CEMİYET Yeni İstanbul gazetesindeki haber. Kimse söylemezse, kendim söylerim. ka çok siyaset adamının aradığı rahatın ve huzurun sırrını İpek- çilerin sevimli adı -ve amatör S neşeli partide bu sırrı açıkladı. Nuri Pınar sinema tenkitçilerine — evvelden kı- zarmış. Bunlardan bazıları en güzel filmlere dahi, tutar "boş yıldız" ve- rirlermiş. Halbuki halk, o filmin gösterildiği salonu doldururmuş ve üstelik aynı filme yabancı tenkitçi- lerin verdikleri yıldızlar da ekseriya "dolu yıldız"lar olurmuş. Böyle hal- lerde Nuri Pınarın cinleri başına çı- karmış. Günün birinde Nuri Pınar, bir gazetecinin bir sözünü okumu Gazeteci diyormuş ki, "Gazeteciler— den şikâyet edenler onları susturmak için sarfettikleri gayretin yüzde bi- rini onların yazdıklarına tahammül etmek için sarfetseler hem kendileri rahat ederler, hem gazeteciler.." Şimdi Nuri Pınar gazeteleri gönül huzuru içinde okuyor ve "Ne y iki viski kadehi arasında "Bilmezsi- niz, ne kadar rahatım dedi, "Oh! Dünya varmış, yah Kendisini dinleyenlcr gülümseye- AKİS, 27 OCAK 1960 rek mırıldandılar: rının da başına da başına "Darısı başkala- Darısı başkalarının * eçen hafta içinde bir öğle vakti İstanbulda iki kişi meşhur lüks Yeniköy lokantasına yemek yemeğe gittiler. Biri bir şişe bira, öteki bir şişe maden suyu içti. Deniz kenarın- da -ve lüks lokantada- olduklarını midye getirerek ikiye böldü, yarısını birine, yarısını ötekine verdi. Daha sonra küçük bir ıstakozu aynı şekil- de paylaştılar. Listede "Karışık tat- l1" görerek onu sordular, cevap ge- ne "yok" oldu. Ahbaplardan biri bir tabak bezelyeli — pilâv yedi, mütea- kiben şeftali kompostosu istedi. Lüks lokantanın garsonu, konserve kom- posto bulunduğunu soyledı Nihayet, birer fincan kahve içtiler Hesap: 96 Türk lırası! verdiler, üstünü almadılar. Yüz lira K üyük bir resim. Büyük başlıklar: urucumuz Habib Edip Törehanın bağışı büyük memnuniyet uyandır- dı! Alta bir yazı "YENİ İSTANBUL" kurucusu Habib Edip Törehanın Es- kişehirde bir ilkokul inşa edilmesi için yaptığı 200 bin liralık bağış bu şehrimiz halkı tarafından büyük bir memnuniyetle karşılanmıştır. Oku yucularımız bugün üçüncü sahifede arkadaşmız Muzaffer Soysalın Es- kişehire dair röpörtajında bu bağış- lar ilgili tafsilâtı ve Eskişehirli şair Cevdet Savgar Kıratlının bu müna- sebetle yazdığı İstikbal — gazetesinde neşredilen (Habib Edip Törehana şükran) başlıklı bir şiiri bulacaklar- dır. Resimde Yeni İstanbul kurucu- su Habib Edip Töreban görülüyor." İşin komik tarafı: Bunları yayınlı- yan gazete Yeni İstanbulun ta ken- disi. Hayranlık uyandıran bağış ol madı, bağıcı yapan zatın beyazın oldu * Adanalı zengin D.P. lilerden biri, Babilon adındaki gece klübünde viskisini yudumluyordu. Bu sırada Mefharet Atalay türkçeye adapte et- tiği sevilen parçalardan birini oku- maktaydı. Adanalı D. P. li parçayı dinledi, sonra : "Yahu burası alafran- ga değil mi?" dedi Bir tesadüf Mef- haret Atalay parçanın ikinci kısmı- nı ingilizce söylemeğe bağlamıştı. Zengin D. P. li kırdığı potu an- ladı ve kıs kıs gülen — arkadaşına "Amma karışık şarkı bu yahu, bizim il teşkilâtına benziyor" dedi ve kah- kahayı bastı. * (—]eçen hafta içinde, Ankaranın lüks gece klüplerinde en çok bahsedi- len isim İzmir Milletvekili Osman Kapani idi. Eski Devlet Bakanının isminden bu kadar çok bahsedilme- sine sebep, japonyada halâ aydınla- namıyan bir hâdise neticesinde boşa- lan Büyük Elçilik binasının doldu- rulmasıydı. Kapaninin evvelki hafta Tokyo büyük elçiliğine tâyin edile- ceği haberi ortaya atılmış, fakat pek fazla rağbet görmemişti. Ama geride bıraktığımız hafta selâhiyetli — ağız- lardan -Ankaranın elek üstü hanım- ları- dedikodu duyulmağa başlanınca büyük bir alâka topladı. Dedikoduyu —duyanlar, birçok bakımlardan İzmir Milletvekilinin bu makama getirilmesini haklı görüyor- lardı. Bir kere Kapani yakışıklı bir adamdı. Gösterişi, iyi giyinmesi, ne- zaketi ve protokol bilgisi yeşil göz- lü milletvekilinin büyük elçilik için biçilmiş kaftan — olduğunu belli edi- yordu. Saniyen Kapani bekârdı... 29