YURTTA OLUP BİTENLER alkışlarla selamlandı. Zaten o gün, başkentin tecrübeli "Meclis Muhabir- leri" kendilerini İkinci Cumhuriyetin ilk Meclisinde değil, Birinci Cum- huriyetin son Meclisinde sandılar. Hadise, bitirdiğimiz haftanın so- nundaki gün, öğleden sonra cereyar etti. Meclis tenhaydı. Gündemde, bir kaç fasafiso sual takririnden başka şey yoktu. Celse e ei Baş- kanlık gym eski D. P. tün ve yeni A. P. nin Ordu milletvekili Ra- fet Aksay. bulunduğu görüldü. Nu- reddin Ok, gündem dışı konuşma iz- nini fraklı o Başkandan aldı ve elin- de kağıtlarla, kürsüye çıktı. Ertesi gün, siyasi affın ticari şampiy yonla- rından Hürriyet gazetesinin "34 ya- şındadır ve hakimiyetin kayıtsız şartsız millete ait olduğuna inanmak- tadır" diye takdim ettiği Ok -san- ki ötekiler böyle bir inanca değillermiş gibi..-, bir takım lardan şikâyet etti. Beyanlar, elbet- te ki af diye tutturmuş yeni cezbe kurbanlarının beyanları değildi. Ok, kendisine hedef olarak bir C. H. P. milletvekili -Kenan Esengin- ile bir eski M. B. K. üyesini -Mucip Ataklı- seçti ve onlara veryansın etti. Ok, bu beyanlarla Meclisin tehdit edilmiş Şu satırları, lütfen okur musunuz? mi af hayali devri baş- lar. Bu psikolojiden bir nebze ha- Derili olanlar, Yassıada suçluları- nın ve yakınlarının şu anda af ha- yali devresine çoktan girdiklerini bilmektedirler. Basir müebbet mahkümlarının ve ri da- ha duruşma salonun izhar ettik- leri sevinç bunun bir ön delilidir. Bir affin gelip ısaraplara son vere- ür. Eğer o aileler bu ümidi bari bu sefer - politika istismarcılarının elin- den kurtarabilirlerse, gerçeklere olduğu gibi bakabilirlerse, ümidi hayal haline getirmezlerse ışığın sönmesini önlerler ve bir o belirsiz surenin sonunda onun aydınlığının aa dolduğunu hissedebilir- , aksi yolu tutarlarsa ken- dilerini GRE. gene hüsrandır. Bir defa, bilinmesi şarttır ki memleketteki kuvvet dengesi bir affı hemen yarımın işi olmaktan Akif İyidoğan Endahisız atış olduğunu ileri sürüyordu. Halbuki milli irade, Anayasa ile "taht-ı em- niyet altında" değil miydi ? Ayvalar ve elmalar Nureddin Okun kürsüye geliş sebebi belli olur olmaz, Mecliste derhal çıkarmaktadır. Bu öylesine açık- ür ki aksini söyleyenler gözlerin i- çine baka baka yalan söylemekte- dirler. Biç kimsenin kudreti, ajfi yarının işi haline getirmeye ilet- mez. Cemiyette sular durulduğunda, huzur ove sükün avdet (ettiğinde, politika mücadelesi bir ryankırana ve 0 ara- sının normal seyrine yeniden ka- vuştuğunda sadist olmayan her ik- tidar gözlerini Yassıada suçluları- nın ıstıraplarına mutlaka evire- cektir. Zira o ıstırapların çekilme- sine o zaman lüzum (kalmayacak verilen cezaların terbiye o edici Yazilei tecelli etmiş olacaktır. Her- kesin payına düşen günah hissesi unutulacak, geçmiş günlerin zarar- ları tamir edilecek, D. P. iktidarı bir tadsız hatıradan ibaret Kalacak ve Siyaset hayatımız sıhhatü tek- rar kazanacaktır. Bunların gerçek. leşmesini dağın arkasındaki ümit Sak eğ Diy ar- basiretli li eri "böyle "bir levhayı gerçekleştirmenin yolunu mutlaka iki çeşit tepki belirdi. Bu tepkilerin tezahür tarzıdır ki Meclis Muhabir- lerine eski hatırlattı. C. K. M P. sıralarından teşvik, teşci sl. alkışlar, yasa- lar yükseliyordu. C. H. P. saraların- dan sinirli, sert protestolar bunlara mukabelede gecikmedi. Sanki, yepye- ni bir koalisyon vücut buluyordu. C. H. P. nin sağında oturan A. P. li- lerin bir kısmı ile solunda oturan C. K.M ve Y.T. P. lilerin bir kısmı gözle görülür şekilde tiler, Öteki koalisyon daha Nureddin Oktan sonra söz alan Tur- han Feyzioğlunun konuşması sırasın- da, bilhassa sonlarında ortaya çıktı, O koalisyonda C. H. P. nin tamamı- nın, A. P. den külliyetli bir kısmın ve az miktardaY.T. P.liile C.K.M.P. inin bulunduğu görüldü. », 1. 1, Ama, eski Meclisin hatırlanması- na sâdece bu tepkiler yol açmadı. Başkanlık (Divanının davranışı da Rafet Aksoy ile Agah Erozan ve- ya İbrahim Kirazoğlu isimlerini ha- fızalarda yanyana getirdi. Ok konuş- masını bitirince, okun hedeflerinden Mecliste olanı, Kenan engi istedi. Ok bütün hücumlarım. Atak- lıyla birlikte Esenginin sözleri üze- Şu, Alİ bulacaklardır. Herkes onlara mcı me ay şemaat tellallarına hiç kimse mazsa yolan o inanıl- maz derecede asa olduğu görüle- cektir." Yassıadada hükümler, 15 Ey- lül günü tefhim olunmuştur. Zorlu ve Polatkanın cezaları 16, Mende- resinki 17 Eylülde infaz edilmiştir. 20 Eylülden itibaren, D.P. devrinin diğer suçluları Kayseri ve Adana Cezaevlerine yerleştirilmiştir. e Ya- kardaki satırlar, AKİS'in 25 Ey- lül tarihini taşıyan sayısında ya- yınlanmıştı. Keramet mi? münasebet! İki kere ikinin dört ettiğini söyle- me derecesinde basit bir teşhis. Hal- buki o tarihte henüz ne bir seçim yapılmıştı, ne seçim bilinen neti- ceyi vermişti, ne bir koalisyon ba- his konusuydu, ne de memleketin siyasi manzarasının nasıl çizileceği belliydi. Hattâ, af lafını söyleyen dahil yoktu. Bunu (söyleyecek bir kimsenin bir gün çıkıp çıkmayacağı ise hiç bilinmiyordu. ma şartlar, an olduğu gibi gün de ortadayd AKİS, 25 ARALIK 1961