R A D Y O İdareciler Fuat Adalı meselesi eçen hafta, Basın Yayın ve Tu- TİZM Bakanlıgı müsteşarı Fuat Adalının vazifesinden alındığı ve Başbakanlık Umumi Murakabe heye- tine tayin olunduğu haberi bir Anka- ra gazetesinde yayınlandı. Müsteşa- rın — vazifesinden alınmasına sebep olarak, Fuat Adalının birkaç ay ön- ce Ankara Radyosunun bir batı mu- sikisi yayınına müdahale etmesi o- layının basında ve münevver çevrele- rinde Uuyandırdığı büyük antipati gösteriliyordu. Ankara Radyosu, man bariton Dietrich Fischer - Dies- kau'nun söylediği bir Schubert liedle- ri plâğını yayınlarken müsteşar A- dalı telefonu açmış ve "bu adamı ne diye anırtıp duruyorsunuz, milyon- larca 1nsan bunu dinler mi sanıyor- sunuz?" diye çıkışmıştı. Olay der- hal basına ulaşmış, o günden beri yerli ve yabancı basında müsteşarın bu hareketini şiddetle tenkid eden 7'0'deri fazla makale çıkmıştı. Adalı aleyhine açılan kampanyada en çok yazı yazan, musiki tenkidcisi Faruk Guvenç olmuştu. Güvenç aynı zaman- , Ankara radyosunda tonmayster- dı 'Ve batı musikisi programlarının hazırlanmasında Müzik Yayınları Şefi Bülent Arelin yardımcısıydı. Radyosunun batı musikisi yayınlarının ulaştığı ustun seviyede onun çalışmalarının rolü Üüyük- tü. Fakat Adalının telefonundan son- ra herşey değişmiş, herşey eski ha- linden betere dönmüştü. Radyonun yeni muduru Hikmet Münir. Adalı- müdâhalesini, kendi alaturka radyo idareciliği anlayışına göre is- tismar etmesini bilmiş, radyonun bü- tün kültür yayınları susturulmuş, ba- tı musikisi günün geç saatlerine atıl- mıştı. Bu durum karşısında Faruk Gü- vence radyodan istifa etmek ve sa- vaşına radyo dışında, basında devam etmekten başka — çare kalmıyordu. Radyodan ayrıldıktan bir müddet sonra Güvenç, Alman kütüphanesin- de çahşmaya başladı Alman sefareti çevreleri gerçi. Basın Yayın müste- şarının, bir Alman şarkıcısının söy- leyişini "anırma" — diye vasıflandır- mış olmasından hiç hoşlanmamışlar— di. Gelge sefareti bir yandan da kendi kütüphanelerinde çalışan birinin Türi ileri gelen memurlarından biriyle ça- tışmasını politik bakımdan mahzurlu görüyordu. Durum Faruk Güvence bildirilince, savaşcı musiki tenkid- cisi Alman Kütüphanesindeki vazi- fesinden de istifa etmeyi tercih etti. Üzülen adam Öte — yandan Fuat Adalı bir hiddet anında radyonun yayınına yap- tığı müdahalenin böyle, dalbudak sa- ran bir olay haline gelmesine üzülüp duruyordu. Gerçekten, basın tarihi- 24 Fuat Adalı Ayıkla pirincin taşını mizde, Adalının telefonu ve bunun kadar ve sürekli tepkiler uyandıran olaylar çok değildi. Türk bas atı musikisi dâvamızla 1lg1h bir mesele Üüzerinde bu derece hassas davranacağı tahmin edilmezdi. Ba- sındaki tepkiler, bir idareciyi yerin- den etmiye yeter de artardı bile. Za- ten Basın Yayın çevrelerinde Fuat Adalının, Bakan Somuncuoğlunun gözüne artık pek sempatik görün- mediği söyleniyordu. Ne var ki Fuat Adalı, başka bir vazifeye - tâyin olundugu haberine rTağmen, geçen haftanın Sonunda he- nüz makamındaydı ve durumunda bugün için hiç bir değişikliğin bahis mevzuu olmadığını söylüyordu. Za- ten bugün, Basın Yayın ve Turizm Bakanlığı, kanunen teşekkül etmiş bir bakanlık değildi. Müsteşar Adalı da maaşını Tapu Kadastro Umum Müdürlüğünden almak suretıyle müs- teşarlık vazifesini görüyordu. Şimdi ise Tapu Kadastroya yeni bir tayin yapılması gerektiğinden, — Adalının maaşım »Umumi Murakabeden alma- sı uygun görülmüştü. Hem Fuat Adalı, Basın Yayın müsteşarlığından fiilen uzaklaştırıl- mış olsa bile, bunun radyoya hiçbir faydası olmıyacaktı Adalının vazife- sinden atılması ancak, telefon olayı dolayısıyla kendısıne hiddetlenmiş olanları teskin mekten, sevindir- mekten başka pratik bir fayda sağ- lıyamazdı. Oysa Adalının müsteşar- lık vazifesinde, kalması, bu pratik faydayı pekâlâ sağlıyabilir. Adalı, otoriterini kullanarak, radyo, müdü- rü Hikmet Müniri tutmuş olduğu sa— kat yoldan çevirebilirdi. Ama Fua Adâlı bunu yapmamakta, radyoya artık hiçbir müdahalede - bulunma- makta israr ediyordu. Zaten, birkaç y önce yanmış olduğu telefonlu mü- dahalenın de doğru olmadığını kabul ediyordu. Sebep olarak da Basın Ya- müsteşarının kanunen böyle bir selâhiyeti olmadığını gösteriyordu. İzaha muhtaç bir görü: uat Adalının gösterdiği sebep izana muhtaçtır. Basın Yayın Ba- kanlığının müsteşarının, o bakanlı- ğa bağlı bir radyonun işlerine mü- dahalede bulunmaktan, fikir, hattâ emir ve talimat vermekten kaçınma- yı makul sebeplere bağlanabilecek bir hareket değildir. Nitekim; Fuat Adalının Ankara Radyosuna telefo- nu açıp, yapılan yayın dolayısıyla karşısına çıkan memuru azarlaması geniş tepkiler uyandırdıysa - bunun sebebı başlı başına müdahalenin ken- disi içindeğil, mevzuu, sebepleri ve tarzı ıçındır areketi Fuat Adalıyı etrafa, geri kafalı batıya düşman, hatta bir mürteci olarak tanıtmıştır. Bu inti- haların ne kadar yanlış olduğunu A- dalıyı yakından tanıyanlar -ve olayı duydukları zamap hayret içinde ka- lanlar- çok iyi bilmektedirler. Fuat Adalı. Avrupada tahsil görmüş, üste- lik batı musikisini seven,hatta evin- de geniş bir plâk koleksıyonu olan bir şahıstır. Basın Yayın müsteşarı- malüm harekete, batı musikisinin halka benimsetilmesi hususundaki -münakaşa edılebıhr— inançları sev- ketmiştir, Ona göre batı musıkısı, hafiften ve kolaydan başlıyarak ağı- ra ve güce doğru gitmek suretiyle halka benimsetilmelidir. Bu inancın yanlışlığı, aynı yolu tutan eğitimcile- rin, bunca yıldır Türk O- ğgunluğuna batı, musikisini kabul at» tirmekte bir arpa boyu bile ilerleme- miş olmalarıyla ispatlanabilir. Fuat Adalı öte yandan, bilhassa taşra şe- hirlerinde, köy ve — kasabalarda, halk radyoyu saat 10'a kadar dinle- diğinden, o saate kadar batı musiki- si yayını yapıldığı zaman hemen radyonun düğmesinin çevrildiğini, daha da beteri, propaganda maksa- diyle alaturka yayın yapan bazı ya- bancı radyoların açıldıgını bunu ön- lemek için saat 10'a kadar batı mu- sikisi yayını yapılmaması gerektiğini ileri sürmektedir. Bu görüşte mücer- ret olarak bir gerçek payı olabilir. Fakat şu da unutulmamalıdır ki An- kara Radyosunu dinleyenlerin çoğun- luğu, D. P. propagandasına âlet edi- len aJans haberlennde ve radyo gaze- tesinde de düğmeyi çevirmekte ve yabancı radyolara - başvurmaktadır, öyleyse niçin Fuat Adalının yıldı- rımlarına Schubert hedef olmuştur da radyo gazetesi veya haber bülten- leri olmamıştır ? Namuslu bir kişi B asının açtıgı kampanya süresince Fuat Adalının davranışı hiçbir zaman efendilik, dürüstlük sınırlarını aşmam Cştır Basın Yayın müsteşarı, aleyhinde yazılan çok, sert yazılara savcılık kanalıyla tekzip gönderme suretiyle, cevap verme yoluna sap- mayı aklına bile getirmemiş, yaptı- ğı hareketi tevile kaçmamış, tavzih gerektiği zaman bunu gazeteye bir okuyucu mektubu gibi bildirmeyi tercih etmiştir Bundan başka hakkında yazılan yazılar için savcı, dâva açma müsa- adesi almak için kendisine müraca- at ettiği zaman, böyle bir müsaade vermeyi şıddetle reddetmiştir. AKİS 31 OCAK 1959