da bir güvensizlik hissine (düştük- lerini bildirerek bazı ciddi vesikalar gösterdi. Ordunun bilhassa alt ka- demesi, acele bir affın şiddetle aley- hindeydi. Buna karşılık Gümüşpala Cumhurbaşkanı Gürsele Kayseri zi- yaretlerinin elde olmayan sebepler- den ortaya çıktığını, A. P. Grupu- nun büyük bir kısmının bunu tasvip etmemekle beraber mani de olamadı- ğını izah etti. Gümüşpala eski ku- mandanının yanından ayrılırken pek gülmüyordu, Öğleden sonra Gürselin üçüncü kabulü C. H. P. Genel Sekreteri Ak- sal oldu, 15 de yapılan görüşme ol- dukça kısa sürdü. Zira C. H. P, Gru- bu Hükümetin düşüncelerini destek- liyordu. Üstelik C. H. P. de bir kanat, Kayseride bulunan mahkümların ö- Z i fikrinin Grupta "Adalet Ba- kanı Kurutluoğlunu cezaevleri oyö- netmeliğinin tatbiki için zorlamışlar ve Bakandan söz almışlardı. Temaslar ertesi gün de devam et- ti. CK.M.P. veY.T. P. liderleri Cumhurbaşkanının davetinden Kon- yada haberdar oldular ve apar topar başkente geldiler. Gürsel ilk olarak saat 15.10 da Y. T. P. Genel Başka- nı Ekrem Alicanı kabul etti. Y.T. P. Genel Başkanı. Grubunda bir kısım milletvekilinin affa şiddetle taraftar olduğunu Cumhurbaşi açıkladı. u grubun ne pahasına olursa olsun affı Meclise getirmeğe kararlı bu- lunduğunu izah etti. Gürsel aynı ve- sikaları Alicana da gösterdi ve ona da Ordunun temayülü hakkında a- çıklamalarda bulundu. Zaten Y. T. P. Genel Başkanının Gürselden farklı düşündüğü yoktu. O kadar ki, ken- disini izahat vermek üzere Mecliste e bekleyen Y. T. P. Grubuna gramaktan imtina etti. Zira, başına meleri biliyordu. C. K. M. P. lider Bölükbaşının ziyareti Alicanın çıkı- şından bir dakika sonraya, 16.41 rastladı. selle mülakata geliyordu. Gürsel Bölükbaşı konuşması 35 dakika sür- dü. Bölükbaşı, Gürselle konuşmasının üzerinde bıraktığı endişeyi h sonunda, bir mülakat talep ederek İ- nönüye anlattı. İstediği, önünün, şahsi nüfuzunu kullanarak Meclis dışı tazyiklere sert tepki gösterme- siydi. Bölükbaşının sinirli olduğu ve İnönüde İnsanüstü kudret tevehhüm ettiği anlaşılıyordu. Üstelik, İnönüyü 11 P. liderine kendisiyle aynı pren- sipte birleştiğini, fakat usulde ayrıl- dığım belirtti. Güvensizlik hissine yol AKİS, 25 ARALIK 1961 Fikir Ve Zikir A nkarada bir uçak kazası oldu. Bir uçak kazası ki, bütün dünya basının da geniş yankılar uyandırdı. Kocaman bir İngiliz yolcu jeti Ankara- da düştü, iki düzineden fazla adam öldü. Hadiseden herkes haberdar oldu. Haberdar olmayanlar, bütün gayretlerini ve alakalarını su Af de- nilen kısır konu üzerine bir istikamette veya ötekinde teksif etmiş ga- zetelerin okuyucularıdır. Hemen bütün diğer gazeteler manşetlerini kazaya ayırmışken bunlar, kendi omeşreplerine göre tanzim ettikleri bir başlıkla okuyucularının karşısına çıktılar. Sadece bunları oku- mak, o konudaki gayretlerin maksadım anlamaya yeTer de, artar bile.. Gazeteler, memlekette cereyan eden hadiselerin ve mevcut durumun sadece aynasıdır ve o bakımdan alâka uyandırıcıdır. Düşünmek lazım- dır: Bu işin hastası gazeteler, Ankaradaki uçak kazası gibi, gündelik gazetelerin 1 numaralı konusunu hasıraltı etmişlerdir. Hâdiselerin o ta- rafıyla alâkadar bile olmamaktadırlar. Var mı yok mu dedikodu, var mı yok mu karşılıklı beyanat, var mı yok mu tahrik! Bununla okuyucu tu- tulamadığı, okuyucu mutlaka günün haberlerini beklediği içindir ki ban- lar zümreler tarafından şöylece, sadece o cins yazıları için gözden ge- çirilmektedir. Gazeteden memlekete, bu konunun pek çok şeyi durdurduğunu, adeta hayatı altüst ettiğini, yapılması e pek mi şeyin bu yüzden yapılamadığını bu misal göstermemekte e, bu! Kazayı yaz- maz olur mu? Tıpkı gazetenin idarecileri gibi, lin idarecile- ri de kendilerini aynı çarka kaptırdılar mı, alacak olan şudur: Kaan jet uçağının düştüğünü yazmayan gündelik gazete çıkarır gibi, mem- leket idare etmek! açan hâdiselerin vuku bulmayacağı- na, bunun düşünülmediğine inanılma- sı -saten Bölükbaşı da, affin zama- nının gelmediğine samimiyetle kani olanlar arasındadır- herkesi sükü- nete döndürecekti. Kızgın İhtilâlciler A ma, uyandıran uyarmalar eski M. B. K. üyelerinin bir kıs- nından geldi. Doğrusu istenilirse, bu (Ouyarmaların bir (o kısmınd ölçünün kaçırıldığı doğrudur. Ni- tekim, Mucip Ataklının, aslında son derece realist ve ciddi sözleri bu üzden aksi tesir yaptı. Adeta, af münasebe yüz İsteyenlerin tsizliğini unut- turup başka bir eriği ortaya çı- kardı. M B. K. eski üyelerinden bir kıs- -mmn, artık sivil hayatta bulunduk- larına göre Orduyu doğrudan doğru- arda bu: üldü. Üyeler bu görevi tanzim e “Meclisteki odala- 19