KADIN değildir. Karşılıklı, ölçülü bir feda» karlık nasıl şartsa, tek tarafın, faz- la aşktan fedakarlık rolü oynaması da aksine hatalıdır. e Egoizm evliliği öldürür. Bu hisse kapılmamak ve karşı tarafın bu hisse (o kapılmasını kolaylaştırmamak lâzımdır. İlk yıl intibak yılıdır. Karı - ko canın birbirlerine intibak etmesi de- mek, birbirlerini kırmadan birbirle- rine şahsiyetlerini kabul ettirmeye çalışmaları ve gene şahsiyetlerini kaybetmeden karşı tarafın şahsiye- tini kabul etmeleri demektir. Evlilik- te hiçbir şey tek taraflı olamaz. Me- selenin en nâzik noktası işte budur. Meslekler Kütüphanecilik Genç kız, henüz inşaat halinde olan merdivenlerden indi, dorlardan geçti ve boya niş, renkli kütüphaneye vardı. rültüler birden kesiliverdi. Zaten bu- raya işi düşen -inşaat ustaları dahil- herkes yavaş, yürür, yavaş konuşur- du. Duvarları boydanboya kaplıyan renk renk kitaplar insana öylesine bir saygı hissi veriyordu. Genç kız, koltuğundaki dosyaları salonun bir köşesinden camlarla ay- rılmış olan ofise bıraktı, arkadaşla- rını selâmladı ve kütüphaneye yeni getirilen büyük demir kitaplıkların başında bulunan bej elbiseli adamın yanına gitti. Adam düşünceli görü nüyordu. Kitaplıkların boyu fazlaca uzun olmuştu. Halbuki kitapların dâima elin o yetişebileceği bir yerde olması, onlardan tam mânasile isti- fade edebilmek o bakımından şarttı. Kitaplıkların üst kısımlarını kapattı - rıp battal etmek gerekecekti. Ne o- lursa olsun, her ikisi de memnun gö- rünüyorlardı. Artık yerleşmiş 'Sayı- labilirlerdi. Olay, o evvelki hafta içinde Ankarada, Hacettepe Çocuk Hasta- hanesinde geçiyordu. Bej elbiseli a- dam, yangından sonra inşa edilen ye- ni büyük binanın alt katında kurul- makta olan muazzam kütüphanenin müdürü, kütüphaneci İlhan Kumdu. Genç kızın adı ise, Sevgi Kendirli idi. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi- nin kütüphanecilik bölümünü yeni bitirmişti ve senenin en güzel kütüp- hanecilik tezini yazarak ta "Emily Dean" mükâfatını kazanmıştı. Ha- cettepe Çocuk Hastahanesi kütüp- hanesinde çalışıyordu. Kütüphanecilik omesleği, son se- nelerde, bilhassa genç kızlarımız ara- sında ismi pek çok duyulan bir mes- lek olmakla beraber (omemleketimiz için henüz pek yenidir. Bundan dört sene evveline kadar, hariçte tahsil gören kütüphanecilerimiz ve dışar- 34 Sevgi Kendirli arkadaşlarıyla Bilgi anahtarı dan getirtilen omütehassıslar hariç bu iş pratikten yetişen kurslar gören kimselerin Halbuki bu, meselâ Amerikada üni- versite mezunu olup Bachelor dere- cesini alan bir kimsenin iki sene da- ha fazla okuyarak elde ettiği bir tah- sildir. Kütüphanecilik bugün Anka- rada Dil ve Tarih - Coğrafya Fakül- tesinin bir bölümüdür ve dört sene- lik bir tahsili gerektirmektedir. Fa- kat bugün bizim için asıl önemli olan şey, kütüphanecilik mesleğini bugün- kü mânasında anlıyabilmek ve kü- tüphaneciliği kuru bir tasnifcilik an- layışından kurtarıp eğitime ve öğre- time faydalı bir hale getirebilmektir. İşte- kütüphanecinin oldukça uzun bir tahsil yapma mecburiyetini doğu- ran sebep te budur. Kütüphaneci ge- niş bir umumi omalümata sahip ol- mak zorundadır. Bir gazeteci, bir iş adamı, herhangi bir konuda malü- mat istediği zaman, kütüphaneci o- na derhal yardım edebilmek, o şah- sın aradığı omalümatı temin etmek durumundadır. Dünyanın birçok yer- lerinde kütüphanelerde böyle telefon servisleri vardır. o Gazeteci telefonu açar, dünyanın bir ucunda kaybol- muş küçük bir devlete ait akla gel- mez bir malümat sorar, herhangi bir İMECE Aylık Kültür Dergisi Ekim 1961 sayısı çıktı P.K. 373 - Ankara AKİS - Reklâm — 182 olayın tarihçesini öğrenmek ister ve- ya iş adamına dünyanın bir ucunda- ki bir firmanın adresi lâzım olmuş- tur yahut ta herhangi bir şahıs, her- hangi bir teşebbüse geçmek için dün- yanın neresinde ve kimlerle temasa geçebileceğini anlamak istemekte- dir. Kütüphanecinin bütün bu şahıs- lara bir yol gösterebilmesi, oyardım- cı olabilmesi, nerede neyin bulunabi- leceğini derhâl çıkarabilmesi için ge- niş bir bilgiye ihtiyacı vardır. Okul kütüphaneleri Sevgi Kendirli "Emily Dean" mükâ- fatını kazanan tezini okul kütüp- haneleri üzerinde hazırlamıştır. Bir yandan tahsilini yaparken, bir yan- dan da Ankara Maarif Kolejinde kü- tüphaneci olarak oçalışmış ve okul kütüphanelerinin ihtiyaçları hakkın- da yakından fikir o sahibi olmuştur. Sevgi Kendirli bu tecrübesine daya- narak, bilhassa okul kütüphaneleri- nin önemi üzerinde durmaktadır. Öğ- retmen, kütüphaneciyle işbirliği yap- tığı takdirde öğrencinin çok daha iyi yetişebileceğine inanmaktadır. Çocuk öğrenmeyi sever, çocuk devamlı su- alleriyle bunu her zaman ispat et- miştir, ama ders, çocuğun önüne ha- zır ve değişmez kalıplar halinde gel- diğinde, lenek olarak karşısında bulduğunda, öğrenmek hevesinden soğumaktadır. Çocuk, öğretmenin verdiği ders ya- nında aynı konuyu başka başka ki- taplardan araştırmalar yaparak Öğ- renmeye götürülürse, dersler ona çok daha zevkli gelecek ve çocuk sınıf geçmek için ezberlemek değil, dün- yayı tanımak, bilmek, öğrenmek için okumak durumunda olduğunu anlı- yacaktır. AKİS, 2 EKİM 1961