İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Kalkınma Gençliğin hamiyeti Geçen haftanın sonunda C.H.P. A- dana milletvekili Ahmet Kara- müftüoğlunun Büyük Millet Meclisi- ne vermek Üüzere hazırladığı Köy Hizmet Kanunu Teklifinin ilgili ihti- sas adamlarına gönderilmesi vesile- siyle ULUS Gazetesinde yayınlan- ması C.H.P. içinde bile pek çok kim- sede endişe uyandırmıştı. Herkes so- ruşturup duruyordu: Köylerde öğret- men olarak hizmet etmek için Yedek Subay Okulunu bitiren — erkeklerle yüksek tahsil diploması almağa hak kazanmış kadınlara öğretmeni olma- yan köylerde birer yıl öğretmenlik hizmeti yükleyen böyle bir tasarı esa- sında pek yerindeydi. Fakat, canım, tam seçim esnasında bunu ortaya at- mak hangi taktik mülâhazayla izah edilebilirdi ? D.P. halka refah vaad ği istihlâk ve daha yor muydu ? Şimdi, D.P. nin bu yıkıcı propagandasıyla mücadele ederken seçmen kitlesine — yeni mukellef'ıyet— lerden bahsetmenin sırası mıy kat, Karamuftuoglunun teklıf'ı— emanet ettiği gençliğin- tepkisini yi- ne gazete sütunlarında görenler bu tarzda düşündüklerinden dolayı utan- dılar. Gençlik teklifi büyük bir şevk- le karşılamıştı. Gençlik köylere ka- dar inip bu memleketli kara taassu- bun elinden kurtarmak, onu hakiki iktisadi refaha götürmek için gece gündüz didinmeğe hazırdı. Şu meşhur seçim taktiği — mülâhazalarını, reklerinde derin bir buruklukla din- leyen, hattâ başını sallayıp tasvip e- derken, "Demokrasi tembellik mi de- mektir? Demokrasi bu vatan için fe- dakârlıktan kaçmak mı demektir? Demokrasi bu memleketi için için kemiren her nevi irticaya yüz vermek değilse bile onu "es" geçmek mi de- mektir?" diye kara kara düşünenler ise, tekrar ümide kavuştular. Demek ki bu memlekette Atatürk sevgisi, Kuvayı Milliye ruhu ölmemişti. De- mek ki bu memleketi tekrar ciddi bir çalışmaya — sevketmek için gerekli ruh enerjisi rey avcılarının çığırtkan- lığından yüreklere sıgınmıştı da işte şimdi patlayacak hale geliyı Karamüftüoğlunun teklıü teknık bakımlardan belki düzeltilebilirdi. Hattâ bu teklifin eksik olduğunda şüphe bile yoktu. Fakat, dayandığı ana fikir ve bilhassa bu ana fikrin bizzat gençlik tarafından bu kadar büyük bir şevkle karşılanması, bu şevkin varlığının ortaya — çıkması, 22 Ahmet Karamüftüoğlu Yerinde bir teklif Karamüftüoğlunun yaptığı en büyük hizmetti. Gerçekten, aslında yapılması gere- ken şey, lise veya yüksek tahsil me- zunu gençlerimizin yanısıra, asıl memleketimizdeki muazzam gizli iş- siz kütlesinin muhteşem bir tasarruf -ve binnetice- yatırım kaynağı olan enerjisini seferber etmekti. Prof. Ba- ade de meşhur raporunda bundan bahsetmiş ve Türkiyenin iktisadi kurtuluşunun buna bağlı - olduğunu inkar kabul etmez bir açıklıkla be- lirtmişti. Aslında, Türkiyenin sosyal bakımdan ve kültürel bakımdan kur- tuluşu da buna bağlıydı. Daha neler neler akla gelmiyordu ki? Karamüftüoğlu aslında bir tef- rik yapmış ve erkeklerin lise mezunu olmalarını kâfi bulduğu halde kadın- lar için yüksek tahsil mecburiyeti a- ramıştı. Ama, lise mezunu genç kız- larımız için köy öğretmenliği şeklin- de değilse bile, şu memleketin işlerin- de, hele sağlık ve sosyal hizmet iş- lerinde vazife bulunamaz mıydı? Hattâ lise ve ortaokul tahsiline de- vam eden gençlerin izciliği bir göste- rişten başka türlü görmelerini sağla- yacak ıslahat yapılıp bunlardan ma- zeretleri olmayanların yaz tatili bo- yunca yatırım işlerinde — çalışmaları düşünülemez miydi? — Vatanperver Türk çocuklarının bunu da asla red- detmeyecekleri muhakkaktı. Fakat en mühimi, Baade'nin dediği gibi, asker- lik hizmetini bir kalkınma hamlesinin başlıca vasıtası haline getirmenin ça- relerinin aranması İşte, Karamuftuoglunun teklifi bü- tün bu müsbet ve verimli düşüncele- rin bir gün gerçekleşebilmesi için lü- zumlu yolu açması bakımından da çok kıymetliydi. D.P. nin muhalefet devri de, ikti- dar devri de, bu memlekette demok- rasinin ancak gerilik, — tembellik ve rehavet kuvvetlerinin - okşanmasıyla mümkün olacağı kanaatini uyandır- mıştı. Halbuki, hürriyetsiz kalkınma e kadar insan haysiyetine aykırıysa, kalkınmasız demokrasi de insan tabi- atine o kadar aykırıydı. Demokrasi rejimi, memleketi idare edemezse, o- nu gitgide geriliğe ve sefalete doğru sürüklerse, o demokrasinin de yaşa- maması mukadderdi. Atatürk ço- cukları, kalkınmalı demokrasinin yol- larını bulmak vazifesiyle karşı karşı- yadırlar. Yardım Barış içinde rekabet Barış içinde rekabet" formülünün babası Sovyet Başbakanı Krut- çeftir. Fakat, Başkan Eisenhower bu formülü artık Amerikan politikasının da ana teması olarak benimsemiş görünüyor. İki rakip blokun iki bü- yük liderinin dünyanın — gelişmemiş diyarlarında bir reklâm ajanı gibi dolaşıp durmalarının aslında bundan başka bir mânası yoktur Krutçef son defa Hindistandayken şöyle diyordu: "Batı milletlerinin, vaktiyle sömürgeciliğin boyunduruğu altındaki memleketlerden çaldıkları refahın hiç olmazsa bir kısmını o memleketlere iade etmeleri sadece yerinde bir hareket olur. Fakat, bu, Sovyetler Birliği farklı — bir davadır... ye fazlamız mevcut değilse de, geliş- memiş memleketlere daima artan bir yardım yapıyoruz. ... ! Onlar -Batı- size niçin yardım yapıyorlar? .... Her- halde muhakkak olan bir şey vardır. O da, hiçbir suretle karşılık bekle- meyen bir yardımın kapitalizmin ma- hiyetine aykırı olmasıdır; çünkü on- Ike ise, Brezılyadayken şöyle diyordu: izm - leniniz- min taraftarları Amerikan sıstemını yıkmak istiyorlar..... (Fakat) Yaban- cı sermayenin en çok teksif edildiği bu bölgenin -Sao Paulo-, Brezilyanın aynı zamanda en müreffeh bölgesi olması, sırf bir tesadüf eseri olamaz." İki liderin her ikisinin beyanların- da da hakikat ve haksızlık payı var- dır. Batı milletlerinin bugünkü refah- larının önemli bir kısmının vaktiyle sömürgelere sahip olmalarından ileri geldiği muhakkaktır. Fakat, bu, bu- gün Batı milletlerinin gelişmemiş memleketlere sadece bencil maksat- AKİS, 9 MART 1960