YURITITA OLUP BİTENLER verişin. 1958 Nisanında vuku bulan Menderes - Üniversite — temaslarını hatırlatmaması imkânsızdı. O zaman da karşılıklı yemekler yenilmiş, ka- dehler kaldırılmış, vaadlerde bulu- nulmuştu. Sadece temde ufak bir fark vardı. Bugünün temi “"af" ise, günün temi. profesörlerin Maçka— dakı evleriydi Ev işi o tarihten beri sürüncemede kalmış, nihayet geçen haftanın sonunda Cumartesi günü Unıversıte Yapı Kooperatifinin tes- hi için üyeler fevkalâde toplantıya çağırılmıştır. Nisabın temin — edile- mediği kongrede bir üye "Beni asıl üzen şey, senelerden beri 1ş1n hâlâ başlangıcında bulunmamızdır" - diye yanık yanık dert yanmıştır. Gerçi Damoklesin kılıcı önünde gerıleyen gazete patronları, kooperatif üyesi üniversite hocaları gibi bütün ümit- lerini henüz kaybetmemişlerdir. Ev- velâ af bayramda demişlerdi, şimdi Ağustosta demektedirler. Ağustosta vuslatı belki i bir bahara tehir etmek zorunda kalacaklardır. Zira İktidar için, Damoklesin — kılıcının gölgesi altındaki bu durum son de- rece avantajlıdır: En şiddetli muha- lefet yapan gazeteler hemen hemen dikensiz gül bahçeleri haline gelmiş- lerdir. Bazı demokrasi şampiyonla- rı kendi kendilerini kakokrasi mü- dafii haline getirmişlerdir. Böyle bir durumda İktidarın acele — etmesine hiç lüzum yoktur. Nitekim Beyfen- dıye yakın çevreler "Aftan ne ha- ber?" — diye, sorulunca, — gevrek bir kahkaha atarak "Hele bir. Ahmet Emin hapsi boylasın da..." diye nük te savurmaktadırlar. Maamafh gızlı pazarlık" amatörlerinin en büyük talihisizliği, fakat Türkiyenin ve de- mokrasinin en büyük talihi, milletin aklanmaması olmuştur. Mıllet, ken- disini nereye çekerlerse oraya götür receklerini sananlar hakkındaki hük- münü çabucak vermiştir. C. H. P. Ümitlerin teminatı Geçen haftanın sonunda Cumarte- C. H, P. Kı si günü akşam nin Kı- zılayda Karanfil sokagın başındaki yeni kiraladığı binanın üçüncü ka- tındaki salonda yeşil çuha kaplı ma- sanın etrafındaki gazetecilere hitap ederken C. H. P. Genel Başkanı İnö- nü pek sıhhatli ve memnun görünü- yordu. İnönü, Büyük Mealisin bir ay- ——k tatile girme kararı almasından bir gün sonra yaptığı hasın, toplan- tısında, İktidarın iç huzuru vahim bir hale getiren tutumunun vatanda- şa anlatılması için C. millet- vekillerinin bir aylık tatili gezılerle geçireceklerini açıkladı. hk önergelerinin gund eme alınmaması yuzunden sesini Meclis içinde du- yurmağa muvaffak olamıyan H. P. iç politikada en mühim bir me- sele olarak mütalâa ettiği "can ve mal emniyeti" dâvasını Vatandaş Ö- nünde savunacaktı. C. Genel Başkanı "yanlış yolda olanların su- 10 yunca giderek onların düzelecekleri- i ummanın — semeresizliğine" kani bulunuyordu. Büyük iktisadi ıstıra- bın yanıbaşındaki iç huzursuzluğun izalesi, ancak vatandaşın ve hür ba- sının Vatandaş haklarına sahip çık- ması ile mümkün m olan va- tandaşın ümidini kaybetmemesıydı Bu ümidin teminata olan C. önümüzdeki tatil günlerinde bütün hakikatları millete anlatacaktı. Yaz programı Bır aylık bayram tatilinin en çok nin işine — yarıyacağı şuphesızdı Onceden hazırlanan yaz programı vakit geçirmeden — tatbik mevkiine konuldu. İl temsilcileri böl- gelerine hareket etmeğe başladılar. Bu, programın ilk kıymıydı. İkinci kısımda her milletvekili seçim böl- gesine giderek seçmenleriyle temasa "geçecek ve Mecliste ifade etmek fir- satını bulamadıkları hakikatları va- tandaşa anlatacaktı. Merkezde teş- kil edilecek 3- 5 kişilik heyetler de bölgelere ayırarak bütün vatan sat- hını dolaşacaklar ve C. H. P. nin sesini vatandaşa duyuracaklardı. E- kipler ve gidecekleri iller tesbit e- dilmişti. Seyahatlere — Bayramın ü- çüncü gününden itibaren başlanacak- tı. Diğer taraftan Gençlik — Kolları Kurultayının Sonbaharda toplanma- sını temin için gereken hazırlıkların tamamlanmasına girişilmişti. Bu yaz bütün illerin Gençlik Kolları kon- greleri bitirilecekti. Dr. Suphi Bay- kam, Ecevitle birlikte bay- ram ertesi Trakyaya gidecek ve üç ilde yapılacak Gençlik Kolu kongre- lerinde hazır bulunacaktı. Genel Başkan İnönü de bu tatil- de yurt gezilerine çıkmayı düşün- mektedir. Şimdiki tasavvur, bayram- dan sonra Zonguldaka gitmek ve o- radan Kocaeline geçerek geziyi İs- tanbulda sona erdirmek merkezin- dedir, İnönü 15 Temmuza kadar İs- tanbulda istirahat edecek, denizden faydalanacak ve meşhur “"ç/ivileme" atlayışlarım yapacaktır. D. P Ağustos bombası Geçen haftanın ortasında. Perşem- be günü Park Otelin bir katım işgal eden gayri resmi başbakanlık bürosundan çıkan, Başbakan Mende- res bir askeri uçakla Ankaraya ha- reket etti. Ankaraya yapılan bu Per- şembe Zziyaretleri artık bir gelenek hâline gelmişti. Menderes her Per- şembe D. P. Grupu toplantısında ha- zır bulunuyor, sonra, Park Oteldeki dairesine dönüyordu. — Anlaşılan D. P. Genel Başkam, siyasi konjonktü- rün bu kritik anında Grupu yalnız başına bırakmak istemiyordu. Her- hangi bir infilak vuku bulabilir, hîç değilse rahatsız edici hadıselerle uğ- raşmak lâzım gelebilirdi. — Nitekim daha evvel Omer Lütfü Erzurumlu- oğlu, Grupun tatile girmezden evvel fevkalâde bir toplantı yapmasını ve askıdaki bütün işlerin görüşülmesi- ni' istemişti. Erzurumluoğlunun güt- tüğü gayenin C. H. P. nin tahkikat onergelerının bir an evvel mesi olduğu aşikârdı. Erzurumluoğ- lunun takririnin oya — konulmasını önlemek, başkan için güç olmadı: Takrir Grup İdare Heyetine verildi. İdare Heyeti lüzum görürse Grupu fevkalâde toplantıya çağırırdı. Bu tehlike böylece atlatıldı. Ama . P. Grupunda tahkikat önergele- rinin konuşulmasını isteyenlerin sa- yısı az değildi. "Bir vurana beş vur- malı" tezının şampiyonu Bahadır Dülger, "Turgutun başını yaran kah- raman baston' budur" diye — övünen Muhittin Özkefeli, mutedıl İnönü- yü,"onu ifrata sürükliyen Forumcu- ların elinden kurtarmak" — şeklinde harika bir tezin sahibi Behçet Ka- yaalp v.s. gibi müfritler Grupta pek fazla itibar bulmuyorlardı. aziran başında, Meclis Başkan- Vekıllerı tarafmdan mazeret babın- s gündemini tek başına tan- zim ettıgı söylenen Refik Koraltan, bır gazeteciyle yaptığı konuşmada kikat önergelerinin gundeme a- lınmasına lüzum olmadığı" kanaa- tini beslediğini bildirmişti. — Ama- Grupun muhım ce bir kısmı, Meclis Başkanının kanaatini aylaşmıyor— du. Gruptaki bu havayı ilk sezen D. P. Genel Başkanı oldu. Çoktan ha- zır şiddet tedbirlerini "henüz hazır eğil" bahanesiyle kızağa — çektiren Genel Başkan evvelâ konuşmasının tonunu yumuşattı. Değişmiyen ken- di görüşünü, muhtelif görüşlerin bir senteziymiş gibi ıfade etme şeklini tercih etti. Mesel . P. milletvekil- lerinden Saadettın Karacabey (Bur- ), C.H.P. tarafından verilmiş öner- gelerin gündeme alınması gerektiği- ni düşünüyordu. Selim — Yatağan (Ağrı) aksi teze inanıyordu. M. de la Palisse'nin ruhunu — sâdeden Burhanettin, Onat (Antalya) orta— dan gıderek önergelerin — gün alınmasının da, lınmamasının da mümkün olduğunu söylüyordu. Şemsi Ağaoğlu (Muş) ise, meselenin daha çok politik tarafı üzerinde durarak, önergelerin gündeme alınması halin- de bunun C.H.P. nin zorlaması neti- cesinde yapıldığı şeklinde umumi efkârda bir iz bırakacağını anlatıyor- du. Munhtelif görüşler ifade edilmiş, hava hazırlanmıştı. Görüşlerin sente- *zini yapma işi Genel Başkana düşü- yordu. Menderese göre tahkikat öner- gelerinin gündeme alınması kanuni bir mecburiyetti. FFakat — bunların hangilerinin ve ne zaman gündeme alınacağı meselesi üzerinde durmak lâzımdı. Zira önergelerin bir kısmı seçimlere taallük etmekteydi. Seçim- ler yapılmış ve üzerinden aylar geç- i. Bu mevzuları yeniden tazele— de adalete intikal önerge adalet hükmünü kadar elbette ki malıydı. etmişti, Bu verinceye olduğu yerde dur- Diğer tahkikat önergeleri- AKİS, 16 HAZİRAN 1959