9 Mart 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 26

K A D Güzellik Zayıflama kürlerinde tehlikeler Fazla şişmanlık tıpta, bir nevi has- talık sayılmaktadır. Biz Şarklı- lar, yemeklerimizin daha lezzetli ve itinalı hazırlanması ve kullandığımız hayvani yağların çokluğu dolayısıyla, Garplılardan daha fazla şişmanlıyo- ruz. Geçenlerde, Dr. Ann Dally'nin İngilterede zayıflama kürleri konu- sunda hazırladığı bir televizyon prog- ramı gördüğü alâka bakımından Bri- tanya Adaları sahillerini aştı. Dr. Dally, "Küre başlıyan bir kimsenin, evvelâ kendi kendine neden zayıfla- mak istediği sualini sormalıdır" di- yor. Gençlerde malüm, ileri yaşlarda- ki insanlarda zayıflamak, ekseriyetle sıhhat yüzünden düşünülür. Muhak- kak olan şudur ki, fazla yağ, sadece kalbe değil her organa fuzüli bir taz- yik yaparak rahatsızlığa sebep olur. Üstelik, şişmanlığın yarattığı bazı sabit fikirler vardır ki, zayıflamadan kurtulmağa imkân ve ihtimal yoktur. Bazı tip insanlar da, sinirli ve asa- bi oldukları vakit iştahlarını kaybe- derler ve normalden daha az yerler. Diğer tip insanlar, -ki bir tabiat ka- nunu dolayısıyla ekseriyeti teşkil e- derler- midelerine gönderdikleri ufak tefek gıdalarla sükünet bulurlar -ağ- lıyan çocukların kendilerine verilen şeker, bisküi veya benzeri şeylerle susturulması gibi- Zaman zaman sı- kıntıyı dağıtmak niyetiyle yenilenler, misafirliklerde ikram edilenler kü- çük ve basit gibi görünmekle beraber kilo almakta büyük rol oynarlar. Zayıflama kürüne başlamadan ön- ce doktorunuza danışmanız şarttır. Eskiden geçirilmiş hastalıklar, kilo verme seferberliği — sırasında — gıda fıkdanından nüksedebilir. Kilo almamak için neleri yememek faydalı olur? Dr. Dally en başta şe- keri zikrediyor. Yüksek kaloriyi top- lamış bir gıda olan şeker, normal bu- lunup ta formlarını muhafaza etmek istiyenlerce dahi yenmemelidir. İkin- ci olarak yenmemesi lâzım gelen, un- lu mamullerdir. Bir gıda maddesini ağzınıza almadan önce, "İ var mı?" diye sormanız İâzımdır. Günde iki ince dilim ekmekten fazla- sına ve bilhassa biraya veda etmek şarttır. Hatta ekmeği büsbütün ye- memek, daha tesirli olur. Şimdi yeni bir dava karşımıza çı- kıyor: Peki şeker ve unlu mamuller yerine ne yemeliyiz? Yemek arala— rında "Bu kadarın ziyanı olmaz, u- fak bir bisküi veya bir parça şeker AKİS, 9 MART 1960 IN şeklinde düşünüp ağzımıza götürme- miz, aslında çok fazla zarar getirebi- lir. O anda, mutlaka birşeyler geve- lemek 1ht1yacındaysanız nefsinizi körletmeniz için en münasibi bir elma veya bir parça herhangi bir çeşit pey- niri midenize sevketmektir. Şeker ve unlu mamuller yerine sebze yemekle- ri, yumurta, tavuk, av ve kümes hay- vanları dahil et çeşitleri, istenilen miktarda salata, iki bardak süt, sa- de çay ve kahve alabilirsiniz. Eğer, bu bahis mevzuu gıda maddelerini kullandığınız halde gene zayıflamı- yorsanız, o halde fazla miktarda ye- diğiniz muhakkaktır. Kiloları yavaş yavaş kaybediyor ve gidişatınızı iyi görüyorsanız, patates, kuru yemişler, peynir, krem şantiye ve alkollü içki- ler yemeğe ve içmeğe başlıyabilirsi- niz. Zayıflama kürünün devamı müdde- tince jimnastik hareketlerine de 15 dakikalık bir zaman, ayırabiliyorsa- nız, eksiksiz bir rejim tatbik ediyor sayılırsınız Sabahlar, - kahvaltıdan önce, jimnastik hareketleri için mü- sait zamanıdır. Ev Masrafsız bir battaniye Evdeki artık ve eski yünlerden isti- fade ederek masrafsız, hattâ son derece şık bir battaniye yapmanız mümkündür. Evinizdeki, hattâ ya- kınlarınız ve komşularınızdan da te- min edeceğiniz artık ve eski yünler- den on santimetre kenarlı üçgenler kalın tığla sık sık iğne olarak örülür. Tığ bilmiyenler aynı işi 2 numaralı şişle düz örgü olmak şartıyla kenar- ları on santimetrelik kareler hazırlı- yabilirler. Masrafsız ve son derece şık battaniyemiz, meydana gelecek parçacıkların iğne ile yekdiğerine iliştirilmesiyle meydana gelir. Birle- şen yerlerdeki çirkinliği, en uygun renkte yünleri seçerek iğne ile yapı- lacak sap işleriyle giderilebilir. Aynı renk yünlerle kenarlarda tığ ile ba- sit dantel örmek veya saten bir kur- delâ çerçeve yerleştirmek, battaniye- mizin güzelliğini arttırır. Sadece dik- kat edilecek iki husus vardır: Birin- cisi, yünlerin kalınlıklarının birbir- lerinden çok farklı olmaması, ikinci- si de içlerinde boya bırakan renkle- rin bulunmaması. Muhtelif renkteki parçacıkları mümkün olduğu kadar harmoni teşkil edecek tarzda yerleş-