Yazıişleri Müdürlerinin masalarında arz-ı endam edince, küllenen "14'ler meselesi" bir kere daha ortaya çık- tı. Gerçi mektuplar gazetelere değil, Orgeneral Cemal Gürsele hitaben ka- leme alınmıştı ama, teksir edilmiş şekilde gazetelere gönderilmesi dik- kati çekti. Demek ki mektupların sa- hipleri, sözlerinin umumi efkara inti- kalinden fayda (umuyorlardı. Mek- tupların altındaki oimzalara bakan- lar, isimlerin, artık hafızalardan si- linmiş iki sâbık M.B.K. üyesine ait olduğunu gördüler. Gürsele açık mektup gönderen ve tavsiyelerde bu- lunan sâbık M.B.K. Üyesi Muzaffer Özdağ ile Alpaslan Türkeşti. Özdağ ismini pelür kâğıtların altında gö- renler önce pek hatırlıyamadılar, a- ma bir müddet sonra, "Haa, 0 dağ" diyerek Oo gülümsediler. mektubun altındaki imza daha çabuk hatırlandı. Bir zamanların "Kudret- li Albay"ı Alpaslan Türkeş Özdağa tekaddüm ediyordu. Türkeş, bir sayfa tutan mektu- bunda Orgeneral oGürsele Yassıada hakkında tarihi mesuliyetlerini ha- tırlatıyor ve bazı tavsiyelerde bulu- nuyordu! Mektubu okuyanlar şaşır- madılar. Türkeş, başı koparılmış ce- sede baş olmayı plânlayanların ilkiy- di. Memlekette bu iş böylesine alıp yürümüşken onun kervana Yeni Del- iliden de olsa katılmasını bekleme- mek için ya sâbık Kudretli Albayı hiç tanımamak, ya da pek saf olmak lâzımdı. Eski Oo Başbakanlık Müste- şarının Devlet ve Hükümet Başkanı- na hitap tarza da nazik olmaktan pek uzakta. Fakat, Türkeşin mektubundaki bir hususiyet daha da fazla dikkati çekti. Metinde M.B.K. nden iki tarz- da bahsediliyordu: o "27 Mayıs Milli Birlik Komitesi" ve "13 Kasım Ko- mitesi". Türkeşe bakılırsa, 13 Kasım- dan sonra ne hatalar yapılmış, ne ha- talar yapılmıştı.. e Ama, işte, şimdi kendisi bu hataların düzeltilmesi yo- lunu Orgenerale hatırlatıyordu! Mektup, 13 Kasım hareketinin hiç bir haklı sebebi bulunmasa, sebeple- rin en haklısını bizzat teşkil ediyor- du. Anlaşılan sabık Kudretli Albay, bir ara eline geçirdiğini sandığı kud- retin uçup gitmiş olması karşısında sinirli ve huzursuzdu. Mektup, en zi- yade 14'lerin geri kalan kısmına za- rar verdi ve durumlarım en iyi niyet- lerle ele almak isteyenleri dahi tedir- gin etti. Fakat Türkeşin çıkışı, en zi- yade Türk Silâhlı Kuvvetleri içinde fena karşılandı ve tepki uyandırdı. Türkeşin mektubu 12 Eylül 1961 günü Yeni Delhide kaleme alınmış- t. Yâni, Yüksek Adalet Divanın kararları oOtefhim edeceği günden üç AKİS, 2 EKİM 1961 Alpaslan Türkeş Akılsız baş gün ewvel... Tabii, bu da pek mani- dar görüldü. Türkeşin mektubu gaze- telerde yayınlanmadı. Fakat, Dünya gazetesinin üçüncü sayfasının bir ye- rine sıkıştırılmış birkaç satırlık bir haber üzerine umumi efkâr, Türke- şin mektubundan haberdar oldu. M. B.K. üyeleri de harekete geçtiler. İlk olarak, Bakanlar Kumlunun bu hu- susta bir bilgisi olup olmadığı yolun- da sondajlar yapıldı. Geride kalan haftanın ilk yarısın- da yapılan bir Bakanlar Kurulu top- lantısında bu husus bizzat Özdilek tarafından, M.B.K. adına, Kabine ü- yelerinden soruldu. (o Fakat hiç bir Bakan, Türkeşin veya Özdağın mek- tuplarının (o kopyelerini oalmamıştı. Anlaşılan iki sâbık M.B.K. üyesi, mektupların gazetelerde oyayınlana- cağım ümid ederek lardı. Haftanın sonunda M.B.K. nin ze- ki üyelerinden Ahmet Yıldız ve Sup- hi Karaman, fikirlerini o söylediler. Kızılay Genel Merkezinde yapılan bir basın o toplantısında gazeteciler tarafından sigaya çekilen Ahmet Yıldız, bu hususta "— Biz işbaşında bulundukça, on- lar dönemez!" şeklinde konuştu. Daha sonra da, tıpkı Başkan Gür- sel gibi: "— Yeni hükümet gelince, elbet- te onlarla ilgili bir karar alacaktır" diye ilâve etti. 14'ler hakkında en munis hisleri besleyenlerden biri olan Suphi Kara- man bile sabahın erken saatinde ken- disini evinde (yakalayan bir AKİS muhabirinin: teselli bulmuş- YURTTA OLUP BİTENLER "— Türkeşin mektubunu okudu- nuz mu? İstifa ettikleri doğru mu?" sualine cevaben: Ba kalırsa istifa, sâdece bir balon, Benim hiç haberim yok. Üstelik, seçimlerden evvel dönme ar- zusu izhar etmelerini de doğru bul- muyorum " demekten kendini ala- madı. Yeni haberler Haftanm sonunda yeni başkent ufuklarını yete göre, 14'lerin Avrupada bulu- nanları, aralarında toplantılar tertip ederek, istikballerini (o konuşuyor ve birlikte hareket ediyorlardı. Dediko- dular o derece ilerledi ki, cuma akşa- mı, Dündar Taserin de Bern'den isti- fa mektubunu postaladığı şâyi oldu, Bu arada basın mensupları, Muzaf. fer Özdağın, kardeşi Muammer Öz- dağ vasıtasıyla gönderdiği istifa, mektubunu görmeğe muvaffak oldu- lar. Mektup beş maddeden ibaretti. Çocukça bir lisanla kaleme alınmış olan istifa mektubu, M.B.K. Sekre- terliğine intikal etmeden önce, 14'le- re sempati duyan bir M.B.K. üyesi tarafından geri alındı. Tecrübeli M. B.K. üyesi, Özdağın gençlik ve heye- can saikiyle yaptığı gafın doğuraca- ğı üzücü neticeleri bildiği için, arka- daşlık hissiyle hareket etmiş ve isti- fanın muameleye konmasını önlemiş- ti. haberler Taşerin istifa haberine gelince, bunun da balon olduğu, cuma akşa- mı yapılan bir telefon muhaveresiyle ortaya çıkarıldı. Bernden aranan ve bulunan Taşer, telefondaki gazeteci- ye: "— ek böyle bir şey yok" diye cevap ver Türkeş ve Özdağ, arkadaşlarının durumunu bir defa daha güçleştir- mişlerdi. Hâdise bundan ibaret kal- dı. Bilinen şudur ki, 14'lerin seçim- lerden önce Türkiye hudutları dahi- line ayak basmalarının en ufak ihti- mali yoktur. Ondan sonrası için ise karan seçimlerle kurulacak yeni hü- kümet alacak ve kararda oyna- yacak bazı faktörlerin içinde bizzat 14'lerin davranışları da bulunacaktır. 14'lerin bilmeleri oOgereken husus kendilerini hiç kimsenin vatan haini addetmediği; herkesin onları memle- ketin şerefli evlâtları saydığı, zaten bundan dolayıdır ki üzerlerinde T.C. memuru sıfatım taşıdıkları, ancak belki hepsinin, belki içlerinden bir kısmının hatalı tutumlarının bugün- kü fiili vaziyete yol açtığıdır. Bu ba- kımdan Türkeşin mektubu tarzında- ki davranışlar, sâdece milli menfaat konusundaki takdirsizliğin yeni de- lillerini teşkil etmektedir. 2