DÜNYADA OLUP BİTENLER daha evvel kararlaştırıldığı müzakerelerinin sonucunu rusu sonuçsuzluğunu gösteren rapo- runu nihayet Birleşmiş- Milletlere sunmuştur. Raporda iki tarafın görüşleri, bun- veçhile a doğ ların ne şekilde karşılaştırıldığı, ta- rafsızların ne gibi tâdiller ileri osür- dükleri hulasa edilmiştir. Rapor ev- vela konferansın müşterek başkan- heyetin tasvibine sunulduktan sonra Newyork'un yolunu tutmuştur. Komisyon raporunda bir tek müs- bet nokta bulunabilirdi. Komisyon çerçevesi içinde ihdas edilen Genel Ko kısmi silahsızlanma O tedbir- lerini incelerken "harp propaganda- cılığının yasak edilmesi" adını taşır yan bir tasarı üzerinde Amerikan ve Sovyet delegeleri arasında bir anlaş- ma başlangıcı olmuş, fakat bu husus komisyona sunulunca (o Sovyetler ani olarak tavır ar ve bir metin sunmuşlardır. Bu yüzden rapor, İhtiva edebileceği yegâne müs- bet noktadan da mahrum kalmıştır. Sovyetlerin bu manevralarım izah Sordur. Fakat bazı müşahitlere gö- re "harp propagandacılığının yasak" edilmesi bahsinde bu âni tavır değiş- tirme, silâhsızlanma meselesini tek- rar Almanya ve dolayısile Berlin me- selesine oraptetmek O arzusunun bir eseridir. Pazar ve silah İngilterenin Ortak Pazara girmesiy- le ilgili müzakereler devam eder- ken, Pazarın kurucularından ikisi, Fransa ve Almanya bu meseleye ta- mamen müstağni kaldıklarını, hattâ İngilterenin memesinin belki daha iyi olacağını ifadeden ka- çınmamışlardır. İngilterenin de Or- tak Pazar ile güçlükleri" vardır. Bir kere, ki en mühimi, bu pazar ile mü- nasebetleri Commomvealth memle- ketleriyle olan rabıtalarla telif etmek wealth'a kabul ettirmek lâzımdır. Lâkin iş sadece ekonomik sahada kalmamaktadır. Savunma sele- siyle de ihtilât etmektedir. Fransa ve Batı Almanya NATO için atomik bir vurucu kuvvet o istemektedirler. Öyle bir kuvvet ki, tetik sadece Baş- kan Kennedy'nin elinde olmasın. NATO'nun geçen Bakanlar konse- yinde bilindiği gibi bu iş halledile- memiştir. Amerikan mevzuatı bu- na mânidir. Fakat öte yandan, Batılı- lar safında atomik olan diğer bir dev- İngiltere, yardır ki, zarları bunun üzerine toplanmakta- dır. Pazar ve silah, işi bu noktada ih- tilât etmektedir. Gn e hafta İngiltere Başbakanı , Mac Millan "Müşterek Pazar ve linda işlerini" konuşmak üzere General De Gaulle ile görüştüğü zaman bu yolda hafif- ten bir pazarlık cereyan edecek gibi görünmektedir. Washington bu ha- vayı duymuştur ve onup içindir, ki Dean Rusk, son basın konferansında, Avrupalıların atomik silâhların ima- linde ve kullanılmasında işbirliği yap- malarına taraftar olmadığını açıkça söylemiştir. Cezayir Garip bir balon Cezayirin bağımsızlığını sağlayacak olan referandumun o hazırlıkları yapılırken, geride bıraktığımız hafta içinde bir Fransız gazetesinin -L'Au- rore- verdiği haber bomba gibi pat- ladı. Gizli Ordu ile Cezayirli milli- yetçiler uzun zamandan beri temas- ta imişler ve umumi temayül, müza- kerelerin Fransa ile değil Gizli OH ile yapılması imiş. Daha tekzibe vakit kalmadan Giz- li Ordu, Cezayir televizyonunda bir kaçak yayın yaparak aynı konuya temas etti: Fransa Cezayiri bırakıp gidecektir, fakat Fransızlar kalacak- lardır. - Onların mümessili (olarak Gizli Ordu Cezayir Kurtuluş Cephesi ile müzakereye hazırdı. Zaten iki te- şekkül de birer ihtilal unsuru idi. An- laşmaları kolay olacaktı. Haberler de Gizli Ordunun Ceza- yirde Evian Anlaşmaları o gereğince kurulmuş olan geçici başkanı Abdurrahman Faris ile, aynı organda genel işleri tedvir vazifesini almış olan Kurtuluş Cephesi mümes- sili Mustafayı muhatap tuttuğu, gö- rüşmelerin Cezayir Milli Konseyine ie ettirildiği bildirilmekte idi. ris ve Mustafai haberi derhal tekzip ettiler. Öte yandan Paris hü- kümeti de böyle bir şeyden malümat- tar olmadığını bildirdi, fakat bir nü- ans katmak suretile Paris, henk içinde yaşamasını daima arzu etmiştir, denmekte idi. Ya Evian anlaşmaları? (Fransız hükümeti bu anlaşmaları tam mana- sile tatbike hazır bulunuyordu. O hal- de mesele yoktu. Ancak Partala' de Gizli Ordu tarafından ileri sürülen "eşitlik" üzerinde durmaya başladı- ğı anlaşılmıştı. Evian anlaşmaların- daki eşitlik özel mânada bir eşitlik- tir ve bir çok şartları vardır. Arkadan Cezayir ve Büyük Çöl Fransız İşçileri Birliği de bir bildiri yayımlayarak yine bu "eşitlik"ten İşçi Birliği, aksi takdirde "biz çıkıp gideriz" demek suretile Cezayirde bir iktisadi felç yaratmak kendidinde bulunuyordu. Zaten Ce- zayirli Avrupalıların kitle göçü de devam ediyor ve makamlar bunun önünü alamıyorlardı. bu Gizli Ordu ile ele ikrine Parisin yanaşmadığını o ve za- manda Cezayirin iktisaden “Kaderine terkedilmeyeceğini göstermek için Ce- zayirde ki gençleri derhal askere a- lan bir kanun çıkarıldı ve yürürlüğe girdi. Yeni zorlukla Önümüzdeki in salı günü Fran- sız parlâmentosunda bu konuda müzakere açılması (obeklenmektedir. Sağ cenahtan "Cezayir Fransızdır" parolasını az çok benimsemiş olan bir kesim, yukarıdaki olayların ay- dınlığında bir çıkış yapacak gibi gö- rünmektedir. Ellerinde bir de likeli silâh vardır: li Ordu korkunç bir iddia atmış bulunuyor: Bugünkü Başbakan Pompidou. Baş- bakan olmadan evvel "Cezayir Fran- dâvasını yaymak İçin Gizli hatırı sayılır obir meblâğ kabul etmiş. kere daha millete hitap etmeye ha- zırlanmaktadır ve belki bu konuşma- sında Başbakanını savunmayı tasar- lamaktadır. Fakat herşey gösteri- yor ki, Fransada idare ile parlâmen- to arasındaki uçurum büyümekte- dir. Artık hiç de genç sayılamıyacak olan General De Gaulle -geçinden versin- gözünü kapadığı zaman Fran- sızlar bu uçurumun bütün dehşetini duyacaklardır.