Haftanın içinden HINÇ irminci asrın ortasında, üzerinde medeni kimselerin yaşadığı bir adada kanlı bir insan avı sürüp gidiyor. Kübada, Fidel Castro'nun başarılı ihtilâinden bu yana sabık diktatörün adamları vahşi hayvanlar gibi takip ediliyorlar. İçlerinden yakalananlar, sathi olduğunda zerrece şüphe bulunmayan kısa duruşmalar kursuna diziliyorlar. Hâttâ bazan, adetleri rüldüğünden bir kaç makineli tufek hepsini bir duvar dibinde, ya da buldozerle açılmış bir hendek başında tarıyor, öldürülenlerin topu suçlu mu? Yanlışlık ol- muyor mu? Şahsi hesaplaşmalar, ufak kinler, mahal- li düşmanlıklar rol oynamıyor mu? Bu suallere hayır cevabi' verilemiyeceği içindir kı insan avı bütün dun— seriyet Fidel Çastro ile adamlarını ayıplamaya başla- mıştır. En kuvvetli itiraz seslerinin Amerika Birleşik Devletlerinden yükselmiş, olmasının şaşılacak bir tara- fi yoktur. Dindar ve hürriyet sever Amerikan vatan- daşları hiç şüphesiz Fidel Castro'nun insan avını hun- harlık ve vahşet saymışlardır. Cemiyetimiz için bunu, Sayın Emin Kalafat'ın memleketimizde meşhur ettiği tabirle, bir anakronizm diye vasıflandirmışlardır. Hadiseye dışardan, soğuk kanhlıkla bakılınca hür dünyâda uyanan derin infiale hak v mek imkânsız- dır. Her suçlu için âdil bir mahke onunde muhake- me olunmak hakların en basiti, aynı zamanda en vaz- geçilmezidir. Suçlu kendisini, ithamlara karşı müdafaa edecektir. Vakaların, kendisine göre cereyan — tarzını anlatacaktır. İstiklâle sahip vicdanlı hâkimler dinleye-- çekler, ona göre hüküm, verecekler, bu hükümler usu- lü dâiresinde kesinleşecek, sonra infaz olunacaktır. Bü- tün bunların yerine, hislerin en alevli olduğu bir sıra- dâ,savcısı da hâkimi de sakallı ihtilâlcilerden müteşek- kil uydurma heyetler vasıtâsiyle Aadalet dağıtılmaya kâlkışılmâsı hırsızların elini, yalancıların dilini kesen bir iptidai zihniyetin hortlâtılmâsından başka şey de- Bütün bunların hepsi güzel. Ama siz. şimdi, gene yirminci asrın ortasında, lütfen kendinizi bir de Küba- lıların yerine koyunuz ve hükmü öyle veriniz. Yirmin- ci asrın ortası ve diktatör Batista! Bu gün avlanan in- sanlar daha dün bir zalimin uşakları olarak hemcins- lerinin tırnaklarını kerpetenle söken, sorgusuz sualsiz adam öldüren, ya da hapishaneleri şereflı insanlarla dolduranlardır. Kübalıların bunların elinden ne çekti- ğini anlamak içki, fâzla'zeki olmaya lüzum yoktur ve bu günkü korkunç hıncı dünün haksızlıklarının doğur- duğu ınühakkâktır. Dün, elinde bir kudret tuttuğu için aklına esen haksızlığı yapmayı hak bilen polisler, âs- kerler, jandarmalar, hâkimler karşısında tırnaklar et- lere girercesine sıkılan yumraklar bugün bir tüfek tutmanın sağladığı kudreti kendinde bulur bulmaz el- bette ki o tüfeği zalimlere karşı ateşleyecektir. Gözle- rinizin içine baka baka çocuklarınıza işkence edenler, gözlerinizin içine baka baka ne kanun, ne nizam tânı- yânlar, gözlerinizin içine baka baka aile, yuva yıkan- lar kocayi karısındân babayı yavrusundan uzaklâştı- ranlar ve bunu bir âdi hayduttan farksız olarak ya bi- korkularından sızcasın kurşunlanıyor: bu talihsiz akıbeti kendi- lerine bizzat hazırladıklarından şüphe etmesinler. Şim- di hasat vakti gelmiş ve bütün ekilenlerin biçilmesine başlanmıştır. Batistanın ve Batistacıların zulümlerini AKİS , 31 OCAK 1959 bir düşününün... Ellerinden insan gibi yaşamak hakkı zorla alınanlar, işkence edilenler, tırnakları sökülüp zindanlarda sürünenler, haksızlıklara dâyanamıyarak çoluğunu çocuğunu sefalete, terkedenler, dağlara çıkan- lar aylarca sadece dişlerim gıcırdatmışlar, çaresizlikle ellerini göğe açmışlar ve oradan da bir ses gelmeyince isyanla sıkılmış yumruklarım balyozlar gibi az mı gö- ğüslerine indirmişlerdir? Şimdi zalimler, bir gün gelip teintikam saatinin çalacağı ümidini aylarca dualar ha- linde göklere yUÜkseften mazlumların ayakları altında- dır. Aylarca bağırlarını döven hınçlı yumrukların kar- şısında şimdi birer hedef vardır. Bu yumruklar elbette, dün tırnaklarını söken polisin, jandarmanın, kendileri- ne başlarını dövmek için zindan duvarlarını gösteren uşak hâkimlerin, sokakta aç ve sefil kalan karısının, çocuğunun üzerine Cadillac'larının çamurunu sıçrata- rak ihtişam içinde yaşıyan resmi sıfatlı haydutların suratlarında patlıyacaktır. Dün zalimin namluları kar- şısında müdafaasız ve çaresiz canlarını verenlerle omuz omuza dövüşenlerin, bugün ellerinde bir tüfek tutmanın verdiği kudretle aylarca içlerini yakan intikam ateşini söndürmek istemeleri, kurşunlarının açtığı deliklerden zalimlerinin kanının fışkırmasım— seyreltmekten tatmin bulmaları şüphesiz vahşı bir histir. Ama Kübalıların bilene bilene bir kılıç yüzüne dönmüş hınçlarının tes- kini için bir başka yol mevcut değildir. Batista rejimi sonunda bir insan avı ile bitmeğe mahkümdur. Zalim- ler vahşı hayvanlar gibi kovalanacaklardır çünkü bin- lerce insanı vahşi hayvanlar gibi yasamaga mecbur et- mişlerdir. Ele geçirilenler, âdet yerini bolsun diye ya- pılan kısa duruşmalardan sonra sakallı ihtilâlcilerin kurşunlarına hedef olacaklardır. Hür dünyada ne kadar dehşet uyandırırsa uyandırsın, suçsuzlar ve suçlan bu kadar kanlı bir mukabeleyi haksız kılacak kadar az olanlar da rejimin kefaretini canlarıyla ödeyeceklerdir. Eğer Kübadaki insan avının utanç verici bir tarafı var- sa, bunun vebali, ikinci sınıf küçük sefillerin efendileri gibi milyonları yabancı memleketlere yığıp zamanında savuşamamalarındadır. Zira tarih şahittir ki insanları aleni, fütursuz hak- anlık kadar hiç bir şey hınca Doğmamıştır, hıncı hiç bir şey böylesine beslememiştir. Güvenecek tek dalınız yoktur. Şerefinizi, canınızı, ırzınızı, hürriyetinizi koru- yacak bir adalet ortadan kalkmıştır. Bir takım kâba insanlar sizin insan olma hakkınızla, ellerindeki kaba kuvvete dayanarak oynamaktadırlar. "Evet, böyle ya- pıyorum, ne olacak?" Bu gün dağlarda Batisracı avla- yan kimbilir kaç Kübalı seneler senesi kendisine böyle hitap edilmiş olmanın ve bu suale karşı bir şey yapama- mâmn hıncını şimdi kana kana çıkarmaktadır. Eğer sâdizme ismini veren Sade markisini cemiyet tam 2.7 yıl hapishane hücresinde yatırmamış olsaydı kudretli- nin haksızlığına kudretsizce uğramanın döktüğü zehir bu Fransız asilzadesinin kalbını doldurmazdı Bu hınç insana hakikaten yakmak, yıkmak, paralamak arzusu nu verir. Hele insan. Kubalılar gibi, bır de üstelik za- lımın sırıtkan resimlerini duvarlarda ve gazetelerde seyretmek zorunda bırakılırs adaki insan avı karşısında dehşete düşmemek hakıkaten imkânsızdır. Ama daha dün Batista ile iş- birliği yapan ve bir haksız idarenin felâketini tatmış olma talihsizliğine uğramamış Amerikalıların heyeca- nı gölgede yatan adamın güneştekinin işine karışması- pek benziyor.. Yirminci asrın ortasında anakronizm, Kuba dağlarındaki insan avından çok Batistadır ve bır demokrasinin o Batista'yı küçük menfaatler uğruna destekler vaziyete düşmesidir.