SİNEMA di. Nitekim Mac Carthysme'in gözden düşmesi yavaş yavaş İ inin yerine soğukkanlılığın, demagojinin sağduyunun geçmesi gelışmeslni sağladı. yerine bağınısızların Televizyon - sinema bulayı zyon - sinema gözden öyle bir hava, televi münasebetlerini yeniden geçirmeye de yol açtı. Başlang levizyonun can düşmanı olan lar yavaş yavaş fikir değiş n başladılar. Bu iki yaygın eğlcnce va- sıtası arasında niye bir anlaşma ze- mini bulunmasındı? Hem aslına ba- kılırsa, her ikisi de birbirine muhtaç- tı. Televizyon gün geçtikçe gelişiyor- du ama, bunun için sincmanın yardı- mına ihtiyacı vardı. Zira televizyon önüne ne konursa silip süpüren bir ca- navarı andırıyordu. Amerikadaki 45 milyon televizyon makinasının karşı- sında her giln Tİ milyon seyirci deği- şik temsil istiyordu. Televizyon bunu şaramazdı. Hollywood'un . Holly- 00d'un da mali durumunu düzeltmek için eski filmlerini televizyona satma- sı Zzaruriydi. 1955 yılında Howard Hughes R. K. O. - Rodio' Gen.eral Teleradio'ya satınca bu alış başladı, zira R. K. O. nun bütün ea.:i filmleri televizyona geçmişti. 1956 yılı içinde de R. K. O., M-G-M, War- ner, Columbia., Fox şirketleri televiz- yona Üç bine yakın film sattılar. Bu- gün, Paramount ile Universal - İIn- ternational hariç, bütün büyük Ame- rikan şirketleri şu veya bu şartla 1949 dan önce çevrilmiş onbinden fazla fil- mi televizyona satınış durunda bulu- nuyorlar. Bu alış verişin yanı sıra, Üyü stüdyoların çoğu ayrıca televizyon için yeni filmler çevirmek faaliyetine giİ- riştiler. Televizyondan sinemaya T akat, Hollywood ve L Amerikan sineması bakımından mühim olan asıl mesele, sinemadan televizyona olan bu cereyan değildir. Önemli olan, aksi yöndeki, yani tele- vizyondan sinemaya olan cereyan- dır. Gerek bügünkü durum, gerekse ilerdeki gelişmeler bakımından Üze- rinde durulması gereken hâdıse de bu- dur. umumiyetle Televizyondan sinemaya doğru ce- adlı filmin çevrilmesiy- le meydana geldi. “Marty”, Amerika- nın en tanınmış televizyon yazarlariın. dan Paddy Chayevsky'nin eserinden, gene televizyon rejisörü olan Delbert Mann tarafından filme alınmıştı. Tele- vizyonda kazandığı başarı, bağımsız Hecht . Lancester şirketinin dikka- tini çekince, televı'zyon temsili beyaz- perdeye aktarılmışt “Marty”, New York'un Bronx ma- hallesinde Amerikan - İtalyan halkı çevresinde geçiyordu. Maıhx bu ma- halledeki bir kasap dükkânında calı- şan çirkın, mahçup, silik bir adam- dı. Bir hafta tatili sırasında dans pis- tinde kendi gibi çirkin, mahçup ve silik bir kızla tanışıyordu. Film, bu iki “alelâde” insanın sevişmesini an- latıyordu. “Marty”nin gerek mevzuu gerek işlenişi Hollywood için bir yenilik- ti. Mühim olan taraf, Hollywood'un bunu anlaması ve büyük bir acık kalblilikle hakikati teslim etmesiy- di. Zira Hollywood tarihinde iJjk defa olarak "Academy of Motion Pictüres Art"”, 19 yılının dört Oscar'ını (en iyi film, rejı, erkek oyuncu, senaryo) “tclevızyon kaynaklı” esere ver- Aynı yılın Cannes Festivalinde “İnsan On Ayak Boyundadı İyi belirtiler de en büyük armağanı "Marty” ka- zandı. “Marty”, televizyondan ya giden yolu açmıştı. Onun ardın- dan televizyon piyesleri, — yazarlar, rejısorler Hollywood'a girmeğe baş- Antitröst davanın netıcesinde kendısme yeniden çekidüzen veren, Tahkikat Komisyonunun baskısımn hafiflediğini gören, sangür daha müsamahakâr davrandığını hlsseden. bağımsızların alabildiğine çoğaldığı- na şahit olan, yeni tekniklerden ise mduğunu bulamayan Holiywood, televizyondan gelen bu yeni istidat- larda bir “yenileşme” kaynağı keş- fetmişti, Televizyonla sinema arasındaki uyuşmanın mükemmelleşmesi — hiç şüphesiz zamana bağlıydı. Zira, gö- nÜşteki benzerlıklere rağmen tele- vizyon ile sinema arasında mühlm farklar vardı. Televizyondan sinema- noktalara raslanıyo! onun hususiyetleri an& hülâsa edilebilirdi: zaman bakımından daha sınırlıydı. Televiz- yon eserinin normal uzıunluğu varım saatti. Bir saatlik bir televizyon temsi- li tıpkı Üç saatlik bir film gibi nor- mevzuu bu kısa za zorundaydı. bir "hayat dilimi” sıkıştırmak ç zor bir işti. Bunun neticesi olarak elevizyon eserleri ya işin derinine kaçmadan, meseleleri fazla inceleme- n ortaya sadece seçme birtakım “vakıalar” koyuyor hükmü seyirciye © -