19 Ocak 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

19 Ocak 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER taya çıktı. Gazetede, Nihad Erimin isminden bahsedilmiyecekti. Bu tabii demek değildi ki, mesela sevimli üs- ir mak ale gönderse -kendisinin Ulus mudurnyken Hasan Ali Yücel'e yaptığı gibi- makalesi ısmıyle neşre- dılmıyecekt r. Ama C.H.P. nin idare- ri Kıbrıs Anayasası mevzuundakı çalışmalara ait havadisleri Ulusta ad Erimin ismini zikretmeksizin neşrettırmeyı uygun görmüşlerdi. Ha- kikaten talimatın verilmesinden bu yana C. H. P. nin organı Nihad Eri- min adıyla Kıbrıs kelimesini bir tek defa beraberce anma! Gazetenin tutumu, bırçok kımseye garip geldi. Çoğu bunu ahsi geçim- sızlıklere, x çekememezlıklere, içi hizip kavgalarına verdi. C. e bu gibi hâdiseler tümenle olduğun- dan ve eski partide herkes birbirini yediğinden tahmin yerindeydi, üstelik Ulusun da nasıl Allahlık bir gazete ol- duğu hiç kimsenin meçhuu değildi. Fakat ilk defa olarak tamim bunla- rın ustıınde, ciddi bir ıhtıyacın netı- san Gülek bahis mev- 1 yaparken kendısını de- lil, partisini düşünüyor! parti .P. d Uyanan zehap Hakıkaten C H P. Genel Sekreterı, ismi "mı fat ıyla Zafer gazııtesınde çıkalı berı gittiği her yerde bir sualle karşılaşı- ordu: "Demek ki Kıbrısmeselesınde İktidar nıhayet Muhalefetin de iştirak eği bir Milli Politikayı kabul et- ti". Kasım Gülek, bilhassa ecnebi olan muhataplarının bu yanlış düşüncele- rini elinden geldiği kadar düzeltmeye : iil e hala kaydı vardı ve kendisi vaktıyl C.H.P. ka- binelerinde Bakanlık, Başbakan Yar- dımcılığı yapmıştı. Ama şavır sıfatı, Başbakanın kendisiyle müşa- vere etmesınden ılerı gelen bır sıfat- dış polıtıka hadıselerı hakkında Iktı- d: halefet arasında yapıl bir görüş teatisi vardı. t tâyin ettiği biliniyordu; ancak iki ha- reketi birbirine karıştırmamak lâ- zımdı. Başkan Eısenhower Muhalefet partisinin Parlam ve Par lamento dışındakı selahıyetlılerıyle te- mi Kıbrıs mevzuunda olan, Kasım Gülek yabancılara partisinin iç işlerini anlatmak istemiyordu. Soylıyemezdı ki meselâ Dr. Behçet Uz'un da C.H.P. kabinelerinde bakan- lık eti mış olması Menderes III. kabi- nesinin sıhhat polıtıkasını muhale- fetin desteklediği manasına gelmez aynı vaziyetteki Oral yazıları C H. P. yi ilzam etmez. Fa- kat Kasım Gülek, Nihad Erim ismi- nin dogurabılecegı bazı yanlış telâk- kileri gene de önlemeye Sek- reter olarak mecburdu. Hele Ulusta 10 eres - Erim işbirliğinin açıkça ilanı bu neviden zehapları arttıracak- tı. Herkes, o kadar istenilen "çok par- tili dış polıtıka nın tahakkuk ettıgı- ni sanacal erine organına Kıbrıs ıle Nıhad Erımın a- mın biraradâ yazılmaması talimatı gönderildi. Bazı ters gayre le B una rağm C.H.P. ye karşı ve C H P ıçındekı durumu malümken bazı kalemler hakikati — olduğundan başka türlü çalışmaktan — kendile- Yi göstermeye rini alamadı ar. b B an sut bır adım olarak alkışlıyordu. Ad esi mesuttu anlamak kola, degıldı. Iktıdar ile Munhalefet arasında hiç yeni te- mas yol Nihad rımle Başbak: n teması ise yeni değil, eskıydı. Kıbrıs meselesı, bu durumun açıklan- ması için vesile olmuştu Mesele bun- dan ibaretti. Nihad Erim hakkında öyle açıklamalar yapılması ve haki- katın olduğu gibi gösterilmesi Zaferin de hoşuna gitmedi. Anlaşılan Zafer de Kıbrıs ile Nihad Erimin isminin yanyana ya: zılmasından, “"çok partili dış politika"nın başladığı zehabının uyanması gibi bir fayda bekliyordu. Devam eden çalışmalar akat meselenin partıcılıkle alâkalı kısmı yanında, asıl iş yürüyordu. Geçen haftanın sonunda Cemıl Said B n bir başmakalenın çalışmalar uzerınde te- siri oldu Son avadis gazetesinin sahıbı Kıbrıs mevzuundaki aliyetinin aceleye ihtiyaç hissettirme- diğini ortaya attı. Kıbrıs için en iyi statü, bugünkü statüydü. Türkiyenin işi ağırda almamasına hiçbir sebeb t el id Barlas, bilindiği gibi taksim — fikrinin — aleyhindeydi. Gerçi onun yerine ortaya attığı ciddi bir tez yoktu asa tasarısı hazırlanmakta acele etmemize ma- hal bulunmadığı yolundakı kanaatı doğruydu. Hakikaten bu hafta çalışmaların ağırlaştığı görüldü. Haftanın başın- yer ayırtmış olan Dr Fazıl Küçük areketlerını tehir letler nezdindeki başdelegemiz Selim Sarper Manhattandaki havayı almaya çalışıyordu Genel meselesinin * görüşülmesine başlandı- ğında Türkiye nin bir teze sahip olup olmamasının faydası mülâhaza edile- cekti. Yunanlılar resmi bir vazıyet al- mamışlardı. Ingılızler de taksim fik- rini resmen or' mış değıllerdı Hele Londrada, Muhafazakar da ol- sa yeni bir hüküm: kurulmuş ol- ması Cemil Said Barlasın iîkrıne hak kazandırıyordu Henüz hiç e ko- nuşmamışken bızım Radclıffe Ana- yasası üzerinde ratle rüt- memizin faydalı ve zararlı taralları dikkatle incelenmek gerekiyordu. BİR uhte! Metin Toker, Partılerarası ışbırlıgının malum akibetinden — son cmuanızın zal Hürriyet Partisinin iç işlerini ele a- larak hakık tle ilgisi olmayan bir takım siyasi hâdiseler yaratıyor ve ana menfi roller orsunuz. Bazan da Partideki vazifemin tabii icaplarından reketlerimi yanlış surette tevil ve tefsir ederek reti ıçınde çırpmıyorsunuz. Bu gibi küçük hadiseler üzerinde asla dur- mak nıyetınde değilim. Benim, bu cevabı me umla aradıgım şey, 5 ve 12 Oc: a sayılarınızda, siyasi faaliyetim hakkında yaptıgınız ten- kitlerin, hakikat fikri değer ifade edıp etmedıgını meydana koy- maktır. bu yazılarınızdaki li- kırlerın ya lış, aksız, tarafgır e uzlarla dolu olduğuna k: Aşağıda sorduğum suallere verece- ğiniz cevaplarla hakkınızdaki bu duşuncelerımın doğru olup olmadı- ğının hükmün! u bı- mumi efkâr: rakacagım. 1 — Bağ tebliği hakkındakı sözlü sorumun görüşüldüğü gün, Hükümetin, mevcut dört sözlü so- runun hudutları dışına çıkarak dış politika hakkında umunu izahat vermesi karşısında, Grubumuz ta- rafından seçilmiş bir sözcü varken, benim kendi sorum vesilesiyle Par- timi ilzam edecek sözler söylemem doğru olur muydu? 2 — Doğru olsa bile, İç Tüzük hükümleriyle o gün Hükümetin ta- kıp ettiği taktik karşısında buna mkân var m 3 — Beyanatımın zabıt ceridesin- dekı metninin hangi nok alarım be- ediniz? Yoksa siz de Başvekil gibi Bağdat teblıgının 3 üncü mad- desının mükemi bir metin oldu- kanısınız d M clisteki beyanatınım ana hatlarını kısaca belirteyim a) Türkiye, Irak, İran ve Pakis- tanın imzalam ış oldukları Bagdat tebliğinin 3 ünc addesi, ırlıgı Devletlerının çıkar mış ol- liğ umumi manasına ıştırakten bahsetmekte- dir b) Beyrut teblıgının 1 inci madde- sinde bir harp tehdidi — mevcuttur. Zira bu t hdıt Beyrııt teblıgının fa- rik vasfını teşkil eder. Bu dayaima aplar bakımından yeni müşterek bir vaziyet alıştı c) Beyrut teblıgı bır kuldur, U- mumi manadan maksat ta bir lün manasıdır. Bir k illün manası a ise onun cüzlerinin her birinin ve bilhassa fârik vasfını ifade eden mının manasının tesir etmesi icap eder. Binaenaleyh, Türkiye AKİS, 19 OCAK 1957

Bu sayıdan diğer sayfalar: