Nasıl gönderdiğim tekzibin büyük Tekzibi- "Geçenlerde Zafere bir kısm noktanın tashihi ile alâkalıydı. min serlevhası şöyley "London Tımes lngılız Hükümetinin yarı - resmi organı değildir. "Fakat tekzibimin en mühim kısmı olan bu kısım, hangi kanuni esasa dayanılarak bilmiyorum, Cumhu- riyet Savcısı tarafından tamamiyle çıkarılmıştır. "London Times'ın 23 Şubat 1960 tarihli nüshasın- da çıkan yazıma gelince: Her yabancı gazeteci gibi ben de tamamiyle bağımsızım. Görüşlerimde objekti- fimdir. Türkiyedeki herhangi bir siyasi parti ile hiçbir bağlantım yoktur. Herhangi bir siyasi parti lehinde hiçbir görüşe veya peşin hükme sahip değilim. Türki- yedeki din problemi hakkında kaleme aldığım yazı, Türkiyedeki iki senelik ikâmetim sırasındaki müşahe- delerimin, iktidardaki ve muhalefetteki siyasi partile- rin temsilcileriyle, mesele ile alâkalı olarak yaptığım uzun görüşmelerin mahsulüdür. Din probleminin hali- hazır durumu hakkında yazdığını röportajı makul ve dürüst telâkki etmekteyim, her gazeteci için de bun- lar mühim olan yegâne hususlardır. "Eğer Zaferin Başyazarı, benim bir komünist aja- nı olduğum gibi hususları telkin edeceğine, yazımın esasını tenkid etseydi, belki çok daha münasip olurdu. "Neticede tekrar tebarüz ettirmek isterim ki, ne benim, ne de gazetemin İngiliz Hükümeti veya her- hangi bir İngiliz resmi teşekkülü ile hiçbir ilişiğimiz yoktur. Yazdığım herşey, şahsi — görüşlerimin ve bu şahsi görüşlerim — neticesinde vardığım — kararlarımın mahsulüdür. Bahis konusu yazıyı tekrar kaleme al- mak durumunda kalsaydım, değiştirmezdim. "Şunu da ilâve edeyim ki, Türkiyenin siyasi man- zarasını etüd ederken, sadece Türk şahsiyetleriyle yap- tığım görüşmelere itibar etmiyorum. Türk basınının günlük gazetelerini takip edebilecek kadar türkçe bi- liyorum. En mühim Türk gazetelerinin büyük bir kıs- mını takip ederim. Böylece, değişik siyasi münakaşala- rı sadece tercümelere dayanmak mecburiyetinde kalan kimselerden daha fazla doğrudan doğruya takip etmek imkânına malikim. Tabii bu arada, mesleki vazifemi ifâ ederken, ge- rek iktidar, gerekse muhalefet çevreleriyle temas edi- yorum. Ama bu demek değildir ki şu veya bu partiyi ilzam edecek haber veya makaleyi gazeteme bir kasdı mahsusla veriyorum. Böyle bir şey evvelâ, gazetecilik - mefhumlarıyla kabili telif değildir. Kaldı ki gazetemin tarafsızlığı bü- tün dünyaca bilinmektedir. Hal böyle iken, bir başya- zarın, aklımdan dahi geçmeyen şeyleri bana mal etme- AKİS, 9 MART 1960 Çalışıyor? David Hotham Dülgerin gazabına uğradı.. si ve bana tenkid oklarının en ağırını, en zehirlisini tevcih etmesi, bilmem ne dereceye kadar doğru olur. "Böyle bir vesileden istifade suretiyle, resmi vazi- fesi olsun veya olmasın, Türkiyedeki vazifemin başa- rılmasında bana yardımlarını esirgemiyen Türk Hal- kına teşekkür etmek isterim. "Türkiyeyi daha önce 1942 de ziyaret etmiştim. O zamandan bu yana Türkiyenin kaydettiği terakki bü- tünüyle dikkate şayandır. En ilgi çekici hakikat, belki de parlamenter demokrasinin takdim edilmesidir. Tür- kiye, yegâne olmasa bile, bu tip hükümetin ihtilal dı- şında takdim edildiği pek az memleketten biridir. Bu Türkiyeyi, siyasi bakımdan dünyanın en enteresan memleketlerinden biri yapmıştır. Her ne kadar Türk Demokrasisi intikal devresine has bazı müşküllerle karşılaşmakta ise de, fakat hissediyorum ki, neticede sağlam kökler salacaktır. Zira bu, Türk Halkının ka- rakterine uyan bir hükümet şeklidir."