KİTAPLAR BÜYÜK KOMPOZİTÖRLER (Hazırlıyanlar: — Azize Erten, Osman Fuat ÖOzkılıç, Canset Unan.. Resim- ler: İbrahim Ersaraç. İstanbul, Var- lık Yayınevi, 1959. 318 sayfa, Fiyatı 5S Jira. "Varlık Yayınları, Sayı: 669”, “Faydok Kitaplar: 1”) « C ep kitapları" bizde nedense sa- < dece edebiyat sahasına inhisar ettirilmiştir. Bir ara tarih, bir de cinsiyet mevzularını ele alan cep ki- tapları serileri de ortaya çıkmıştı. Ama başlangıçtan beri ağırlık nok- tası hep edebiyatta kaldı. Halbuki cep kitaplarının en faydalı olduğu sahalar, açık, kolay anlaşılır, fazla teknik olmıyan bir dille çeşitli bilgi mevzularını geniş bir topluluğa yay- mak yolundaki çalışmadır. " " " " rin "“Penguin" ve eli Amerikalıların çeşitli "pocket bo ok" serileri, Almanların "Humboldt - Taschenbücher” yahut — "Rowohlt Taschenbücher" serileri arkeoloji- den coğrafyaya, siyasetten felsefe- ye, sosyolojiden psikiyatriye, — tiyat rodan — fotoğrafçılığa, balıkçılıktan arıcılığa kadar değişik mevzuları i- çine almaktadır. Bu kitaplar öyle- sine rağbet görmektedir ki, başlan- gıçta sadece ciltli, pahalı kitapların ucuz baskısı olarak meydana getiri- len "cep kitabı", daha sonra sırf bu Seriler için hazırlanan eserlerle dol- muş, Öönce cep kitabı olarak basıl- dıktan sonra pahalı, ciltli baskılan yapılmağa başlanmıştır. Ciddi âlim- lerden çoğu, fazla para getiren fa- kat az satılan pahalı baskılar. yap- maktansa, geniş bir kütleye yayılan bu serilerde eserlerini yayınlamağı daha faydalı gormektedırle Bu ba- kımdan, 600 d fazla cep kitabı yayınladıktan sonra bir "faydalı ki- taplar” serisi açan Varlık Yayınevi, çok geç kalmış bir işe — girişmekle beraber, faydalı bir çığır açacak gi- bi gorunmektedır Bu tereddüt, bi- raz da Varlık Yayınevının "faydalı ” için çizdiği program- dan ileri gelmektedir. Zira serinin ilk kitabında belımldıgıne seride 1lk olarak "Büyük sarlar" ve "Büyük Ressamlar" için da birer cilt çıkarılacaktır. Her hal- de eksikliğini duyduğumuz faydalı kitapların başında bunlar gelmemek- tedir, zira dağınık da olsa bunlar üzerinde başvurulacak eserler var- dır. serileri, Varlık Yayınevinin faydalı serisinin ilki olan "Büyük kompozi- törler" -kitabın ikinci adı "Batı mü- ziğinin 40 bestecisi"dir; niye hem besteci hem kompozıtor terimlerinin kullanıldığı — anlaşılmayor-, Johann Sebastian Bach'tan Dimitri — Şosta- koviç'e kadar kırk batılı bestecinin hayat ve eserlerini sekizer, f sayfa içinde vermeğe çahşan bir e- ser Kıtabın baş tarafına Muzıgın akları" ve "Bach'tan önce' baş- lıklı 1k1 bölüm, son kısmına da "Yir- 32 kitap minci yüzyıl müziği" adlı bir bölüm eklenerek, batı muzıgının ana çiz- gilerle bir çeşit "tarihçesi" getirilmektedir. Ayrıca, mü ziğinden yuz seçme eser” başlıgıyle oda müziği, koro müziği, senfoniler, konçertolar, solo saz müziği, ses mü- ziği -acayip bir terim!- nemlerinde tanınmış eserler sıralanmaktadır. 17 NİSAN (Yazan: Mahmut Mahal. İstanbul, Yeditepe — Yayınları, 1959. 90 - sayfa. 300 Kuruş. "Yeditepe — Yayın- 3) Mahmut Makal, Vatan gazetesin- de Köy Enstitüleri için yazdığı on iki yazıyı, Köy stitüsü kanu- nunun kabul edildiği 17 Nisan 1940 tarihini anarak "17 Nisan" adı al- tında toplamış. Bu enstitülerin etra- fında on yıl kadar önce kopan gü- rültüler, şiddetli tartışmalar her hal- de unutulmamıştır Bugün Köy Ens- titülerinden pek söz açılmıyorsa, bu- nun sebebi artık Köy Enstitüsü ka- rakteri taşıyan bir müessesenin kal- mamış olmasıdır. Yalnız Hasanoğ- landaki okul, Köy Enstitülerinin en hararetli aleyhtarları tarafından bi- bugün resmi bir övünme vasıtası olarak kullanılmaktadır. Köy Enstitüleri, nüfusunun yüz- de 80 den fazlası köylerde yaşıyan yurdumuzda. Anayasanın ileri — sür- düğü mecburi ilköğretim — dâvasını kökünden halletmek için kurulmuş- Bu dâvanın halledilmesi için de, klasık eğitimden tamamiyle — fa rklı Mahmut Makal olarak, doğrudan doğruya — köyden çıkan gençlerm köyün yaşama şart- larına göre bir eğitimden geçip, kö- ye rehber olacak hale getirilmesi ge- rekiyordu. Bundan dolayı köy ensti- tüsü öğrencileri temel öğretim bilgi- lerinden ayrı olarak sağlıktan, zira- atten, inşaattan anlıyan, köylünün çeşitli dertlerinin önünü alabilecek bilgilerle silâhlanmış olarak yetişti- riliyorlardı. Önce 1937 de Egıtmen Kursları ile bağlıyan bu çalışma, da- ha sonra Köy Enstitüleri şeklın çevrilmiş, İkinci Dunya Harbinin en karanlık günlerine, ağır — şartlarına rağmen kısa bir zamanda memleke- tin değişik bölgelerinde 15 bin yatı- l1 öğrenciyi barındıracak 20 enstitü kurulmuştu. Bu enstitülerin hepsini hemen baştan aşağıya bu okulların öğretmen ve öğrencileri kurmuşlar- dır. İlk günlerin tecrubesızlıgıne maddi yetersızlıklere rağmen öÖğret- meni de öğrencisi de, bütün bunla- ra aldırış etmeksizin, buyu bir kal- ınma dâvasının öncüleri oldukları- nı bilerek çalışmışlardır. Köy Ensti- tülerinin her biri örnek bir köy mey- dana getirecek yolda yapılmıştı. O- kul, işlik, toplantı salonu, spor ala- nı, açık hava tiyatrosu, tatbikat tar- la ve bahçeleri, ahır, ağıl, bag, arı- lık, kümesler, koruluk. vaklık.. gibi çeşitli yapı ve tesıslerı bır ara- ya getiriyordu. Ayrıca, öğrencilerin gittikleri köyde meydana getirecek- i okula örnek olarak birer tatbi- kat okulu da vardı. Nitekim bura- dan çıkan ilk mezunlar, aynı tesis- leri gittikleri köylerde de kurma ağa başlamışlardı. nstitülerinin bütün bu çalışmaları büyük bir hız- la 1946 ya, ondan sonra da büyük engellerle karşılaşarak' 1950 yılları— na ar devam etti. Zira 1946 d nrakı demokrasi mücadelesi sıra— sında köy enstitüleri bir eğitim dâ- vası olmaktan çıkıp,, siyasi mücade- lede bir demagoji — vasıtası — haline geldi. Asırlardan beri sesi çıkmamış, cehalet içinde bunalmış köyün için- den çıkanların birdenbire söz sahibi olmaları, köyü aydınlatmaları, mu- hafazakâr unsurların ve klâsik öğ- retim taraflılarının hoşuna — gitme- mişti Koy Enstitüsü ogrencılerı için "nalbant" ; “devşirme", leri için "esir kampı", munferıt vakaları bahane "komünist yuvaları" tâbirlerinin kul- lanılması bu sıralara rastlar. Niha- yet, Köy Enstitüleri kuruluşlarında- ki gayelerden tamamiyle aksi bir yönde, birer Öğretmen Okulu hali- ne getirildi. Mahmut Makalın "17 Nisan'ı, Türkiyeye gelip de Köy Enstitüle- rini 1ncelıyen bütün yabancı eğitim ve öğretim uzmanlarının istisnasız övdükleri, geri kalmış memleketle- re örnek olarak gösterdikleri bu mü- essesenin kaybol şundan — duyduğu acıyı belirtiy Koy Enstitülerinin ilk şekliyle bugunku Öğretmen Oku- lundaki farkları kendi müşâhadele- rine dayanarak anlatan Makal, ay- rıca enstitülerin ilk yetiştirdiği Öğ- retmenlerin daha sonraki faaliyetle- riyle bu farkı "daha çok belirtmeğe çalışıyo AKİS, 16 HAZİRAN 1959