BASIN Gazeteler "Yanlışlıklar Komedyas Bitirdiğimiz (o haftanın ortalarında bir gün, Cağaloğlunda, Başmu- sahip Sokağındaki bir apartmanın üçüncü katının ışıkları gece geç va- kitlere kadar yandı. Küçük bir oda- da, tahta masaların kimi üzerine, ki- mi çevresine oturmuş birtakım adam- lar, sinirli sinirli konuşuyorlar ve şa- hadet parmaklarını ithamkâr tarzda birbirlerine doğru uzatıyorlardı. ayın geçtiği apartman, Bâbıâ- linin cimriliğiyle meşhur simaların- dan ln Lütfi Döndüncüye ait Tan apartmanıydı Takvimlerin 20 Aralık oçarşam- bayı gösterdiği o gün, akşamın geç saatlerinde, Son Havadis gazetesinin İşgal etmekte olduğu adı geçen apartmanın kapısından iki kişi girdi. Biri sarışındı ve saçları hafifçe dö- külmüştü. Öteki biraz daha yaşlıca gösteriyordu ve son derece şık giyin- Merdivenleri tırmanırlarken, arkadaşının kolundan tuttu ve : "— Enişte, bu işi mutlaka bu ge- ce halletmeliyiz" dedi. Beri ki: — Merak etme, Sinan! Herşey bu akşam bitecek" edi. Gazeteye gelenlerden sansın ve telâşlı olanın adı Sinan Bosna, öte- kininki M. Kemal Pekündü. Her iki- si de Son Havadis gazetesinin ortak- larıydılar ve o gece gazeteye, "dos- tâne bir pazarlık" için geliyorladı. Dostça pazarlık, ortaklar arasında mevcut anlaşmazlığın nihai bir for- müle bağlanmasıydı. Kemal Pekün, eliyle çenesini sıvazlıyarak, odalardan birinin kapı- sında durdu, pini bir soluk aldı ve BARIŞI arkadaşı Gi delin dedikten sonra ka- pıyı tıklattı. Girdikleri odada, Son Havadis gazetesinin İki Ah Çavuşları, Gökhan Evliyaoğlu ve Hami Tezkan kendilerini bekliyorlardı. gece, pazarlık geç saatlere ka- | dar devam etti ve Halil Lütfi Dör- düncüye ait Tan apartmanının ışık- M. Ali Yalçın geldi. Onu, Gültekin | "Dostça Pazar- | Gökmen takip etti. lık" ekibi tam kadro halindeydi. Ka- palı kapılar ardında pazarlık başla- dı. Öteki odalarda, gazetenin yazı iş- leri mensupları ve muhabirler endi- şeyle bekleşiyorlar, kapalı (o kapılar AKİS,. 25 ARALIK 1961 arkasından zaman zaman yükselen bağırmalardan bir mâna çıkarmağa çalışıyorlardı. Maksat vatan kurtulsun gazetenin Gök- han ve Hami ikilisi, işi “cari taraf- tan almağa karar vermişlerdi ve me- seleyi böyle ortaya koydular. Onla- ra göre, eğer sert bir muhalefet ya- pılmaz ve CHP aleyhdarlığı organize edilmezse, gazetenin süratle ye başlıyan tirajından bir hayır bek- lemek imkânsızdı. İki Ahbap Çavuş- lar, ciddi ciddi oturup bunları anlat- tılar ve cakalı cakalı, ancak kendile- rinin gazeteyi "kurtarabileceklerini' ima e İhtiyatlı ve hesabi iş ada- mı mal Pekün ise, İki Ahbap Çavuştan e türlü düşündüğünü ifade etti ve gazetenin esasen tepe- taklak gitmekte olduğunu, tiraj du- rumunu ortaya koyarak, belirtti. Ga- zetenin yeni ellere devredilmesi ge- rektiği hakkındaki son sözünü söy- ledi. Esasen, ikilinin karşısındaki rt ortak, buraya münakaşaya gel- memişlerdi. İş mahkemeye intikal etmişti ve netice, bizzat Gökhan Ev- liyaoğlu ve Hami Tezkanın avukat- larının da başlarını kaşıya kaşıya itiraf A gibi, pek parlak gö- rünmü u. İş adamı Pekün, "uzun lafın emi” diyerek (o kestirip attı. İki Ahbap Çavuşlar, hisselerine kar- şılık ne istiyorlardı? Evliyaoğlu ve Tezkan, birbirleri- nin yüzüne baktılar. Eh, tabii, pazar- lık konusu sâdece hisse senetleri de- ğildi. İki kafadar, gazetede fikir iş- çisi durumundaydılar. Tazminatları ne olacaktı? Sonra, yapılan hesap- lar bu âdi şirketin -tâbir kendilerine aittir- kâr ettiğini de ortaya koymuş- tu. Tabiatiyle, bu kârda arslan payı iki kafadara ait olmalıydı. Bütün bunlar hesaba katılarak, âdi şirketin -tâbir kendilerine aittir- tasfiyesi ci- hetine gidilebilirdi. Kemal Pekün ve e bü- tün bunları dinledikten ve Hami Tezkanın, "Biz Örfi İdare zamanın- da kelleyi koltuğa alarak" diye baş- lıyan kahramanlık tiradının sonunu beklemeden sorularım tekrarladılar. PE Are ee Ma Sinan Bosna ve Hami Tezkan Al gülüm, ver gülüm! X9