo- gurt ve peynir gibi gıdalar alması şarttır. Anne, çocuğu yiyeceklere gü- zel resimlerle, masallarla alıştırma- lı, zor kullanmalıdır: Peri masalında- ki güzel kızın bol süt içtiğini, çiğ çiğ havuç yediğini, yemek Oo masasında değil de her fırsatta söylemenin faydası olabilir. Çocuğun odası renk- li sebze ve meyve resimleriyle süsle- nirse, çocuk meyve sebzeleri severek yer. Taze, iyi sebze ucuz, fakat durmuş sebze al- maktan muhakkak ki çok faydalı- dır, ama iş bununla da bitmez. Pişir- me usulleri bilinmezse, sebzelerin besleyici değeri kaybolur gider. Ba- almak, biraz değerlendirmek gerekir. larla çorbalar, soslar yapılabilir. rinci de haşlayıp suyunu (odökmek büyük hatadır, Besi değerini kaybe- der. Sebzeleri yıkamak ve kolayca te- mizlemek için hâlâ geceden suya ko- van ev kadınları vardır. Bu da aynı şekilde, onların değerlerini (okaybet- melerine sebep olur. Meyveleri- çiğ o- larak yemek, pişirip yemekten çok daha yararlıdır. Vitamin eksiklikleri vücutta, hattâ davranışlarda önem- li aksaklıklara yol açabilir. vitamin BI eksikliğinin sanları hırsızlığa, nöbetlerine götürdüğü söylenir. Akşamları 'kah- valtı yemek sistemi' de çocuklar için çok hatalıdır. Bizim kahvaltı tarzı- mızda çocuklar, yedi grup gördüğümüz gıdaları alamazlar. le öğleyin de okulda karınlarını ku- AKİS, 4 HAZİRAN 1962 Asıl Mesele a hafta Ankara Maarif Kolejinin Jale CANDAN tertiplediği panel konfe- a Gazi Eğitim Enstitüsü öğretmenlerinden pedogog Mithat En- çin anlattığı gibi hikâyeyi, burada okuyucularıma nakletmek istiyorum. Hikâye şu: Arslan baba bir okul açmış ve "adam" olmak isteyen bütün hayvanları bu okula kaydolmaya davet etmiş. Tilkiden kuzuya, kuzu- dan kaplumbağaya kadar bütün hayvanlar gerçekten bu davete okula koşmuşlar. Arslan baba durumdan mem programı hazırlamış ve her hayvanla ayrı ayrı ilgilenmiş. Bakmış, uymuş, nun, bir de esaslı çalışma ör- dek çok güzel yüzüyor, onu çekip, atlama zıplama kurslarına götür- müş. Çok güzel atlayıp zıplayan sincabı da yüzme havuzuna sevketmiş, Maarifçilerimiz ne derler, İstiyormuş ki herkes eksiğini sın. Yıl sonumla bir de bakmışlar ki, tavuk, okulu birincilikle bitirmişti!.. bilmem ama, çalışma programlarını hic- veden bu hikâye, biz öğrenci velilerinin pek çok hoşuna gitti. kulağından tuttuğu gibi tamamla- hiçbir işi tam olarak yapamayan Ençi, candan alkışladık. Enç bizim âdeta can evimize dokunmuş ve boşalma- mızı, rahatlamamızı sağlamıştı. Ço ocuklarımızı okula gönderiyoruz, fakat onları iyi yetiştiremediği- mizi, onları istediğimiz gibi eğitemediğimizi liyoruz. Okul memleketimizde bugün hâlâ ve yalnızca "not veren", artı epimiz İ- dip- loma dağıtan bir müessesedir. Bugün meselâ, ortaokullarımızda başarı- sızlığın 96 70 ile © 85 arasında olduğunu düşünürsek, çalışma program- larının eğitim - öğretim sisteminin derhal gözden geçirilmesi kendiliğinden ortaya çıkmış olur. Eğitmekten maksat elbette ki ba yüzme, ördeğe tırmanma öğretmek değildir. lüzumu sinca- Eğitmekten maksat.. çocuğa genel bilgi verirken, onu, gizli veya açık istidatlarım geliştirecek şekilde yönetmeye çalışmak ve. onu böylece topluma en yararlı bir hale kokmaktır. Çocuk okulda, herşeyden önce, öğrenme zevkini, İyi lışma sistemini telde etmeli ve muhakemesini bir ça- çalıştırmasını, nazari bilgileri tatbik etmesini öğrenmelidir. Okul, çocuklar için "aşağıya düş- meden not koparılan bir sırat köprüsü" olmaktan artık çıkarılmalıdır. Gazetelerden öğrendiğimize göre, Tunceli Senatörü Mehmet Ali De- mir tarafından hazırlanarak 43 milletvekili ve senatörün de katılma- sından sonra Cumhuriyet Senatosu Başkanlığına sunulan Milli Eğitimi Kalkındırma Kanun Tasarısı gün geçtikçe Mecliste daha fazla taraftar toplamakta ve bütün partilerin birleştiği bir konu halinde karşımıza çıkmaktadır. Bu tasarıya göre, yeni milli eğitim pulları basılacaktır. Pulların değeri 5 kuruşla 10 lira arasında değişmektedir. Bunlar uçak, vapur, tren ve otobüs biletlerine, muamelelere, tapu senetlerine, konişmento, her türlü ticari senetlerle evlenme cüzdanlarına, eğlence, yerleri giriş biletlerine, ehliyetlere, sinema, tiyatro, ruhsatlara, diplomalara, sigara ve içkiye, oyun kâğıtlarına, radyo ilânlarına mecburan tatbik edi- lecek, elde edilen muazzam gelirle -ki bu, günde 1-1,5 milyon Türk lirası olarak tahmin di) edilmektedir-, Köylerimizin okul durumu hepimizce bilinirken, okul binası yüzünden elverişli İlkokul memleketin eğitim derdi o halledilecek- kıtlığı binalarında ortaokullar açmak yoluna gidi- lirken, halka fazla yüklenmiyen ölçülü bir milli eğitim vergisini, öyle sanıyorum ki, ancak sevinçle karşılarız. Yalnız, bizdeki eğitim mesele- sini sâdece bir para meselesi olarak ele almamak ta şarttır. olur, çocuklarımıza bol okul, fakat gerçek okul verelim. Mali zorluklarla beraber, çalışma programlarım, görüşümüzü yeni baştan gözden geçinelim. Amacımız yalnızca, lara diploma" vermek olmasın. ru Sandviçlerle doyurmuşlarsa, gün yeter derecede gıda alamıyacak- ları açıktır Bilgili beslenme daima ekonomik- tir. Anne, yedi grup yemek listesini gözönünde tutarak çarşıya çıkar ve turfandaya değil, bol vitaminli, gı- dalı ve ucuz yiyeceklere iltifat oe- imtihan sistemini, eğitim "tavuk- " e Osman K otürk konuşmasını şu m bitir "— Beslenme —— kıt bir insan, varlık içinde de olsa, yokluk' çeker. Bilgili bir ev kadım ise, gerçekten hem ailenin sağlığını, hem bütçesini korur 21