IM Kongreler Önce iman, sonra plân Keskin bakışlı, mavi gözlü, sarı- ın adam, etrafını çevreleyen top- lulukla birlikte önündeki plan tasla- Yüzü- taslağı Karşısında yabancıya, anlaşılıyordu. oturan papyon kravatlı başka bir diyeceği olup olmadığını sordu. Yabancı, söylesem mi, söyle- mesem mi gibilerden, bir en düşün- dükten sonra: "— Yalnız, bir nokta var, ekse- lans... Plânın hazırlanmasıyla bütün işlerin halledileceğini sanmamak lâ- zımdır. Önce bilmek isterim ki hü- kümetinizin, hazırlayacağım o planı uygunlamak yolundaki kararı kesin midir? Bir imar plânını uygulamak hükümet olarak kanunları yürütmek- ten çok daha zordur. Acaba siz bu- nu tatbik etmekte azimli (misiniz? dedi. Fakat söylediğine pişman ol- mamıştı. Çünkü mavi gözlü, keskin bakışlı adam kısmıştı. Hattâ etraf- takiler de bunun farkında olmuşlar, yabancıyı fena hâlde terslemeğe bile hazırlanmışlardı. Ancak, yabancı sa- kin bir karşılık aldı. Kendisine, "plâ- nın mutlaka ve aynen uygulanacağı' hakkında kesin sözler söylendi. Olay, Cumhuriyetin ilk yıllarında birgün, Çankayadaki köşkte - o za- man yeni köşk henüz yapılmamış- tı. Atatürk ile tanınmış şehircilik uzmanı Prof. Hermann Jansen ara- sında geçiyordu. Atatürkün Oo gös- terdiği itidal ve toleransı olduğu ka- dar, uzmanın herşeyi açıkça belirti- sini de takdirle karşılamak gereki- yordu. Nitekim aradan bir iki yıl geç- tikten sonra, hazırlanmış olan plân, teferruatıyla tatbike başlandı. O za- manın Valisi Nevzat Tandoğanın da gayretiyle Ankara şehrinin ana hat- ları kısa bir sürede ortaya çıktı. Cumhuriyet tarihinin şehir plân- cılığına ilk ve iyi bir örnek teşkil eden Ankara misali maalesef diğer şehirlerde yürütülemedi. İstanbul u- zun süreler değersiz ve odirayetsiz uzmanlar elinde yoğrulup kaldı. "Prost - prostat" şeklinde esprilere konu teşkil eden bu adamlar, kendi- leri faydalı hiçbir mesai sarfetme- dikten başka, bu güzel şehrin imarı- nı da . Diğer şehirlerimizin imarı da sırf baştaki valilerin veya belediye başkanlarının şahsi himmet- lerine bağlı kaldı. Bunlar ise hiçbir zaman memleket ölçüsünde ve yek- nesak hareketler olamadı. A R Şehirlerin davetsiz misafirleri Durum, İkinci Dünya Savaşına ka- dar böylece gitti. Savaşla birlikte yeni oproblemler ortaya çıkmağa başladı. Bunların en önemlileri: İ sadi şartların bozulması yüzünden köylerden şehirlere doğru başlayan göçler, muhtemel savaş bölgelerin- den daha emin bölgelere yapılan göç- ler ve nihayet savaş sonunda yaban- cı ülkelerden gelen göçmen vatan- daşlardır. Diğer önemli bir problem, nüfus, artışıydı. Harbe girmeyen, sıtma ve diğer hastalıklarla iyi bir mücadele kampanyası açan memleketimizin yıllık nüfus artışı 9 3 gibi dünyada rekor sayılacak bir seviyeye erişmiş- ti. Bunun doğurduğu birçok sosyal ve ekonomik problemler yanında bu ilâve nüfusun barındırılması' ve gö- çenlerin yerleştirilmesi de hayati,bir problem olarak ortadaydı. Büyük şehirler tabii artışla galan köylerden veya dışardan göt. men olarak gelen insanların kurduk- ları derme çatma meskenlerle, cekondularla, odolmağa litik sebeplerle gözyummasının bü- yük rolü oldu. Herhalde gecekondu konusunda madalyonun bir yüzü s0s- yal ve ekonomik zaruretleri gösteri- yorsa, diğer yarısının psikolojik ve politik sebeplerle dolu olduğu inkâr edilemez. Politik bir kongre Nihayet 1955 yılında o zamanın hü- kümeti, Ankarada, o şampiyonlu- gunu yaptığı plânsız, proğramsız kalkınmanın prensiplerine uygun şe- kilde, bir İmar Kongresi topladı. Bu kongrede büyük şehirlerin imar plânlarının düzenlenmesi, mesken -tabii yine büyük şehirlerdeki, inşaa- tının finansmanı gibi konular gör şüldü, işin daha çok şatafatlı taraf- ları tartışıldı ve sonunda tatbikatta birçok (o aksaklıklar gösteren oOİmar Kanununun ana hatları ortaya çıktı. Aslında bu da memleketteki muay- yen zümrelerin -bilhassa mutlu azın- lık mensuplarının- keselerini (o okşa- maktan ibaret bir sonuç sağladı. Bölge plânlamacılığı, iskân proble- mi, gecekondu dâvası, malzeme starı d artları gibi hayati konular üzerin- de hiç durulmadı Düşük iktidar devrinde İmar ve İskân Bakanlığının kurulmasıyla | iş başına getirilen Medeni Berkin bil- hassa kredi tahsisi ve finansman ko- nularında nekadar "marifetli" olduğu bilindiği için, hiç kimse bu yeni ba- kanlığın, kuruluş gayesine uygun bir Muhittin Güven Kendi gitti, ismi kaldı.. teşkilât hâline geleceğine dair ümit beslememiştir. Nitekim 27 oMayısa kadar İmar ve İskân Bakanlığı bele- diyelerin su, imar, elektrik ve diğer ihtiyaçlarını sâdece oy dengesine gö- re karşılamağa yaradan bir "oy bor- sası" olmaktan ileri gidememiştir. İnkılâptan sonra. Bakanlığı eline Siyasal Bilgiler (Fakültesinin Dekanı Fehmi Yavuz seme- reli - çalışmalar için gerekli iyiniyete ve enerjiye sahip bulunmasına rağ- men Bakanlıkta gerekli kalitede yar- dımcıları toplayamadığı için (o belirli başarı gösteremedi. Onun arkasından tâyin edilen Rüştü Özal mesleği ve ihtisası icabı -Özal hem mühendis- tir, hem de Konyanın belediye hiz- metlerinin “başda fülen çalışmıştır işi gayet geniş çapta ele aldı ve bir plânlamacı görüşüyle çalışmağa ko- yulduysa da, 15 Ekim seçimleri oso- lunda yeni kabinede Bakanlığın or- tak partiye bırakılması üzerine, ka- bine dışı kaldı. Açılış törenini yap- tığı yapı malzemesi sergisini kapa- mak da yeni Bakan Muhiddin Güvene kısmet oldu. Mamafih, meslek ve formasyon i- tibariyle konunun adamı olan Güven iyi bir; çalışma temposuyla yıllardır üzerinde çalışılan (birçok konuların sonuçlandırılmasını ve oldukça et- raflı oraporların elde bulunmasını sağlamıştır. Böylece İkinci İmar Kongresine 9 konuda Il tane raporun sunulması ve bunların üzerinde €- nine boyuna tartışılması kabil o ol- muştur..." AKİS, 4 HAZİRAN 1962