tirilmiş bu masrafsız ve şık battani- yemiz, bilhassa çocuklarımızın odala- rı için güzel bir süs olur. Moda Aksesuarlarda renk aranjmanı k ender tesadüf edilen bir hadise olmakla beraber en son gelen ha- berlere göre dünyanın belli başlı mo- da merkezleri, aksesuarlarda üç renk aranjmanı Üzerinde aşağı yukarı mutabakata varmışlardır. Siyah - Beyaz - Sarı renklerin a- ranjmanı bu üçünden biri ve en çok tutulanıdır. Genç kızlar arasında, gri füme elbiselerle beyaz pike yaka ve eldiven, açık gri deri iskarpin ve çanta, portakala yaklaşan sarı bir e- şarptan müteşekkil kompozisyon zi- yadesiyle tutulan bir kıyafet olacak- tır. Aynı şekilde, siyah - beyaz piye- Ö elbise ile sarı, fötr topaz taşlarla süslenmiş bir iğnenin süslediği kıyafet moda merkezlerine göre son derece göz alıcıdır. Bundan başka Beyaz üstüne koyu gri veya siyah elbiselerle gri-blö deri ayakka- bı ve çanta, birkaç sıralı kırmızı kris- tal kolyenin de ilâvesiyle bu aranjma- nın orijinal ve beğenilen kıyafetlerin- dendir. İkinci renk aranjmanına gelince, bu safir mavisi ve camfes yeşilinden teşekkül etmektedir k mavi bir tayyorle koyu deri çanta ve iskarpin -Tayyörün ve is- karpinin astarı aynı desenli kumaş- tan- beyaz iri boncuklu tek sıra kol- yeden teşekkul eden bir kompozisyon- dan başka, Mavi desenli elbise ile camfes yeşili kumaştan bir eldiven ve aynı kumaştan imâl edilmiş yaka- ya takılan tek gül ile ametis iğne ve- ya küpenin süslediği bir kıyafet mo- da merkezlerinde son derece beğenil- mektedir. Ayrıca lâcivert tayyörde mavi deri çanta ve iskarpin, beyaz eldiven ve çok açık yeşil bir şemsi- ye zarif bir kıyafet olarak kabul edil- mektedir Uçuncu renk aranjmanı iki renk- tenibarettir: Pembe - lilâ Bu renk- lerden teşekkül eden kıyafetler şöy- le sıralanabilir: yu gül kurusu bir tayyörle ya- kaya takılan yapma mor — menekşe demetı lilâ deri eldiven, gümüş grisi t çanta ve iskarpin, Mora kaçan hla bir elbiseyle pembe güllü şemsi- ye, pembe deri çanta ve iskarpin. Be- yaz veya pembe zemin üzerine desen- li elbiselerde gümüş grisi deri iskar- pin ve çanta, pembe deri eldiven, gü- müş bilezik, kolye veya küpe. oda evlerinin ziyadesiyle tut- tukları kıyafetlerın ve Aksesuarlar- daki renk aranjmanının ne kadar u- zun Ömürlü olacağı meçhuldür. 28 CEMİYET Farah Diba Hanedana uğur içeği burnunda kraliçe Diba, Pa- kistana yapılan resmi ziyaret sı- rasında birden hastalandı. Şah Peh- levi uzun araştırmalardan sonra bu- labildiği kraliçesinin bu rahatsızlığı- na evvelâ üzüldü ama sonra yüzünü bir sevinç kapladı. Kraliçe Dibanın rahatsızlığı, baş dönmesi ve yorgunluktu. Tahrandaki bir çok ziyaret ve ge- zilerini tehir eden yeni kraliçe şimdi annesinin dizi dibinde istirahat et- mekte ve devamlı olarak kadın has- talıkları Mmütehassısları tarafından muayene edilmektedir. Şaha gelince, Tahrana döndükten bu yana yalnız ve pek neşeli gözükmektedir. Saraya pek yakın çevreler Ferah Dibanın ha- mile olduğunu söylemektedirler. Di- baya gelince, yatağından çıkmaması- na rağmen son derece mesut görün- mektedir. hafif İran halkı şimdi hadisenin resmen ilânını beklemektedir. Hele doğacak JİNEKOLOG - OPERATÖR Dr. NİHAL SİLİER Kadın Hastalıkları - Doğum mütehassısı Muayenehane : Samanpazarı Billür Han, Kat 2, No. 32 Tel: 19031 bebek, erkek olursa İran halkının keyfine diyecek olmıyacaktır. Ancak saray ileri gelenleri Veliaht doğduk- tan sonra İranın dünya matbuatında pek fazla yer alamıyacağı endişesin- dedirler. e Geçen haftanın sonunda bir gece Esenboğa hava alanında bekleyen İstanbul yolcuları, sigaralarını sön- dürmeğe hazırlanıyorlardı ki bir çağ- rıyla karşı karşıya kaldılar. Yolcu- lardan altısı müdüriyete çağırılıyor- du. Ne var ki, bütün muameleler ya- pılmış bagajlar teslim edilmiş Visco- unt uçuşa hazırlanmıştı. Bu çağrı ne- dendi? Altı yolcu müdüriyet odasın- da ne yapacaktı?. Altı İstanbul yolcusu merakla mü- düriyet odasından içeri girdiler. Kendilerine uçakta yer olmadığı, ma- alesef bir gün sonra gidebilecekleri bildirildi. Yolcular şaşırdılar. Daha iki dakika evvel herşey normaldi. İti- raza yeltendiler. İlgililer gerekçe ola- rak, altı yolcuya yedek olduklarını, asil yolcuların son dakikada geldik- lerini söylediler. Altı yolcudan beşi, hafifçe gülümsiyerek kaderlerine Tı- za gösterdiler. Ama genç bir kadın yolcu diretiyordu. İlle gidecekti. E- linde bileti vardı. Böyle son dakikada teşrif eden asil yolculara yerini vere- miyeceğini söylüyordu. Bu kadarla kalmadı. Bagajlarını bile almadan uçağa bindi ve koltuğa sıkı sıkıya yapışarak kendini hiç bir kuvvetin buradan indiremiyeceğini bağıra ba- sürdü. Viscount bu yüzden yarım sa- at geç kaldı. İşte her şey affedilir, bu gecikme affedilmezdi. Son dakika gelerek uça- ğın koltuklarına yerleşen altı asil yolcuyu, genç kadının sebeb olduğu rötar pek fazla sinirlendirmişti. Son- radan gelen yolcular, meşhur avukat- larımızdan D.P. nin ateşli taraftarla- rı Burhan ve Orhan Apaydın kardeş- lerdi. Diğer dört kişi de Dış İşleri Ba- kanlığı memurlarıydı. İstanbuldan acele çağırtmışlar ve uçağın kalkma- sına beş-on dakika kala güçlükle yer ayırtabilmişlerdi! (;azetecı arkadaşlarımızdan İlhan Selçuk, vatani vazifesini yapmak- tayken sessiz sedasız bir iş daha yap- i. İ Selçukun ikinci hem de askerken girmesi oldukça büyük bir sürprizdi. Zira ilk izdivacından sonra Selçukun kolay kolay bu işi bir daha yapmıya- cağı zannediliyordu. Bayan Handan Selçukla, İlhan Selçuka mesut yıllar... AKİS, 9 MART 1960