İstifadeli Rakamlar! rında toplandılar üç gün evvel eski M M listen çıkarken yanına sokulan bir İsta na 14 Bayındırlık Bakanının Mercedes'i 852 prensip sahibinden biri biniyor Bazı konular vardır, sâdece iz'an işidir. İz'an işi olduğu için de, insanla- rın anlayışlarına bırakılır. Misal mi? Bakan otomobilleri meselesi. Herkes, kendi iz'anına göre, davranışları kıymetlendirir, ona mana ve- rir veya mana görmez. İnönü, muhteşem Başbakanlık arabasına binmeyi reddedip kendisine ucuz, sağlam, ekonomik bir otomobil buldurttuğun- dan bu yana -bir kısmı Bakanlar dahil- çeşitli kafalardan sesler çıkmış bulunuyor. Başbakanın tutumunu demagoji sayanlar olduğu gibi, muh- teşem arabalara kurulup sokaklarda caka ı "prensip meselesi" addedenler de var. Elbette ki bir Başbakan, mubassır gibi, kabinesine aldığı kimselerin her davranışlarını zapt-ı rapta alacak değildir. Elbet- te ki bir Başbakan, her hareketinin manasını herkese teker teker anla- tacak değildir. Elbette ki bir Başbakan, halkın kendilerinden nasıl tutum beklediğini konferans verir gibi Bakanlarına Allahın günü hatırlatacak değildir. Böyle olduğu için de, “prensip sahibi" bir takım kimseler kır- -ızı plâkalı Mercedes 300'lerinden ayrılmamışlardır. Şimdi, kendilerine Mercedes fabrikalarına ait bir istatistik sunalım. Mercedes fabrikaları 1960 yılında dört kategoriden 182 bin 984 otomo- bil imal etmiştir. Bunlardan 25 bin 685 tanesi 180 Modeldir. 46 but 79 tanesi 190 Modeldir. 80 bin 518 tanesi 220 Modeldir. Mercedes'in bütün dünya için imal ettiği ve her yerde en pahalı arabalardan biri olarak bi- linen 800 Model arabaların adedi kaçtır, bilir misiniz? Sadece 852. He- le Almanyanın dışında ancak milyonerlerin kullandıkları bu muhteşem otomobillerden 5 tanesi, kırmızı plâkalarla bezenmiş halde, bizim Ba- kanlarımızın altında, Ankara sokaklarında ofing atmaktadır. Adalet, İçişleri, Maliye, Bayındırlık ve Sanayi Bakanlarına aittir. Dünyada topu topuna 852 tane mevcut lüks otomobilin 5'i Bakan otomobili diye Türkiye tarafından satın alınırsa, Türk milleti buna Al- lah rast olsun der nü, demez mi? Bunu satın almak suretiyle hükümet etme işinde dirayetini gösteren iktidar, D. P. iktidarıdır. Anlaşılan şim- diki Bakanlarımız da, bunlara içine kurulup gezmek suretiyle şahsi İz'anlarını gösteriyorlar bundan dölüyi insanın kendi kendisine "Prensip Sahibi" ar? Ama, eti- ketini yapışmasına ne lüzum var lamıştı. Köksal bu demecinde affın ancak bir atıfet olabileceğini ve bu- nu da İhtilâli yapan kuvvetlerin bah- sedebileceğini belirtmişti. İhtilâlin Albayları Muzaffer Yur- K, üyesi Albay Kök al nbul gazetesi muhabirinin ısrarı- dayanamamış ve hissiyatını açık- dakuleri bir beyanat vermekle vazi- felendirdiler. Bu defaki öyle orta şe- kerli olmayacak ve ihtilalin öncüle- rinin bu konudaki hislerini kadar açık ifade edecekti. haftanın başındaki gün yapılan top- lantıyı müteakip eski M. B. K. Üye- si emekli Albay Yurdakuler (o kendi imzasıyla bir beyanat verdi. Beyanat ortaklaşa kaleme alınmıştı. Metinden bütün eski M. B. K. üyelerinin bu beyanatı tasvip ettiği anlaşılıyordu. yayınladığı yeceğini sert bir lisanla belirtiyor, ancak bir atıfet olarak 27 Mayısı yapan kuvvetler tarafından, toplum- da bir ihtilâta sebebiyet vermeyeceği kanaati hasıl olduğu zaman ve Oo ze- düşünülebileceğini ifade edi- . Asıl gürültü uyandıran beya- nat ise, haftanın ortasında çarşam- ba günü İstanbulda verildi. esmer, kaşlı, hareketlerinden eski duğu anlaşılan bir adam Hür Vatan Gazetesinin merdivenlerini çıktı. Ga- zetenin mesullerinden Orhan Birgitin bulunduğu odaya girdi. Kısa bir soh- betten sonra adı Mucip Ataklı olan esmer adam, Birgite af ile ilgili bir beyanat vermek istediğini, ancak bu- nun fazla yayılmasını arzulamadığım söyledi. Birgit çok iyi tanıdığı eski M. B. K. üyesine: "— Vallahi Paşam, madem ki fazla yayılmasın diyorsunuz, to ra bizim burası, Yalman Hür Vatan Maaşından Dünya gazetesinin bulunduğu binaya gittiler. Gazetenin sahiplerinden Bedii Faikin odasına çıktılar. Odada Dünyanın Başyazarı Falih Rıfkı Atay da bulunuyordu. Ataklı burada ertesi gün büyük tep- ki yaratacak beyanatım verdi. Ancak eski M. B. K. Üyesi sözlerini derle- yip toparlamamış, af konusunda tu- tulan yol baklandaki fikrini bir soh- bet şeklinde açıklamıştı. Cumhuriyet Gazetesinin yolladığı mu- habir Ziya Nebioğlu Ataklıya: "— Bunu nasıl aksettirelim Pa- şam" dedi. Ataklı boynunu bükerek: "— Bu, sizin bileceğiniz teknik bir iştir. Sizler daha iyi derleyip top- ayabilirsiniz" diye cevap verdi. Bunun üzerine odada bulunan ga- zeteciler faaliyete geçtiler. Ataklının of konusunda ısrar edenlere son de- dece sert cevabını ihtiva eden metni, mnüştereken kaleme aldılar. Evvelâ haber sâdece üç gazeteye verilecekti, Sonradan, nedendir bilinmez, fikir değişti ve metin çoğaltılarak saatle- AKİS, 25 ARALIK 1961