İKTİSAT Yardım Üç adam gitti Haftanın ortasında perşembe günü Esenboğa hava alanından Cara- velle tipi bir uçakla hareket eden üç kişiyi -birisi adamakıllı uzun, diğer ikisi normal boyda -Dış işleri bakan- lığı Ticaret dairesi memurları uğur- ladılar Gidenler NATO'nun Türkiyede in- celemeler yapmak üzere gönderdiği eyet mensuplarıydı.. Bir Fransız Olaf le Carpentier, bir Amerikalı Alfred White ve bir Alman Hans Habermeler'den müteşekkil heyet gi- derken koltuklarında iri dosyalar gö- türdüler. Üç yabancı bir haftadır başkentte bulunuyordu ve denilebi- lir ki bu bir hafta hayatlarının en fazla mesai sarfettikleri haftası ol- du. NATO'nun yardımla İlgili heyeti geride bıraktığımız haftanın ba- şında Önlerine konan Türkiye- nin ekonomik durumuyla ilgili dos- yaların üzerine eğildiklerinde, me- seleyi kolaylıkla halledeceklerini ve lerini sandılar. Gel gör ki evdeki he- sap çarşıya pek uymadı. Üç ahbap ba gi haftanın ortasındaki per- üne kadar ancak inceleme- lerini bitirebildiler, Kendilerine veri- işi içinden bir çırpıda çıkabilmeleri im- kânsızdı. Nitekim heyet mensupları özel bir sohbette ilgililere bunu ifa- deden çekinmediler — Böylesine bir hazırlık bulaca- ğımızı doğrusu aklımızdan dahi ge- çirmiyorduk. Böylesine bol bilginin içinden nasıl çıkacağız, bilemiyo- ruz" dediler. Daha evvel bu konuda ilk temas- ları yapan Edgar Faure'un teknis- yenleri şimdi koltuklarında (o kalın dosyalarla Parise varmış bulunmak- tadırlar. Teknisyenlerde uyanan ilk İntibam "Türkiye problemlerini | iyi biliyor" olduğundan şüphe (yoktur. Bunu kendileri de ikrar etmişlerdir. Faure'a verilecek raporun son dere- ce müsbet olacağından emin olma- mak için fazlasıyla bedbin olmak ge- rekmektedir. Ancak üç ahbap çavuş ların yardımla ilgili konuda büyük bir yetkileri olmadığı malümdur. Üste- lik NATO'nun bu yardımı O hemen yapmasını ummak da fazla iyimser- lik olacaktır. Faure'un başkanlığında- ki toplantıda evvelâ yardımın ne şe- kilde yapılacağı tartışılacaktır, Şim- Servet Beyannamesi İşi Al Capone'nin, suç işlemeye son derece müsait bir ruh taşıdığını ve suçluların, kötülerin, hayati (kolay tarafından almaya m olanların tipik rm nl teşkil ettiğini O imkânı yoktur. Ama, derse ki Amerikada gangsterlik Al ne'lerin eseridir, o, serileri görmüyor veya bilmiyor demektir. Zira "Amerikada gangsterlik bahis konusu edildiğinde Al Capone ve benzerleri sebep değil, neticedir. İçki yasağı gibi bir yasak yürürlükte olduğa müddetçe, yani gayrımeşru yoldan bol para kazanma yolu açık tutuldukça Al Capone'lerin türeme- mesine imkân yoktur. Zaten, Al Capone'lerle mücadele edemediğinden dolayıdır ki Amerika, içki yasağına günün birinde son vermiş ve rahata kavuşmuştur. Amerikada içki yasağına lüzum var mıydı, yok muydu? Bu, bir sualdir ve cevabı şu veya bu olabilir. Ama her halde içki yasağı Ame- rikada, astarını yüzünden pahalıya maletmiştir. Şimdi Türkiyede, Servet Beyannamelerinin kaldırılması işi görü- şülüyor, ank Bunun taraftan olan her hangi bir kimseye <Oru- nuz, göstereceği mucip sebep Amerikadaki içki ii size mutlaka hatırlatacaktır. Ef fendim. , bu yüzden yüz milyonlarla lira ortadan kaybolmuş. ticaret £ âleminde, bir takım gayrımeşru, vergiden kaçırılan, yahut ver- giye girmeyen Kazançlar varmış ki bunlar, Servet Beyannamelerinde gösterilemeyeceğine göre mutlaka dışarıya kaçırılıyormuş. Halbuki, bunlar normal yollardan, kaynakları aranmadan yatırımlara tahsis edilse milli gelir artarmış. Servet Beyannamelerinin kalkması lehinde bulunanların, ileri sürecek başka delilleri yoktur. Bu delillere kulakları tıkamak ve tıpkı OAmerikada içki yasağını koyanlar gibi işin sâdece bir taraf mı görmek kabildir. Ama, memleket menfaati, hele şu anda, bunu mu gerektirmektedir? Böyle bir suale müsbet cevap vi zordur. Buna mukabil, bir ciddi hükümet kanun dışı davranışlara prim verecek, içinde yaşadığımız asırda ültra-liberal davranabilecek midir? Buna da, imkân yoktur O halde, halen başkentte çok taraftar toplayan bir görüş en haklı görüştür. İdare, ihtilâl idaresiydi. İdare, banka kasalarına el koyanla- rın hakim olduğu idareydi. İdare, mürakabesiz ve muhalefetsiz idarey- di. Bunlar, sermayeyi ürküten unsurlardır. Ama, sermayenin de nor- mal, ciddi ve sağlam bir idareye itimat göstermesi şarttır. Böylece, meselenin çözüm yolu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Bir defa hata edilmiş, korkutmuştur. O halde, bir yıl önce konulurken herkesin itiraz ettiği sırada alınan Servet Beyannameleri, açılmadan ge- ri verilmelidir. Ama aynı da, yeni beyannameler istenmelidir. Tâ ki, Hükümete itimat etmeyene Hükümet prim vermiş olmasın Bu- nun, devlet ve hükümet (o mefhumuyla da, aslında, bir İlgisi yoktur. Bundan sonra Hükümete menfin parasını işletsin, inanmayan kavrulup kalsın. Zira bu topraklarda yaşayıp ta bu milletin kaderini paylaşmak istemeyenlere, kapımız açıktır. Çekip gidebilirler. Ama kalacak, ka- nmak isteyecekler mutlaka itimat duyguları içinde, çalışacaklardır. İtimat etme onların, itimat uyandırma ve bunu boşa çıkarmama Hü- kümetin ödevidir. Görülüyor ki Servet Beyannameleri işini, tek taraflı halletme im- kânı yolinei Bu, aslında, birbirine İnanan (Hükümet - Vatandaş münasebeti olduğu nisbette başarı lazana cali, dilik zihinlerde bir Klüp kurma fik- ri mevcuttur. Klübün ismi Atlantik Klubü olacak ve NATO içinde iktisa- den geri kalmış memleketlere yardım fonu bu klüp vasıtasıyla temine ça- lışılacaktır. Ama gene de bunun bir vvurdan ileri olmadığım kabul tmek ve bu konuda çalışmalara başlanılması için gerekli gayreti bek- lemek gerekmektedir. 21