tebliği hazırdı Tebli: g en ıyımserle— Tİ ayale uğratacak — kadar sudandı o kadar sudandı ki, meş- hur adyo Gazetesi bile yeni bır za- ferden bahsetmeye cesaret edemedi. Amer a hiç bir yeni taahhüt alına- yanaşmamıştı. Bir kaç milyon dolarlık bir dış yardım vaadi bile yoktu. Teselli mükâfatı olarak, sa- dece İngilterenin Tahranda bir â- tom merkezi kuracağı -Bağdatta da kurmuştu- haberi vardı. Iraktan tek kelimeyle bahis yok- tu, anlaşılan Bağdat Paktı daha bir müddet talihsiz isminden — kurtula- mıyacaktı. Temmuz ayında Londra- da Amerikanın vaadettiği iki taraf- h anlaşmalar üzerindeki, müzakere- ler şimdilik tam bir anlaşmazlıkla neticelenmişti. Tebliğ, bu müzake- relerin devam ettiğini söylemekle yetiniyordu. Mamafih — müzakereler çekişmeli geçmişti. Amerika — hayır demış, müslüman üyeler ille de ola- k diye dayatmışlardı Bu çekiş- meler tebliğde "serbest ve samimi görüş teatisi" şeklınde ifade ,edili- yordu. Bu tarz görüş teatileri, teb- ligin pek ısabetlı tabırıyle Pakt top- lantılarının "an'anesi" haline gelmişti. Karaşiden elleri boş dönen müs- lüman üyelere halen 6 ay sonraki Tahran — toplantısını — beklemekten başka yapacak iş — kalmıyordu. Karaşi toplantısı u haftanın ilk günü. — Karaşide eski Sin Eyaletinin — bembeyaz Palâmento Salonunda, agdatsiz Bağdat Paktının Bakanlar Kurulu toplantısı başladığı zaman Saat 10'u , gösteriyordu. Dışarıda nefis bir ha- rdı. Memleketimizde karakısın bastırdığı şu günlerde Karaşıdekıler ceketle dolaşıyorlardı 500 delege ve müşahidin — bulunduğu Parlamento salonu Pierre Lotinin İ yeceği mağşuş bir şark zevkıyle süs- lenmişti. Başkanlık kürsüsünü, Pa- kistanın Dışişleri Bakanı Manjur Kadir işgal ediyordu. Yanında Pak- tın yeni genel sekreteri Mr. Baig vardı. Başbakan Menderes,. Mr. Fatin Rüştü Zorlu ile Melih Esenbelin ara- sında oturuy: rdu Gerisinde — Genel Kurmay Baş Ruştu Erdelhun ve Milif Emniyet'in sevimli şefi Hüs yin Avni Göktürk bulunuyordu. Toplantıyı açan başkan sözü hemen, Heybetli general yaklaştı ve konuşmaya başladı. Se- sinin tonu sert ve çehresi ciddiydi Daha ilk cümlede Amerikan heyet- tin! ürperten "teminat" — kelimesini kullandı. İkinci cümlede ismini söy- lemeden Hindistana çattı. Biraz son- ra Amerikan Delegasyonu Başka Henderson'un yüzüne bakarak: "Sulh lâfla olmaz. Büyük fedakarlıklar a- zimli kararlar ister" dedi. Talihsiz Bağdat Paktının çetin toplantılarından — birinin çetin ol- mayan toplantısı da yoktu ya, © baş- lamak, üzere olduğu belliydi. Söz sı- rası İran Başbakanı Dr, İkbale gel- AKİS, 31 OCAK 1959 İdeal ir Demokrat Partilinin üniver- B sitelilere şiddetle hücum ettiği- ni gazetelerde — okumuşsunuzdur. Birçok genç aydınlarla Demokrat- ların arasıdan kara kedi goçmçsi- ne sebep nedir? C. H. P. Gençlik Kolunun pazar akşamı Ortaköyde tertiplediği toplantı, bu meseleye ışık saçtı. Genç hatipler, niçin mu- halefeti desteklediklerini samimi bir heyecan içinde anlattılar. Onla- rın hislerini ve fikirlerini — kısaca nakletmek istiyordum. Demokratların üniversitelilere duydukları kırgınlık, hiç şüpnesiz bazı temasların menfi netice ver- mesile alâkalıdır. Bugünün gençli- ği, fikirleri teraziye yutarak ve hâ- diseleri tahlil ederek kanaat edin- meğe ihtiyaç duymaktadır. Hangi sebeplerle muhalefete sempati duy- duğu sorulunca, — iktisadi dertleri- ve siyasi meseleleri ,cevabında şar- jörden boşaltırcasına sıralıyabilmek tedir. Ve sizi Demokrat Partiye baglıysa nedir?" diye muhatabını sigay'a çekmektedir. Bu basit su- al, umumiyetle münakaşanın hava- sını değiştirmeğe ve gergınlıgı art- tırmağa kâfi gelmektedir İktidarın propaganda lısanı ve mücadele usulleri, yüksek tahsil kademelerine erişmiş kimseler ta- rafından yadırganmaktadır. Muha- lefete cevap teşkil eden konuşmala- rın şiddet edası taşıması ve haklı tezlere dayanmaması, müsbet tesir uyandırmamaktadır. Hattâ Demok- ratların kuvvetli oldukları — yerle- re "kale" demeleri dahi beğenilme- mektertir. Yurt içinde fethedilecek kaleler değil, kaza olacak kalbler bulunduğu belirtilmektedir. Demok- ratların tek taraflı — mülâhaza- larla alınan tedbirler sayesinde müşküllerini gidermeğe — uğraşma- ları ve aşırı derece huşunet göster- meleri, tasviple karşılanmaktadır. Istenmektedır ki, mücadele sahası - na iktidar zırhlara bürünmüş bir şövalye kıyafetiyle değil, eşit şart- larla boy olçuşmege hazır bir sport- men hüviyetile çıksın diği zaman, bu hususta kimsenin te- reddüdü kalmadı. Dr. İkbalin konuş- masındaki sert pasajların, Pakt ça- lışmalarını Şerif Arzık — vasıtasiyle yakından takip eden, Anadolu Ajansı büllteninde yer alması da bunu gös- eriyordu. Dr. İkbal, güzel bir Fransızcayla Bağdat Paktının bilançosunu yaptı. İran Başbakanına göre - bu kanaat hususi toplantılarda bütün müslüman üyeler tarafından paylaşılmaktadır- Bağdat Paktı en büyük — gayelerin tahakkukunda muvattakiyetsizliğe Yolcuları Feridun ERGİN Mahkümuyet kararı giymiş ga- zetecilere halkın yakınlık duyması Demokratlara puvan kaybet- tırmektedır Demokratlar pervasız- ca en ağır hücumlara girişebildik- leri halde muhalefetin gayet hesap- h ölçülere riaye mecburiyetinde ırakılması, tenkidlere yol açmak- tadır. Namık Kemalden bu yana» basın hürriyetinin dalma temenni edilen istikamette gelişmemiş bu- lundugu söylenmektedir. Basın re- jiminde, Türkiyenin en ileri ülkeler arasına katılmağa liyakat taşıdığı- na inanmak lüzumu ileri sürülmek- tedir. İspat hakkı, basın hürriye- tinin zaruri ve faydalı unsurların- dan biri addedilmektedir. a M Ya o meşhur "Vatan Cephesi" tâbirinin — davet ettiği — itirazlar.. Vatan duygusu, insanlara taşıdık- ları kanın aşıladığı en kıymetli has- lettir. Bir partinin vatan gibi kut- si bir mefhum üzerinde kendi hesa- bına inhisar kurması kadar Tersiz bir hareket tasavvur edilemez. Top- lantıda, genç bir C. H. P. linin söy- ediği şu cümlelerle acaba Demok- ratların verebilecekleri bir cevap var mıiıdir: en bir şehit torunu- yum. C. H. P. safları da, İstiklâl Mücadelesinin gazileri ve — vatan müdafaa etmiş kahramanların ço- cukları ile doludur. Dedelerimizin ve babalarımızın can vergisi öde- dikleri bu topraklar üzerinde, vatan kelimesi bizlere karşı açılmış bir cephenın adı olarak nasıl kullanıla- bilir G ençlik Kollarında, memlekete hızmet şu haklı dâvaları zafere göt k azmini muşahede denlerın ıftıhar du. uymama aları im- kânsızdır. Orada, sıyası hadiseleri oğuran bünyevi epler adeta röntgen sualarile muayen mek- tedir. İşte inkılâbın yetıştırdıgı bir esil ki, mazideki hizmetlerin de- ğerini, bılıyor, hatâlara teşhis ko- yabılıyor ve istikbal ümidinin kapı- larım açıyor. Demago_ııye kapılma- yan, menfa t duygusuna mağlüp olmayan ve hurrıyetlerın mânasını anlayan ideal yolcularının kervanı.. uğramıştı. Ne bir savunma sistemi kurabilmişti, ne bir iktisadi kalkın- ma programını sahneye koyabilmiş- ti. Eğer işler böyle giderse, netı çok fena olacaktı Son cümleyi lerken Dr. İkbalin sesınde karışık ciddi bır ıfade yardı n baş ğikti tehdıtle Hen- derso Soz sırası Menderese gelınce ha- va biraz değişti. Menderesin okudu- ğu İngilizce metin yumuşak Cümle- ler ve teşekkürlerle doluydu. Ama o bile "Paktın mazide karşılaştığı müş- küllerle istikbalde daha büyük ölçü- de karşılaşabileceğimizi daima ha-