Bir Kırık Kol Hikâyesi Bugünkü siyasi mücadele içinde partilerin parti- lere, rakiplerin rakiplere rahmet okumadığı doğrudur. l; urası şarktır da ondan mi böyle oluyor? Yokma de- mokratik hayatın Türklyede pek uzun hir maziye sahip bulunmamlası mı cesaret veriyor? — Kestirmek Kolay değil ama. her hâlde bir takını polltikacılar var ki kendilerinden başkasını ziyadesiyle safdil adıdediyor- lar ve İşin tuhafı kullaundıkları taktıklerden, muv kat de olsa, netice alıyorlar. Bir politlkacı tenkid editmeye görsün. Derhal ken- disi ve taraftarları feryada başlıyorlar: “Vay, aramnıı- za nifak sokmak, bizi parçalamuak istiyorlar; aman sıkı duralım, hilcuma uğgrayamnı dört elle tutalım, açık ver- meyelim”. Tâbit, bahis nı#vzuu politikacının — partisi içindeki mevkii ne kadar yüksek olursa feryafların to- u da aynı nispette kulak dolduruyor. Samata o hâle getiriliyor ki çok zaman meselenin esası unufuluyor, yuhut bir tarafa at liyor. yavuz hırsızin ev sahlbini bas- tırması misali, tenkide uğroyun kendisini temize çıka- racak yerde “Parti Tesanüdü” borazan ni çalâa çala hücuma geçiyor ve mağdur relünü henimseyerek et- raftan immdaf istiyor. Aslına bakılırsa, lüzaflerin “de magoji” diye tarif ettikleri işte tam budur. Türkiyedek! ikt büvük partiden hirinin, D. P. nin, bu metodu kullana kultana müasil hirpalandığı, nasil ufalanılığı gözleri:: önündetir. Metodun D. P. de hâlâ para ettiği herkısin bildiği halikatlerdendir. Bırakı- niz kt D. P. nin Meclis Grümünda her tenkild artık buü “sindirme usülüi” ile berfaraf edlilmektedir. ama siyasi partiler için en tâbli hesap'taşma veri olan koöngrelerde dahi çesitli fikirlerin çarp smasına derhal “hizipçilik” damgası vurulmakta, ise selmeyen sözler söyleyenler, tenkidler yapanlar silratle 'vnklıınnınkl'l. hosa gitme- yen mlücadöleyi vapanlar Büvükier tarafından afamı edilmektedir. Gaye bir rui©zarlık sükünetinin hâkim ol- mağıdir. Unutulan husüs, mezarlıklarda hayat bulun- madığıdır Öteki siyasi partide de, C. H. P. de de, böyle bir cereyanın, böyle bir tomznhlıııı mevcudiyeti evvelden beri bilinen bir hakikattir. CÖtekl partide de, C. H. P. de de, tenkide ufrayan bir Risim politikacılar llk İş sı tarafın hir tertibidir, aramıza nifak sokmak istiyorlar, aman dikkat edelim, oyuna gelme- yelim” diye feryadı basmaktadırlar. Hattâ bâzı aklı- evvel zevat bizzat Genel Baskandan Kurultayda dahi su dostları veya bu dostları alevhinde esecek bir ha- vanın otoöriter yoldan bastırılmasını intemekte, arzulr- rına gülününce de kütplere binfp çakaralırnaz şimşekler savurmaktadırlar. Her tenkide “düşmanlık" damgası vurmak, her meseleyi mutlaka sahsilestirmek, mant'ık- la koönüsürken işe his karıstırmak ve vefa serenadları söyleyerek merhamet celbine kalkışmak, nihayvet bir takim umacılar vuratmak gallba başarısız politikacı- ların kolayına gidiyor. Elmanın bir yarısının öteki ya- nıından pek farklı olması beklenllemiyeceğine göre yi kemirmlş hulııııan hastalığın — alâmetlerinin öfı-kl partide, (' . de hiç belirmemesi elhelte ki ııııkâ.nwndır " l’.. bakımından ümit veren cilhet vveli Genel Rııekxı.mn kendi paertlsini monolitik. hâa- _vatl_rehlr bir varlık hâline geftlrmeyi dalma sşiddetle reddetmesi, sonra bizzat partinin bünvesinin bu mik- roplara karşı başarıyla milcadele etmesidir. “Ama, . İstismar eder” narolası bugüne kadar bâzı kim- selerin inanılmaz şayvretlerine rağmen C. H. P. nin tu- tumuna hâkim olamamıs, D. P. nin, vanl! rakibin ek- mejğine asıl vağın kusurları örfbas etmekle siirüldüğü hatırdan çıkarılmamıstır. Büâkik “şah « kavgası” adı altında gözden düsürülmek istenilen daha iyiye doğru zl me, daha iyivi bulma savretleri pekâlâ yilrittülmüş- :%ıır Bundun sonra da vürütülmemesi için sebep yok- Küçük metodların kullanıldığı, âdi taktiklere başvu- rulduğu dâ görülüyor. Fakat partiler kafalarının bir yerine yazmaâlıdırlar ki partileri rakip partiler değil bizzat kendileri kuvvetlendirip zayıflatıyor. D. P. nin bugünkü hâle gılmoqlnln kusuru, daha doğrusu sehe- hi araştırılacal safim karşısına C. H. P. den evvel D. P. ye hıı.klm bulünan ekihb cıkar. Eğer bu ekip 1950'den bu yana D. P hakkınd.ıkı tenkidlere kulak verseydi, eğer yaraları gizleme çalışacak yerdı- te- davileri yoluna zltsevd hele mkl h zinetleri n & olsun, hattâ isterlerse partiyi vaktiyle hlzzat kıırnıuş bulunsunlar, artık kifayetsiz, zararlı hmn suliyet sahlplerl değiştirllebilseydi D. P. için Işler baş- ka olurdu. Şimdi sayın D. P. sözcülerinin tmanüt sağ- tamak nınk»adnh haîMannı mr'ıhı. başlamaları. fa- kat C. H. P. umacısını sallayarak “Ne umılıı-ı. ıılan oldu, aman bâri birhîrlmluı ı-eım—ııkı va.ırılalım yoksa iktidardan bir yüvarlandık mı . P. lilerin hış- mı bizi dünvada değil ahretfe bile l hırakmaz” de- meleri hazin bir tecellidir. Ancuak d.ıh'ı haz'n olan bu gayretlerle D. P. yi hakikaten kurtacak tek çarenin, yani ekip değisikliğinin birar. daha gecikfirlimesidir. Bir parti günün şartlarına uyamayan — idarecllerinin yerine daha ehliyetitllerini ıı-tlrem'-ıll mi, suspus olup otnudu mu, millet onlan ümldi keser. D. P. den ıu—k çok kimsenin ümidi kesmis oltmasının sc-lu-hl huduü Milletin ıımıdlnln H. P. de oldıığıı artıl. hı—rkes tarafından biliniyor. Fakat böyle bir Ümit siyasi par- tilere şeref kadar vazife de _vt'ıkler. ('. H. P. rakibinin kusurlarından sıyrılmakla mükelleftir. D. P. kongre- leri yapılamazken C€ kongrelerinin muntazam şekilde vapılması, Karultayın bir saat intizamıyla ıla- ima zamanında topla!ı(ı'ıâ çAĞıINıIması ve hü kon lerde, bu Kurultayda parti içi meselelerin de cmarı-île konuşulup tâbli demökrafik mitcadelenin cereyanı H. P. illerin gıptasını, büyük tarafsız kütlenin ise takdi- rini celbeden bir husustur. C. H. P. handikanpları devi- re devire iktidara gelec tlr Yarın bizzat Genel Baüs- Kkan pot üstüne pot kırmava başlarsa, varın bizzat Ge- nel Baskan partisini muskul mev Mde bırakm'nı âdet hâline getlrirse. yarın hizzat Genel B: sahsi tiş pesinde koşmaya koyulur ve rııklıılerlnl kotlııı-mı—. onları gözden düşürme yoluna snııar—ıı. kısacası C, T P.'ye faydadan çok zarar verirse C. HL P. l—ım—t İııö— nülyti de, İsterke vüreği yana Vana, .ı—r ye edebilesrek hayatiyeti muhafaza edebilmelidir. Partiler e-ki hiz- metlere hitrmeten artık kifayetsiz hâle şelmiş Hderleri baslarında muhafaza etmezler; onların hevkellerini di- kerler. fakat yerlerine başkasını getirirler. Şahsa ve- fu, millete hizmet yamında ikinci derecede hbir vazife- dir. C. H. P. de de tenkide uğrayan pmpolitikacılar ve onların aun açık hayranları. hiç Kimsenin süpltesi ol- masın, “Kırik kol yen içinde” nolitikasının sampiyon- luğunu devam ettireceklerdir. D. P. nin başındaki ekl- pin meşhur Jâfı da “Nehir gecilirken at değiştirilmez” . olmamış midir ? “Ne? D. P. bize böylesine hilcumda bulunurken biz masıl olüur da suflarımızda gedik veri- $ . nin bilhas abakasından — beklenilen, simdiye kadar vürüdiüğlü _—.oldı partivi yürümekte de- uım etılrmı»sld r. D P. hir lhn—t loxhası olarak C. H. nin .C. H. P. ret levhasını — idare e-dı—nlı-rhı us(ıllı—rlne iltifat elııwmendl Doğrudur, C. H. P. bir ı * tutusruuştur. Ama, ven İçinde veya değil. kırık kıı"ıı bir ııı—lılh.ının böyle bir güreşten gatip çıktığı nerede görlilmüstür *