M U S İcracılar Bir davet eçen ay, Robert Lawrence'in yokluğunda misafir olarak Cum- hurbaşKanlığı Orkestrasını idare e- den Helmut Thierfelder'i Ankarada en çok ilgilendiren şahısların, başın- da, orkestranın başkemancısı Ulvi Yücelen geliyordu. Alman şef, Yüce- leni Helikon kuartetinin, bir konse- rinde de dinlemiş, genç kemancı hak- intibaları daha da kuv- vetlenmişti. hierfelder'in, şeflıgını yaptığı Hanover orkestrası için bir başkemancıya ihtiyaç vardı. Yüceleni dinledikten sonra, bu yere genç Türk kemancısının tâyin edilmesi imkân- larını araştırmaya başladı. Yücelene teklifini yatı. mancı nuniyetle teklif i kabul etti. Fakat, halledilmesi gereken bir mesele var- dı. .Hanover orkestrası, bir Polonyalı kemancıyla aynı iş için anlaşma yap- ü i anlaşma olamadığıtakdirde Yücelen Hanover orkestranın; başkemancılığına geti- rılebılı rdi. Birkaç gün sonra, Ankarada çı- kan bir mecmuada, Ulvi Yücelenin Yücelenle bırlıkte cumhurbaş- kanlıgı Orkestrasının başkemancılı- ğını paylaşan Fethi Kopuzun Hano- ver orkestrasına tâyin olunduğu ve yakında Almanyaya gideceği Yücelen, durumu tevekkulle uygun bulmuş, işi ona vermişti: Artik Hanover işinden ta- mamen ümidini kesmişti ki, geçen hafta âldıği bir telgraf onu sevinç içinde bıraktı. Thierfelder'den gelen telgrafta Ulvi Yücelene mümkün ol- duğu kadar çabuk Hanovere gelme- -i bildiriliyordu. Demek ki Polonya- l1 kemancının başkemancılığa tâyini mümkün olmamıştı. Ya Fethi Ko- puz? Bu meselenin de sadece, bir hayalin gerçek sanılmasından iba- ret olduğu anlaşılıyordu Thierfelder, aynı zamanda Güzel Sanatlar Mudurlugune de bir telgraf ekmiş ve Yücelenin yolculuguyla il- gili formahtelerın bir an önce ta- mamalanmasını rica etmişti. Yücelen, Güzel Sanatlar Umum Müdürü Cevat Memduh Altara başvurduğunda ilk engelle karşılaştı. Artara, göre Milli eğitim Bakanı, orkestranın zaten elemen bakımından — zayıf olduğunu ileri sürerek — Yücelenin Almanyaya gitmesine izin vermiye yanaşmak istemiyordu. .Fakat kısa zamanda bu KAZANOVA PAVYONU DANS -ATRAKSİYON RYANTA Çark ve Garp Müziği Adres: Gima karşısında Maltepe itirazın, Altar tarafından, Bakana danışmadan yapılmış olduğu anlaşıl- dı. Bakan, Yücelenin Almanyaya git- mesine memnuniyetle müsaade edi- yordu. Bir Türk kemancısının Hano- ver Orkestrasının başkemancısı ol- ması şerefi, böyle bir müsaadenin düşünmeden verilmesi için yeter de artardı bile. Fakat Yücelenin gitmesiyle festi- val icralarından bazıları, sanatçının aynı zamanda birinci kemancılığını yaptığı ğı konserler, verilmiyece unun ne- ticesinde bır iki Turk eseri belkı de çalınmıyacaktır. geçen hafta, bir yandan yolculuk hazırlık- larım tamamlamaya — çalışan Ulvi Yücelen, bir yandan da Helikon top- luluguyla Kemal İlericinin bir eseri- nin, konserde hi manyeto- fonl halka dinletilebilsin diye şerit üzerine kaydedilmesi çalışmalarıyla meşguldü. Cumhurbaşkanlığı Orkestrasın- daysa. Yücelenden boşalan yeri şim- diden Fethi Kopuz almış bulunmak- tadır Opera "Kluge" ve "Tabarre" evlet Operasındaki kımıldanma- nın ilk belirtisi bu yıl repertuara giren çağdaş operalardır. Geçen haf- ta son temsilleri verilen. Carl Orff'un "Die Kluge" (Akıllı Kız) ve Pucci- ni'nin 911 Tabarro" sundan sonra ö- nümüzdeki aylarda oynanmak üzere, aynı bestecinin son eseri "Turandot" ile Benjamin Britten'in "Peter Gri- mes adlı operasının da hazırlıkları başlamıştır. Bunlardan başka Nevit Kodallının, iki yıl önce ancak bir kaç temsili yapılıp sebepsiz yere afişten kaldırılan "Van Gogh"u yeniden sah- neye konmuştur. Bir başka belirti de bu yıl oynanan operaların -şimdilik hiç olmazsa bir müddet için operadan elini çekmiş bulunan Vedat Gürtenin marifeti geçen yıldan kalma "Faust" harici sahneye konuşunda, dekorla- rında, tegannisinde ye orkestra icra- lanndaki üstünlüktür. Grimm Biraderlerin bir masalından alınan ve librettosu, ya- zıldığı çağın özelliklerine -Hitler Al- havasına- uygun olarak "Die Kluge" gelenekler rin ölçüsüne vurulduğunda, "müzik- li masal", daha doğrusu, sözlerin ha- zan dogrudan doğruya konuşma, mu siki kategorisine dahil edılebılecek bir lirik tiyatro eseridir. Metnin taşı- dığı siyasi hiciv karakteri, üstü ka- olmasına tTağmen 1959 Türki- yesi seyircilerinin hoşuna gidecek güçte olduğu halde. Ferit Alnarın tercümesinin itinasızlığı şarkıcıların kapalı diksiyonuyla birleşince sözle- rin çoğu anlaşılmamakta ve geriye sadece, bir saat süreyle — dinleyiciyi oyalıyabılen hoş, sevimli bir musiki kalmaktadır. İleri gelen çağdaş Alman besteci- Helikon Kuartetının katıklı-. Ulvi Yücelen Mükâfatı Gayretin lerınden Carl Orff un bestecılık dokt— rini, "Die uge" termektedır musıkı olan ritmi ön p ses muğlaklıklarından kaçınılmali— dır; biçim bakımmdan azami sadeli- ğe gıdılmelıdır 'Kluge" nin musikisi, iptidat atılışı, ritmik canlılığı, kolay, melodileri ve son derece basit usul- lerle yapılmış zevkli orkestrasyonuy- la, bir Strauss operetinden bile daha rahat, daha sıkıntısız takip edilebil- mekte modern musikiyle alışamamış vasat dınleyıcıyı hiç yormamaktadır. Rejisör Aydın Gün , hernekadar Vedat Gürten mizansenlerinde rast- lanen zevksizliklere ve büyük man- tıksızlıklara — çalışmasında yer ver- miş değilse de, eserin masal havası- nı olsun, nüktelerini olsun, aksettir- me başarısını göstermiş sayılamaz. İcrada sivrilen Helmut Schaffer idaresindeki orkestra ve Nuri Tur- karla birlikte, üç serseri rolünde Se- lim Ünokur, Azmi Örses. Edip Ak- ; Akıllı Kız rolünde soprano nuk bir oyunla golgeledı Geçen haf- ta Perşembe gecesi oyunda eserin başlangıcının çıkartılmış olması ese- re düpedüz saygısızlıktı. Seine üzerine cinayet A ydın Gün, Puceini'nin "II Tabar- ro" (Gemici Kaputu), operasının realist konusunu anlaşılan mizacına daha. uygun bulmuştu Zaten reJısor Günün, daha nce de. meselâ Meno ti'nin "Konsolos" operasının sahne— ada ge- çen bir kâri-koca sevgili hikayesini anlatan ve sevgilinin koca tarafından boğularak oldurulmesıyle sona eren tek perdelik "II Tabarro", Pucc ı i' nin La Boheme gibi, Tosca gibi , dama Butterfiy gibi çok daha ünlü operalarında ancak belirtilerini ver- AKİS , 31 OCAK 1959