BASIN Her gün bir tane Bu haftanın başında Ankara Mer- Cezaevinin kapısı bır ker daha çalındı Geçen Cum: C enine giren Kurtul Altugla Hilon- da mukim gazeteci sayısı beşe çık- mıştı - Hilto n16kişiliktir- Pazarte- si günü gelen Fethi Girayla bu sayı altıya yükseldi. -Metin Toker, Fatin Fuat Tözer, Şinasi Nahit Berker Ul— olan neşretmemış olm asın seferki mahkümiyetinde Cezaevinde pek yabancılık çekmiyecektir. Zır daha evvel de 15, diğeri. 17 gün lük iki basın suçundan dolayı Hıl— tonda ceman yekün, 32 gün ikamet etmişti. Geçen hafta içinde İzmir top - lu Basın Mahkemesinde de sayı- ları hayli kabarık olan basın dâvala- rından ikisi karara bağlandı. Demok- rat İzmir gazetesi sahibi Adnan Dü- venci, Yazıişleri Müdürü Şeref Bak- şit ve muhabir Özdemir Hazer birer yıl hapse, gazete de bir ay kapatıl- ma cezasına çarptırıldı. Sebep, D. P. İzmir Milletvekillerinden Rauf Onur- salın çocuklarının sünnet düğününü anlatan h r yazı okrat Izmırn Yazıişle Müdürü aynı gün bir tekzib yazısını aynı sütunda neşret- medıgı için ayrıca 15 gün hapse mah- küm edildi. Gazeteler Deha imâli.. z aferin Istanhullu hıraderı Hava- dis, birkaç günden beri n Cephesıne yeni ıltıhaklar ve denen muamma" gibi efrıkalarına bir roportajdır Havadisin muhabir" i meşhur Adanalı lîmi ha rık çocuk İrfan Mavrukla konuşmalarını, duyduğu, derin hay- ranlık hıslerını de katarak ballandı- ra hl ndıra yazmaktadır. İnan Mavri D. P. ileri gelenlerinin alâ- ka ve hayranlıgını kazanmış fakat Ankara Elektrik Mühendisleri Oda- si bu Adanalı füzeci ile yaptığı mü- lakat sonunda ,Mavrukun ilmi bir değerden pek daha çok muhayyile kuvvetine sahip olduğu — kanaatına varmıştı. Mühendis Odasının müta- lâasından çok, kendi görüşlerinin i- sâbetine ınananlar İhsan Mavruku Amerikaya gönder hazırlığı dırlar. Seyahatin Adanalı dâhi için istifadeli olacağı muhakkaktır. Ta- bii Amerikalılar da bu temaslardan büsbütün eli boş çıkmıyacaklâr bu uzaklardan gelen genç âlimi şaşkın- lıkla tetkik edeceklerdir. Hele Mav Havadiste çıkan su sozlerını bir de Amerikada tekrarlarsa, kopa- cak gürültüyü bir düşünün: "Füze AKİS, 31 OCAK 1959 İçerde 4 AKİS'çi Var!.. ecen haftanın sonunda, Cumartesi günü sisli ve soğuk bir öğle Gsonrasında AKİS mensupları bir arkadaşlarını daha cezaevinin ka- pisına kadar götürdüler, demir kapılar Kurtul Altuğun Üüstüne kapa- nıncaya kadar oradan ayrılmadılar. Içlerınden biri akıl edip kolunda- ki saate baktı. Saat 15.31'i gösteriyordu. İçeri giren ne oldu bilinmez ama, dışarda kalanlar- başları önlerine eğik, bir arkadaştan daha ay- rılmanın üzüntüsü içinde idarehanenin yolunu tuttular. Herşeye rağ- men AKİS'in çıkması ıcap ediyordu. Üzüntüyle kaybedılecek vakit yoktu. Geride kalanlar için her gidenin bıraktığı boşluğu doldurmak vazifesi düşüyordu. Daha çok, her zamankinden çok çalışmak lazımdı. Kurtul Altugun üzerine kapanan demir kapılar, dördüncü AKİS mensubunu da içeri almıştır. Türk Basın tarihinde böyle, dört men- subunun bırden cezaevlerinin taş duvarları arkasında kaldıgı bir ikin- ci mecmua yoktur. Sadece bir defa bir gazete -Ulus- bu bahtsızlığa uğramış, dört mensubunu -Nihat Subaşı, Ülkü Arman, Halim Büyük- bulut, Şinasi Nahit Berker- taş duvarlı cezaevlerine kaptırmıştır. Gazete ve mecmualar bir avuç insan tarafından çıkartılır. Hele memleketimizde gazete ve mecmualara hayatiyetini veren bir avuç İnsanın sayışı çok zaman o gazete veya mecmuanın çıkması için ça- lışan teknik eleman kadrosundan daha azdır. AKİS için de durum böyledir. AKİS'i bir avuç insan çıkarır. Ama zannedilmesin ki bir mecmuanın, hele AKİS gibi sadece çıkartanların değil hemen millet çogunlugunun ınandıgı bir dâvanın savunucus mecmuaların bir avuç fikir işçisini hapse atmakla, bu mecmuayı ve savunduğu fikir- leri susturmak mümkün olur. As Sunası katiyetle bılınmelıdır kı her gidenin yerine bir yenisi gelecektir. Belki kadrolarda zam man boşluklar olacak, belki mecmua sıkıntılı günler geçırecektır Ama bir takım insanları hapse atmakla bu mecmua susturulamayacaktır. Bu gün dört AKİS mensubu -Metin Toker, Yusuf Ziya Ademhan, Ta- rık Halulu ve Kurtul Altuğ- hapistedir. Belki bir beşinci, bir altıncı, hattâ bir onaltıncı AKİS mensubu da hapse gırehılır Ama bütün bun- lar, bu memlekette bu mecmuanın savun ugu krler e, davalara inanan ınsanlar tukenmedık â AKİS'in susması, yılması için yete olamayacaktır. Eğer bu mecmuanın neşriyatının kalblerine bır zehırlı ok gibi battığını, ra- hatlarını, huzurlarını kaçırdığını iddia edenler, hakikaten rahatlarını arıyorlarsa, bunu AKİS'İ dâva ederek, mahkemelere vererek, men- suplarının cezaevlerine gitmesinde bulmak istiyorlarsa, onlara cesa- retle yanıldıklarını söyliyebilirsiniz. AKİS artık bu memlekette, in- san gibi yaşamak isteyenler için, bir bayrak olmuştur. Elbette ki bm memlekette bu dâvalara manan insanlar oldukça bu bayrak yere düşmeyecek, elden ele devredilecektir. AKİS'in yıldırımlarından kur- tulmak İsteyenler, bu memlekete demokrasiyi D'sinden İ'sine kadar, Hürriyeti, H'sindan T'sine kadar yerleştırdıklerı gun AKIS i kargıla- rında değil yanlarında göreceklerdir. e AKİS'in yıldırım- larından başka türlü kurtulmanın da yolu yoktur Memleketimizde mecmualar bir avuç insan tarafından çıkartılır ve yaşatılır dedik. AKİS'in ise bu bir avuç insanından dört tanesi, evet tam dört tanesi cezaevlerinin demir parmaklıkları gerısınde yat- maktadır. Ama inanılmalıdır ki AKİS' çıkartan bu bir avuç insan- dan dördü değil, on dördü de cezaevlerine girse daima bir avuç olarak kalacaktır. AKİS bu güne kadar -beş yıllık neşir hayatı içinde- yedi tane yazı işleri müdürü değiştirmiştir. Bu yedi yazı işleri müdürün- den birisi sadece bir hafta -Hamdi Avcıoglu- birisi de altı hafta -İl- hami Soysal, mesul mudurluk yaptıkları için cezaevine girmemişler- dir. Bunun haricinde bu mecmuanın mesul yazı işleri müdürlüğü ya- pan Cüneyt Arcayürek, Metın Toker, Yusuf Ziya Ademhan, Tarık Halulu, Kurtul Altuğ sırasıyla cezaevine girmişlerdir. Hem da- bazıları defalarca... Ama ne elde edilmiştir? Hapishanelerde sürünmek? E- vet.. Onbınlerce liralık para cezaları? Evet.. ma insan gibi yasa- mak mucadelesınde basına düşen vazifeden AKİS'in kaçınacağını bek- lemek beyhudedir. Evet, AKIS in şu satırların yazıldığı sırada dört mensubu ceza- evlerinin demir parmaklıkları ve taş uvarları arkasındadır. Bu te- sisi güç bir rekordur. Bu rekorla övünmek aidimizin kösesinden da- hi geçmez. Üstelik biz bu rekorun acısını, üzüntüsünü, hattâ başka- ları adına hicabım taşıyoruz. Ama günün birinde istediğimiz gibi yaz- ma hürriyetine böylece hak kazandıgımıza da inanıyoruz. her hangi bir seyyareye vasıl olmak istediği zaman ayrı ayrı parçaları kullanacak ve diğer. seyyarelere ait olan parçalara tecâvüz etmiyecek. yani o cihazları yormıyacaktır. Fü- ze her hahgi bir seyyareye vasıl ol- mak istediği zaman güneş etrafında tur yapacak ve seyyarenin uzaklığı- nı katedecek kadar güneşten enerji alacaktır' Ne denır" Tur atana da. attırana da kocaman bir maşallah. 17