" ı | YURTTA OLUP BİTENLER İşbirliği Dideler ruşen ğer bu haftanın başında bir gün Üç muhalif partiden C. hayet aklı başında bir tebliğ neşret- meseydi sevimli muhaliflerimiz ara- sındaki “Sağırlar Muhaveresi” bel- ki daha haftalarca süriülp gidecekti. Allahtan ki C. M. P. liler Osman Böü- lükbaşının başına gelenlerden sonra tapladıkları akıllarını ustalıkla kul- 'devam ettiler ve yapıla- fet partilerini den, şartlar koşmadan, bir tavus ku- şu edasıyla kasılmadan toplantıya davet ettiler. İşin aslına bakılırsa geçen hafta- nın sonunda İşbirliği mevzuunda va- ziyet hiç de parlak değildi. Hürriyet Akademisi” nin mümtaz azaları liç günlük bir laf ebeliğinden sonra hiç kimsenin icinden çıkamadı- ği bir tebliğ neşretmişlerdi. Kd sanki aynasıydı: İçinde zerresi voktu. mak için mutlaka kâhin olmak lâzım- dı. İşin aslına bakılırsa tebliğdeki muğlak havanın sebebi Genel İdare Kurulu azalarının bir fikir etrafın- da birleşememiş olmalarıydı. Bu yüz- miş, en sonda tebliğ içinden cıkıl- maz bir mahiyet almıştı. ki tebliğin nesrinden bir gün sonra Hür. P. ileri gelenlerinden biri Vatan gazetesine beyanatta bulunarak "biz bu cümleyle şöyle demek istedik, biz bu cümleyle 'böyle demek istedik” diye açıklama yapmak Zzorunda kal- mıştı. Tebliğden bir mâna ancak öyle çıknııştı Ama doğrusu istenilirse bu. dür. P. için hiç de iftihar edilecek bir hâdise değildi. Üstelik bütün tef- sirlere rağmen tebliğ Ültimatom eda- sından kurtulamıyordu zira Siyasi koştuktan tutulacak — yolu Kauraosmanaoğlunun talihi G eçen haftanın sonunda bir gün, İs- tanbulda Sultanahmette bir bi- nanın kapısı önünde gazetelerin foto ka uyandıran re- Bu resimler ertesi glin birçok gazetenin birinci savfa- sını süsledi. Objektiflerin tesbit etti- Ki manzara şuydu: Evin önündeki merdivenin her basamagında bir ve- a ; bütün yüzler müte- bessimdi ve herkesm büyük bir gu- objektife baktıgı farkedilı- yordu. Gazetelerde bu şekildeki simler daha çok güzenık musıbe.ka- lt vesilesiyle neşredilirdi. Mayolu &a elbiseli namzetlerin gerindikle- W"fnütebesslm görünme *’gayreuy- le dişlerini kabil olduğu kadar fazla gösterdikleri bu resimler ile Sultan- ahmetteki evin önünde cekilen resim arasında böylesine büyük bir ben- zerlik vardı. Tek fark, mayolu dil- berlerin yerini merdiven basamakla- rında Hür., P. Genel İdare Kurulu ü- yelerinin almış olmasıydı. Yalnız bır kişi noksandı: Genel Başkan Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu Zira FHevzi Liütfi Karnosmanoğlu İsviçrede bulunuyordu ve Genel İda- rte Kurulu bu yüzden çalışmalarını İkinci Başkan Enver Gürelinin ttvase- tinde yapmıştı. Bu toplantılar basın tarafından büyük bır dıkkatle takip ediliyordu. Cünkü, 8 laşan seçimler karşmndakı tutumu- nun bu toplantıda tayin edileceği ve iyice kızışan işbirliği meselesi kar- şısında davranışının neden iharet o- lacağının bu toplantı snnunda mey- dana çıkacağı biliniyo ltanahmetteki evdc hafta gsa- nunda çok hararetli münakaşalar ce- reyan etti. Bilhassa işbirliği mevzu- una sıra gelince Üyeler arasında de- rin görüş farklarının — mevcudiyeti ortaya cıktı. Bu yüzden bir nokta ü- “Masal gibi!” lus'ta bir haher: Aziz Ne- sin dümya hikâye birinclml!, Canım efendim, Aziz Nexlin de kim oluyor?.. Bu — hikâye müsabakası memleket çapında olacaktı ki. o zaman görecek- tiniz hikâyenin ne demek oldu- kunu.. Hele şu seçim arifesin - de ı-ııığluııılu ne hlkâ.wk—r va- Bar.. ne hikâyeler! Şinasl N' BERKER zerinde birleşip tebliği kaleme almak sanıldığından çok daha güç oldu. Çalışmalar sona erdiği ve tebliğ hazırlanıp teksir edildiği halde umu- mi efkâra açıklanmadı. Genel İdare Kurulu, tebliği açıklamadan önce İs- viçreden dönmesi beklenen Gene Başkan Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu- na gösterip onun da tasvibini almak, tebliğin altına Genel Başkanın imza- sını koymak istiyordu. Fakat Kara- osmanoğlu beklendiği gRün —ucaktan çıkmadı ve tebliğ bu zaruret karşı- sında Genel Başkanın imzasını taşı- madan neşredildi. Maamafih, tebliğin neşrinden bir gün sonra sviçreden İstanbula dönen Genel Başkan, “Ar- kadaşlarımla her hususta ayni fikir- deyim” diyerek tebliğin altında imza- sının buleinmamasından doğabilecek her türlü endişeyi izale etmeye calış- tı. Ancak bu Karaosmanoğlu için hakiki bir talihti. Hür, P. tebliği ıbris meselesinden Milli Korunma- ya, Sovyetlerle münaaebetlerden Adalet ıstıkmune kadar birçok me seleye temas eden tebliğin en alâka uyandıran kısmı süphesiz işbirliği tle ilgili maddesiydi. Hür. P. tebliğinden, geçen sene Ağut- tosta Muhalefet partilerine — verilen “ültimatom - muhtıra” da ortaya atı- lan fikirlerden görünlüşte daha fark- h görüşler ortaya atılmıyordu. Ama ne var ki bu defa, çok, ama pek cok yumuşak davranmaya bilhassa dıkkat ve itina sarfedildiği anlasılıyordu. Bıir diğer fark ta artık müsavat taleple- rinde eskisi kadar büyük bir ısrar gösterilmiyeceği tİstil kapalı bir cilm- leyle ifade edıîıvmdu Tebliğde deni- liyordu ki: “İşbirliğine dahil olacak herhangi bir partinin Mecliste tek başına ekseriyet sağlama hesaplarına iltifat etmemesi lâzımdır”. Demek ki Hür. P. riyazi bir musavat teklifinde direnmeyecek. fakat milletvekili sayt- Jarı tesbit edilirken CHVP. min çıkara- cağı milletvekili sayısının tek başına ekseriyeti elde etmiye kâfi golnfiyecek miktarda olmasını ıstıyevektı Bu ha- le göre, C M. P. ye ayrı- lacak milletvekilliği koltuklarınm sa- yısı ne olursa olsun, C H. P. Meclis- teki milletvekili sayısının yansındın az koltuk elde edebilecekti. Böylece Hür, P. “koltuk meselesi” ni gene en mühim mesele addetmekte devam edi. yordu. Bu görüşil pratik sahaya nak- letmenin pek müşkül olacağı aşikâr- dı., Gerçi teklif sahibi partinin bu ce- ti muadeleyi çözecek bir formülü elbette mevcut olmalıydı. Ama ne o- lursa olsun, neticeleri masa başında toplanan nıuhalif liderlerden cok mil- letin reylerinin tayin edeceği ve bu hale göre D. P. ye de bir kontenjan ayırmak gerektiği nasıı olur da unu- tulabilirdi ? Hür. P. tebliği pratıkteki güçlük- ler bahsinde son deri iyimserdi. Te- mel prensiplerde anlaştıktan sonra buU güçlüklerin çorap söküğü gibi halle- dileceğine inanıyordu! Hür. P. tebliğinden çıkan mâna şuy- şuydu: Bu yeni İşbirliği fikrinin ta- hakkuk etmemesi halinde mesuliyetin kendisinde olmıyacağını ileri s yor ve halk efkârını buna ınandırma- ya gayret gösterıyordu. Hür. P. İŞ- göstermeye de hususi bir itina sarfet- CaMa Bi kelğ. sonra neşrettiği bir tebliğde bu nok- tayı ehemmiyetle ele alıyor ve “İşbir- liği fikrinin babası benim” diyordu Hüsnüniyet yarışı M. P. nin tebliği basına, bu haf- tanın başında Pazartesi günü, ak- şama doğru yapılan basın toplantısın- da verildi. Toplantı C. M. P. nin An- karada Bayındır Sokaktaki bahçe i- pıldı. Etrafını gazetecilerin câ»virdiği yeşil çuha örtülü büyü nanın solundaki yeı:l_ Ahm başında Fuad Arna oturuyordu. Ar- met Tahta-