K | | gerine Suudi Arabistana sığınmıştı Galib Bin HAli, geçen haftanın baş- larında, büyük bir âsi kitlesinin ba- şına geçerek bir kere daha ayaklan- mı.ya teşab*büs ediyordu. İngiliz Dış- n Avam Knma.rasında ıöyledığıne gbre asi 1 uv- vetleri bu sefer yvabancı devletlen yardımı ile hazırlanmış — bulunuyor- dü. Selwyn Lloyd bu yabancı devlet- lerin hangisi olabileceğini açıklamı- yor, fakat İngiliz basınt, israrla bu tı.bırden Amerikddan silâh yardımı gören Suudi Arabistanı anlamak ge- roktıgım ileri sütüyordu. Bazı İngiliz *yorumcuları ise, bu ışte Birleşik A- merika'nın da parmağını aramak ge- rektiğini söyliyecek kadar ileri git- mekten kaçınmıyorlardı. Ama Ame- rikan Dışişleri Bakanlığı bu söylen- tileri derhal' ve şiddetle yalanladı. Geçen haftanın başlarında patlak veren ve İngilizlere göre başka dev- letler tarafından desteklenen bu ye- ni isyanı, Maskat — Sultanı, ancak müttefiki İngilizlerin yardımı ile bas- tırabildi. İsyan çıkar çıkmaz, ara- larındaki himaye anlaşması gereğin- ce sultan İngilizlerden - yardım taleb etmiş, bunun Üizerine 'Bahre ve Kıbrıstaki 0sıerden alınan buı İngı'- liz kara bir ri Umman ve Masi ka ta sevkedıldıklen gibi Basradaki ug- lerinden havalanan Kraliyet Hava Kuvvetleri de isyan bölgesini bomba- layarak âsileri sindirmeğe muvaffax oldular İngilizlerin kendi muhalefet mil- letvekilleri tarafından bile — şiddetle tenkit edilen bu sert davranışları 80- nunda, Umman ve Maskat Sultanlı- ğiında çıkan ayaklanma şimdilik bas- rmlmış bulunmaktadır. Ancak hu hâ- dise vesilesiyle, Orta Doğudaki İngiliz ve Amerikan menfaat ayrılıkları ve müşterek bir politika yokluğu — bir kere daha bütün a ıklıgıyla ortaya &n meselesi olmakta devam edecek- tir. T Onbeş günlük fikir ve sanet dergisi YILLIK ABONELERİNE 15 LİRALIK KİTAP ARMAĞAN , — EDİYOR. Bayımı 50 Krg. Yıllık abonesl ğ 12 hradır. J. Müracaat adresi 1 P. K. 914 - İSTANBUL -P T A K İ P-L A:R GÖL İNSANLARI (Kemal Tahir'in hikâyeleri. Yayınları No, 1-2. bul Matbaa- 81. İstanbul - 1956. 190 sayfa, 200 ku- Martı artı Yayınları arasında “Göl İn- sanları” adı altında yayınlan. Kemal Tahir'in dört hikâyesi 1941 yı- lında tefrika edildikleri zaman edeni yat dünyamızda bir haylı gürültü ko- parmıştı. Zira o günlerde edebıyatımız için köy ve köylü meselelerine dokun- mak hemen hemen hıç akla gelmeyen şeydi. Gerçi Yakup Kadri'nın “Ya- ban” 1, Sabahattin Ali ve Sadri Er- temin bâzı roman ve hikâyeleri de bu mevzuda ışık tutan eserlerdi ama, e- debiyatımız için köy ve köylü mev- zuu ene de yabancı sayılan, hor gö- rülen çok yazar köy dendiğınde Kadıküyu ile Cengolkoyu köyden saymakta bir mahzur gör- milyordu. Anadolu köyleri tamamsiy- le bakir, edebiyatımız için mevzu ol- maktan uzak dertleri ve sevinçleri ile kendi içlerine kapanık yaşayıp duru- yorlardı. Ancak 1941 yılından bu ya- na edebiyatımız bir hayli gelişip ser- pildikten sonradır ki köy ve köylü sosyal ilimlerle uğraşanlar kadar ede- biyatçılarımız için de bir meçhul ol- k edebi esere mızda hakkı olan yeri almış durum- dadır. Hiç değilse almak yolundadır. Kemal! Tahir, “Göl İnsanları”nda- kt dört hikâyesinde köy ve köylüle- re yer verdiği ilk hikâyelerini yazmış- tı. O günden bu yana da yazar ayni mevzuu romanlarında çok daha etraf- l olarak incelemiş ve hakikaten ba- şarılı eserler vermiştir. Aradan yıl- n sonra vaktiyle tefrika edilmiş olan hikâyelerin bir cilt altın- da kitap halinde toplanması başarılı bir yazarın ilk hikâyelerinden bu yana geçirdiği safhaları tesbit bakımından cidden kıymetli bir vesika mahiyeti- ni taşıyor. Maamafih “Göl İnsanları” ndaki hikâyeler Kemal Tahir'in belki de ilk hikâye denemeleri olmalarına ve aradan bu kadar zaman geçmesi- ne rağmen bugün bile iftiharla orta- ya çıkamlabilecek değerde, dört bası mamur, sağlam yapılı ve başa Bilhas: kitabın sonundaki Arabacı adlı hıkâye dikkate değer. Bu hikâye- de ınan arabacı tipi, köylü ka- dın tipleri öylesine derinlemesine çi- zilmiş ki bu hikâyesi ile Kemal Ta- hir belkf de realizmin en başarılı ör- neklerinden birini veriyor. Yapı bakı- mından bu hikâye de diğerleri gibi pek modern hikâye havası taşımıyor. Daha ziyade, eski yapılı bir hikâye, Eski yapılı ama sağlam ve dayanıklı. İt kopuk takımından bir arabacı. Yolda rastladığı iki yaşlı kadım a- rabasına alır. Yolları ayni istikâmete düşmektedir ve bir yoldur. Yolculuk esnasında havadan sudan derken lâf lâfı acar ve nihayet evlen- me mevzuu tstünde durur kalır. Ara- bacı bekârdır, gençtir ve Üstelik güç- lü kuvvetli yakışıklı bir delikanlıdır. Yaşlı kadınların dikkatini çeker. İ- kisi de duldur ve birisinin evlenecek Üstelik de bek çok olduğu gibi aileyi çekip çevirecek bir erkek sıkın- tısı çekmektedirler. Yoldn arabacının ağzını ararlar. Acaba namuslu, eli yüzü düzglün, eli işe yaıkın kadın kadıncağız bir kız bulsalar bu avare arabacılığı bırakır da evlenir, evinin erkeği olur mu? Bu suale arabacı müsbet cevap verir. Verir ama bu cevabını verirken hic de ciddi değil- dir ve sırf alay olsun dive konuşmak- tadır. Kadınlar kendi aralarında kısa bir müzakereden Ssonra arabacı lerine davet ederler, maksatlarmı açıklarlar. Arabacı ilkin alay olsun diye ettiği lâflardan pişman olur. ma gene de hele bir gideyim de göre- yim bakayım diye kadınların peşine takılır, köye gider. Kadınlar Ümit ve sevinç içiftdedirler. Tanrı onları tam kendi gönüllerince bir damada ka- vuşturmuştur nihayet!. Arabacıyı ev- lerine buyur ederler, ağırlarlar. Ara- bacı da büyük bır ciddıyet içinde da- mat gireceği eve girer. Çerkeş civa- rındaki köylerin âdetleri gereğince kadınlar arabacıya tam bir damat muamelesi yaparlar, önline yemek çı- karırlar, döşeğini sererler, ıstirahatı- ni temin ederler. Ertesi sabah araba- C1 evi şöyle bir dolaşır, Bellidir ki bu eve yıllardır erkek eli değmemiştir. Evin orasında burasında yıkıklar cö- kükler vardır. Arabacı eline keseri alır tamire muhtaç yerleri tamir eder. ma akşam olmakta ve serazat ruh- lu arabacı sıkılmaya başlamaktadır. Evlense buraya yerleşse kendisinden aman dileyen bu kadınları memnun edecek ve belki kendisi de mesut ola- caktır. Ama o alışmıştır!: Arabası- nın Üstüine kurulacak, nerede iş bu- lursa oraya gidecek, avare sürtüp du- racaktır. Böyle bir yerde bağlanıp kalamaz. Kadınları ben gidip eşya- Jarımı alayım da geleyim diye kandı- rıp arabasına atlar çıkar ve gider. Görüldüğü gibi mevzu olarak hi- kâye öyle aşırı bir orijina usta kalemi erkeksiz kalmış bir Ana- dolu evini, ipsiz bir arabacı tipini, köv yollarını, hbir arabacının hisleri- ni öylesine ustaca anlatmıştır ki hi- kâyeyi zevkle okumamak mümkün ALABİLDİĞİNE (Tahir Pamir'in şiirieri, Şairler Yaprağı Yayınları: 5 Güzel İstanbul Matha:wı. Ankara - 1957. 652 sayfa, 100 kuru labıldığıne. Tahir Pamir'lmmwşi- j ir kitabının adıdır. Tahir quiı şiirle uğraşmağa başlaması |