YURTTA OLUP BİTENLER Millet Zamlar ve demokrasi Büyük Meclisin şu- bir aylık bay- ram tatili sırasında seçim bölge - lerine gidip seçmenleriyle görüşmeyi arzulayan . Di milletvekili yok gibidir.. Hakikaten birikirini takip e- en son zamlar karşısında, bu. göze alınması çok güç bir fedakarlık hâ- line gelmiştir. Seçim bölgelerine gi- decek nâdir D. P. milletvekillerinin bu yolculuğa son derece isteksiz ve yürek çarpıntısı içinde çıkacağı mu- hakkaktır. Zira seçmenin daha mer- haba demeden "bu zamlar da ne o- diye soracağını hepsi bilmek- tedir. D. P. milletvekillerinin bu su- ale verecekleri cevap yoktur. Dâva- larını millete anlatmak için vatan sathına dağılan ilerin fa- aliyeti D. P. milletvekillerinin du- rumunu büsbütün güçleştirecektir. Zamlarla kamçılanan pahalılığın vatandaşa yüklediği büyük iktisadi ıstırabı çeken seçmenler, ç milletvekillerinin anlattıkları — haki- katları büyük bir kolaylıkla kavra- yacaklardır. Derdin başının - dönüp dolaşıp İktidarın murakabeden hoş- lanmamasına gelip dayandığı anlaşı- lacaktır. Dâva adalet, refah ve em- niyet davasıdır ve netıcede herşey bir noktada izahını — bulmaktadır: Murakabe — olmazsa ve. en yüksek murakabe organı olan Büyük Mec- lisin vazife görmesi önlenirse, ne can ve mal emniyetinden — bahsetmeye imkân vardır, ne de geçim derdine bir'çare bulunması beklenebilir. İş- te C .nin B. M. M. va- tan sathında büyük bir enerjiyle yü- rüttüğü mücadelenin mânası budur. Hükümet Resmi oteller elefonun öbür ucundaki ahenkli bir kadın sesi "Başvekâlet. Husu- si Kalem" cevabını verdi. Hâdise İs- tanbulda geçiyordu ve telefonun di- ğer ucundaki AKİS muhabiri şehir- lerarası bir konuşma yapıyordu. Baş- bakanlık İstanbula taşınmıştı. Hem de Vilâyete de değil, Park Otele... Kabul salonuna bakan Ve birkaç basamak mermer merdiven tırmanı- larak çıkılan kat tamamen Başba- kanlığa tahsis edilmiştir. Kâtta bir toplantı salonu ile 30-35 oda ve daire bulunmaktadır. Bu kata Başbakan İstanbulda olmadığı zaman bile müş- teri alınmamaktadır İşin en entere- san tarafı, bu a bir de özel tele- fon santralı tesıs edılmesıdır 20 gün evveline . kadar Başbakanla — görüş- mek istiyenler, Özel Kalem Müdür- leri veya — Başbakanlık polisleriyle 44 46 30 numaralı umumi santral va- 4 arası sesi "Alo! Park Otel" diye ce- vap verirdi. Şimdi Park Otelde ka- n' Başbakan ve maiyetindekilerden biriyle görüşmek için 49 39 20 veya 49 39 21 i çevirmek lâzımdır. Bu tak- dirde Bir Türk kızının tatlı ve ahenk- li sesinin "Başvekâlet, — Hususi Ka- lem" dediğini İşitmek mümkündür. Özel Kalem Muduru doğrudan doğ- ruya 49 26 33 den. muavını ise 49 29 29 dan aranmalıdır. kurulan santral iki hatlıdır, ve hat sayısı ile- ride arttırılacaktır. Bu telefonların Park otelin umumi santralı ile irti- batı kesılmıştır Otel personeline de Başbakan hakkında en basit bir ma- lümatı dahi başkalarına vermemele- ri için sıkı tenbhatta bulunulmuştur. Ziyaretçiler müracaatlarını — otelin abul salonunda, koridorlarda ve A- merikan bar civarında dolaşan sivil polislere yapmak zorundadırlar. Me- selâ personelden Başbakanın Park Otelde olup olmadığını bile öğren- mek imkânsız 1r. k Otelin sonbahara kadar da olsa Başbakanlık binası haline gel- mesi, doğrusu otel için büyük bir şe- reftir. Otellerin en şöhretlisi bul Hilton da bu yaz böyle bir şeref— ten mahrum kalmayacaktır. Yazı Dışişleri Bakanlığı da mutad uzere Hiltona taşınacaktır. Geçen yaz Dış işleri Bakanı Hiltonun bir daıresını işgal etmiş ve otelin bir odası da dışişleri Bakanlığının — malzeme de- posu hâline getirilmişti. Yalnız Dış- işleri Bakanlığının Basın sözcüsü İs- mail Soysal —Ankarada bırakılmıştı. Sempatik Basın sözcüsünün hatırını kıramayan gazeteciler, Dışişleri Ba- — a Namık Gedik sıtasıyla temasa geçilebilirdi. Bu nu- Dr. marayı çevirdiğimiz Zzaman yaşlı M obi . Rum matmazel İzabelin kadın erkek Mühim bir. mesele kanına bu unutkanlığı hatırlatarak bu yaz hatanın tâmirini temine çalı- şacaklardır. Gedik meselesi P ark Otel ve Hiltonu hükümet iş- lerini hiç aksamadan yürütebile- cek hâle getirmek için son gayret- ler sarfedilirken. geçen haftanın so- nuna doğru, kabıneye yeni tayinler hikâyesi yeniden "ortaya çıktı. Hikâ- yenin yeniden canlanmasına Devlet Bakanı ve Çalışma Bakanı vekili Halük Şamanın Çalışma Bakanlığı- na asaleten tayin edilmesi sebep ol- du. Aslında bu, basit bir formalite- den ibaretti. Tayın yurt dışına çıkan ve münhasıran Çalışma — Bakanlığı yapan Halük Şamana vekâlet ede- cek bir bakan bulmanın güçlüğün- den dolayı yapılmıştı. Anayasaya göre bir bakanın ancak tek bir ba- kanlığa vekâlet etmesi caizdi. Ba- kanlıkların çoğu da vekâletle idare olununca bakan vekili bulmak bir hayli zorlaşmıştı! Onun için bu se- fer Bakan vekiline vekil bulmak ye- rine. Şaman Bakan vekilliğinden Ba- kanlığına geçmiş ve yerine bir vekil bulunmuştu. Bir Devlet Bakanlığı da bu suretle ortadan kalkıyordu. M?sele bir satranç oyunu kadar ba- sitti! Hem bu tayin, fiilen Çalışma Bakanlığı yapan Saman beynelmilel bir toplantı için İsviçreye gidince ayni makama vekâleten bir başkası- nın getirilmesi ile Çalışma Bakanlı- ğını temsil yetkisini - kaybeder mi, yoksa muhafaza edebilir mi gribi mâ- nâsız ve yersiz bir takım "hukuki" münakaşaları başlamasına — meydan vermeden kesip atıyordu! Başbakan Adnan Menderesin boş koltukları doldurmaya aslında hiç, ama hiç niyeti yoktu. Boş koltukla- rın ümit, dolu koltukların ise inki- sar yarattığını biliyordu. Eldeki bir kozu da boş yere harcamanın, mâ- nası yoktu. Işlerın mevcut ekıple de eskisi gibi yürümediğini kim iddia edebilirdi ki! Gerçi mevcut ekibi teş- kil eden bakanlardan bazıları Gru- pun sert tenkidlerine maruz kalıyor ve onları her zaman korumak müm- kün olmuyordu. Meselâ Celâl Yar- dımcı, kendisine hücum eden Gazi- antep milletvekillerine — Başbakanın hak vermek zorunda kalması üzeri- ne kabineden ayrılmıştı. Ama Men- deres. Grupta hücuma uğrayan, Ne- dim Ökmenin savunmasını — üzerine almakta zerrece tereddüt etmemiş- ti. Ökmen bilhassa Kemal Özçobanın orman mevzuunda ağır hucumlarına maruz kalmıştı. Özçoban "D. P. nin işbaşına geçtiği 9 yıldan beri orman- ar mahvoluyor, adımız- orman ka— tiline çıktı" diye bağırıyordu. Gerç Nedim menin mılletvekıllerıyle arası iyi idi. Bakanlığına bağlı umum müdürlükler kanalıyla mektep iste- yen, cami isteyen milletvekillerine yardım işini son derece iyi yürütü- yordu. Fakat "Herkesi memnun et- meye elbette ki imkân yoktu ve or- AKİS, 16 HAZİRAN 1959