YURTTA OLUP RİTENLER “hassas bünyeler'iın sezdiği pazarlık kokusundan bahsetmeğe başladı. As- Jında bu b.ir burun değil, göz mese- lesiydi. Göz sahibi binlerce okuyucu, pazarlık günlerinde Dünyanın nasıl renk değiştirdiğini görmüşlerdi. Eğitim Görülen lüzum! ( eçen haıtanm ortasmia Çarşam- p 'ada bir basın top- Öğretinenler Federasyonu Başkanı Ahmet türk, memleketimizde tah okuma, sıl çağına geldiği halde imkânından duğunu açıkladı. Eğitim meselesinin hallinde ilk adım ulan okuyup yazma Öğretnice ışını yürütebilmek içın as- gari 60 bi öğretmene ihtiyaç vardı. Aslında, Ahmet Önertürk yeni bir sey söylemiş değildi. İlk öğretim sa- hasında ne halde bulunduğumuz her- kes taralından biliniyordu. O kadar ki Milli Eğ.tim Bakanı vekili Tevfik İleri, yurt gezilerinde söylediği nu- tuklarda “onların zamanında” diye başlayıp “D. P. İktidarı zamanında” diye devanı eden konuşmalarında e- ğitim meselelerine temas dahi etmi- yordu. Tcmas etse bile C. H. P. dev- e zorla okul yaptırıldı- Halbuki, eğt.mcıler ara.smda o- öğretmensiz okul me- selesi giuıkce daha büyük endişe ile takip edilen bir dâva hâline gelmiş- tir. Köy Enstitüleri hamlesinin mâ- Nası şimdi eskisinden daha iyi anla- şıliyordu. İdareciler arasında — Kö Enstitülerine karşı uyanan bır cere- tutacak veni teşekküller meydana ge- tirilmemişti. Bu kaybın avısını içinde duyan eğitimciler, muhtelif mesleki mecmualarda çıkan — vazılarıyla hu mesele Üzerinde duruyorlar ve Köy Enstitülerinin ihyasını veya — öğret- men yetiştirmek için yeni mücssese- ler kurulmasını istiyorlardı. Ama bu cereyanın Miılli Eğitim Bakanlığı ta- rafından hoş karşılanmâdığı. çabuk anlaşıldı. Bakanlık, Köy Enstitüleri- nin hasretiyle yazı vazan eğitimcile- ri cezalandırına yoluna gitmeyi uy- çıkaran ilk- Öğretim müfettişi Galip Gürler ba- kanlık emimne alındı; izinde olduğu için karar, kendisine henüz tebliğ e- dilemiven Galip Gürler. Ankaraya döndüğünde “görülen lüzum üÜzerine bakanlık emrine alındığını” öğrene- cekti. “Bekçi”nin kurucusu ve yazarı ehmet EmiraHoğlu Çoruma naklo- lundu. Şilkrli Kaçar da başka yere tâyın edilemer arasındaydı. j Başka yerlere tâyin edikliklerini Öğrenen bu Öğretimenler, birdenbire AKİS, 4 AĞUSTOS 1959 esen bu rüzgarm nereden gekliğini anlıyamadılar. "“Görüle lüzum' un gerisinde gizlenen sebepler acaba ne- lerdi ? emrini alan bir ilk- öğretim müfvttışı bu sebebi araştır- maya koyuldu. Önce İlköğretim U"- mum Müdür Muavini Suphı Armana gitti. Arman, Millf Eğitim Bakanlı- ğında eski Bakan Celâl Yardımcını en gilvendiği insan olarak tanınıyor- du. Tevfik İleri de Armana itimat göslerince, İlköğretim Umum Müdür Muavini eski nüfuzunu muhafazada hiç güçlük çekmedi. Arman, bu tâ- yinlerin hangi rüzgârın tesiriyle ya- pıldığıniı bilmediğini söylüyordu. Ya- pılanlar. yukarıdan Pele emirlerin neticesiydi. İlköğretim Umum Müdür Muavini, konuşuürken sır vermeyen. fakat herşeyi bilen ınsanların nefis itimadı içindeydi. Ama sohbet uza- dıkça. mesele aşağı yukarı vuzuh ka- Zandı ve dillerin altmdakı baklanın e olduğu anlaşıldı: Son günlerde Köy Enstitüsiinden mezun olanlar â- deta bir kampanya açmışlardı. Mem- lekete gerekli 60 bin öğretmenin te- min edilmesini ancak Köv Enstitüle- rinin yeniden Kurulmasıyla miümkün görüyorlar ve bu maksatla neşriyat yapıyorlardı. Bu, Bakanlığın görüşüne uygun bir tutum Bakanlık, Köy Enstitülerine aleyh- tal mak zorundaydılar dilik âkıbeti, “görülen lüzum” Üze- rine bir başka yere tâyini idi. Öğretmenlerin derdi 4 nstitü mezinu öğretmenler, mem- leketin öğretmen ihtiyacını karşı- lamak için Bakanlığa evvelce denen- Tevfik İleri 60 Vin öğretmen miş ve iyi netice vermiş bir yolu gös- teriyorlardı. İhtiyaç duyulan 60 bın öğretmenin bhulunabilmesi için uzun yıllara ihtiyaç vardı. Hem bir ta- raftan da nüfus artışı dolayısıyle, Öğ- retmen ihtiyacı yıllar geçtikçe daha da artacaktı. Buglinkü öğretmen o- kulları mezun'arıyla ihtıyacı karşı- lamak iç.n, en aşağı B0 yıl beklemek lâzımdı! Halbuki meselenin hiç va- kit kaybetmeğe tahanımülü — yoktu. Mesela kara bir ceha.etın hüküm sür- girişmişti. Fakat D. P. İktidarı, mu- halefet yıllarında aley aldığı Köv h.nstıtülenne ve koşmnün okulunu bızzat inşası usulüine yanaş mak istemiyordu. Ama 60 bin ogret— mene de ihtiyaç vardı ve bu ihtiyacın Ba- kanlıkta ehemmiyetli vazifeler alan enstitü mezunları, bu durum karşı- öğretmenin. adı Köy Enst.tüsü olma- sa bile. aynı espri ile kurulmuş okul- lar sayesinde yetislirilebileceğini çe- titüleri fikine aleyhtar olanları ha- rekete geçirdi ve malüm nakil karar- larının tebliğine başlandı. Köy Enstitülerinin ıuahmut Ma- yetiştirmesi ve verdeği müsbet neti- celer sayesinde halk efkârında sem- pati yaratması ve basın tarafından deslteklenmesi, Mıll! Eğitim Bakan- liğındaki aksi cereyanın ilk anda ge- niş bir harekete girişmesini önledi. Meselâ Ankarada İlköğretim müfet- tişliği yapan ve muhtelif yazı ve ki- taplarla Köy Enstitüsü dâvasını ha- raretle savunan —Mahmut —Makala şimdilik dokunulmadı. Başaran, A- payldın, Baykurt da verlerinden oy- nııılmadı Kitaplarıyla şöhret kaza- nan oğretmenlen nakillerinin halk ef zamansız bir tep yavatması ıht.ımalı koruyucu bir un- sür oluyor . Kö Enstittisü ıdealme bağlı bu şöhretler için ha orada olmuş, ha başka yerde asıl mesele Türk köylüsünü —okut- maktı. Bu uğurda her cefaya katian- mayva hazırdılar. Mesleğe ilk girdik- leri günden bu yana o kadar çok ora- dan oraya atılmışlardı ki, bir yeni — tâvin onlarn hayatiarında hiç bir değişiklik yaratmazdı. Bu itibarla, tâyin tedbirlerinden kati bir fayda beklemek <doğru değildi. Köy Ensti- tülerinden mezun olanlarda, eğit:m mrine alma gibi varım ted- birler, emtww meselesini halle r[eğll olsa olsa bu dert dolayısiyle flztint duyanların a.cıla.rmı artlırmaya ya— rayabilirdi.