C. H. P. Bünye rahatsızlıkları (Kapaktaki Parti) Geçen hafta içinde, mensuplarını pek eğlendiren bir hadise cereyan etti. Mecmuanın te- lefonu çaldı ve şehirlerarası sant- ralden İstanbulun aradığı bildirildi. Konuşan "Avukat — Günseli Orcan" olduğunu söyledi, başyazarla görüş- mek istediğini belirtti. Yazı işleri müdürü, başyazarın İstanbulda bu- bütün AKİS lunduğu — cevabını — verdi. Günseli Orcan "O halde, Mübin Tokerle görüşmek 1st1y0rum dedi. Yazı işle- telefonu çalıyordu. Toker, karşısında heyecan- li bir Günseli Orcan buldu. Genç avukat telaşlı görü- nüyordu. İfadesine — göre AKİS'in "önümüzdeki sayı" da İstanbuldaki C. H. P. teşkilatındaki huzursuzluğa ait bir yazı yayınlayacağını öğrenmişti, bu arada kendi resminin de istendiğini duy- muştu, kulağına gelenlere bakılırsa AKİS kendisi hak- kında şunu, şunu yazacaktı, bu yazılacak husus doğru değildi, AKİS'e karşı büyük sevgisi ve emniyeti vardı, ama böyle yazılırsa edecekti, ona göre davran- malıydı! Mecmuanın yazı kısmıyla hiç alâkası bulun- mayan ve her sayıyı, tıpkı öteki okuyucular gibi basıl- dıktan sonra okuyan Mübin Toker bu karışık laflardan hiçbir şey anlamadığı için "Ne diyorsunuz siz, Allah- aşkına? Arzunuz nedir?" diye sordu. Avukat Günseli Orcan sözlerini tekrar etti. ü üdürü, hayret- yere yuvar- . Basın kanunu de- ğiştiğinden beri çok tekzip lafı işitmiş ti ama, "Öönümüzdeki sayı"ya ait bir tekzipten bahsedildiğini ilk defa du- yuyordu. Peşin tekzip, genç avuka- tın bir keşfi olmalıydı. "Peki, peki! Yazı işleri müdürüne söylerim" diye- rek telefonu kapattı. Hadise, C.H.P.nin İstanbul teşki- lâtında hüküm süren huzursuzluğun, şüpheciliğin, teşkilât mensuplarının birbirlerine emniyetsizliğinin, — dedi- kodu ve Trivayetlerin ne kadar sü- ratle yayıldığının bir işareti olarak AKİS, 27 OCAK 1960 AKİS mensuplarının dikkatini çekti, onlara, İstanbulda cereyan eden ha- diselerin üzerine daha da dikkatle eğilmeleri lüzumunu hatırlattı. Anormal tehir Hîkikaten, İstanbul ile Ankara ara- ında bu garip telefon muhabere- si. cereyan ederken Sultanahmet meydanına bakan bir evde bahis mevzuu —huzursuzluğun açık delili bir "İl idare kurulu kararı" olarak ortaya çıkıyordu. Ev, rahmetli Re- cep Pekerin ahşap olarak ve güzel bir İsmet İnönü "Bu da cevap mı?" bahçenın köşesine inşa edilmiş eviy- vvelâ Hür. P.nin İstanbul il merkezi olarak kullanılmış, bu par- ti C.H.P.ye katılınca bina C.H.P. nin İstanbul il merkezi haline gelmişti. Haftanın başlarındaki gün, il idare kurulunun toplantısı vardı. Ev, ağzına kadar doluydu. Birin- ci kattaki bekleme odası adam al- maz hale gelince diğer toplantı sa- lanları da açılmış, yukarı — kattaki her yer -Başkan odası ile il idare ku- rulunun toplantı mahalli hariç- par- YURTTA OLUP BİTENLER tililer tarafından işgal edilivermişti. Kalabalığı teşkil edenler ilçe, bucak, ocak başkanlarıyla bir kısım — dele- gelerdi. Bunların büyük ekseriyeti İl Başkanı Şemseddin — Günaltaya sempatilerini bildirmek üzere koşup gelmişlerdi. Günaltayın pazar günü biraz kendi ihtiyatsızlık ve patavat- sızlığı, biraz tertip neticesi taş ilçe kongresinde -bir kısım delegeler bir başkan adayı aleyhinde vaziyet alan Günaltayı yu- halamışlardı— herkesı müteessir et- Bu hâdiseden sonra il 1dare kurulu ilk toplantı- sını yapıyor, Günaltay Par- ti merkezine ilk defa geli- yordu. Toplantı birbuçuk saatlik bir gecikmeyle, saat 16.30 da açıldı. Gecikmeye üç aza- nın, Ekrem Özden, Cemal Yıldırım ve Ali Sohtorikin geç kalmaları sebep oldu. Daha sonra Kravatsızlar bu üç Kravatlının gecikmesini İstanbulspor kulübünün Be- yoğlunda Mısır Apartma- nındaki lokalinde bir "Grup Toplantısı"" yapmalarına bağladılar. Toplantıda iki ta rafın, Kravatlıların ve Kra- temsilcileri tam kadroyla hazırdılar. Kra- vatsızlardan Güzide Tanrı- yar her zamanki gibi son derece şıktı. Kravatlı Ekrem Özden, yeşil çuha kaplı ma- sanın başında, Günaltayın tam yanındaki yeri aldı. Toplantı açıldı. İki tefsir vzu, tahmin olunabile- ceği gibi "Beşiktaş ha- diseleri" idi. Günaltayın pek müteessir bulunduğu anlaşılıyordu. — Arkadaşları- na, hadise sırasında kendi- sini yalnız bıraktıklarından sitem etti. İl hi, protesto sırasında hare- ketsız kalmıştı. Bu siteme, kültürsüz olduğunu — her yerde — iftiharla — söyleyen Mümtaz Özarar ayağa fırlayıp, o her Zzamanki gürültücü ha- liyle - "Hocam, — siz — görmediniz, ben sahnenin arkasında size bağıran- larla sille tokat mücadele ediyor- dum" demek suretiyle mukabele et- ti. Toplantıda Kravatlılar "Beşiktaş hadiseleri"nin tertipli bir hareket ol- duğu noktasında ısrarla durdular. Bu gibi tertiplerin önü alınmadıkça il kongresini toplamanın imkanı yoktu. Tertipli kongre olmazdı. Kra- vatsızlar aksi tezi savundular. Onla- 9