pencereleri açık kaldı ve Tercüman ekibine mensup gazeteciler goruşme— ler hakkında esaslı fikir edinmek im- kânını kazandılar. Garıptır, bu hadi- se üzerine Zafer gazetesi "ne rezillik, eroin fabrikası gözetler gibi parti binası gözetliyorlar" diye feryad et- medi, bilakis haberlerden istifade et- ti-, İçerde sert sözler teati — olunu- yordu. Başta Genel Sekreter sıfatını taşıyan şahıs olmak üzere bazı azalar C.H, ye ve kısmen Hür. P. ne düşmanlık politikasının devamı le- hindeydiler. Mademki . şimdi- ye kadar kendi yağı 11e kavrulmuş— tu, bundan sonra da aynı yolda iler- lemelıydı İşbirliğine lüzum yoktu. Anlaşılan bu zevat konjonktürü CM. P. başına iktidara gelmesi tı. Hatta bir kısım C.M.P. lilerin C. H.P. ye ve Hür. P. ne bir şey olur- sa milletin D.P. yi iktidarda tutma- mak için reyini mecburen C.M.P. ye vereceğini — sandıkları — muhakkaktı. Belliydi ki C.M.P. devlet adamı vas- fi taşıyan lider sıkıntısı çekiyordu. Fakat C.M.P. nin tereddütlerini i- ki noktada anlamak kabildi. Evvela eski Millet Partisinin kapatılması sı- rasında C.H.P. nin hicap verici sükütu ve Millet partisi mesullerini yalnız baş larına bırakması yüreklerde — ezinti uyandırmıştı Millet Partisinin mesul- .P. nin mesulleri Bunlar C.H.P. unutamıyorlar ve bugün işbirliği talebini "C.H.P. nin tekrar iktidara gelmesi" için manev- . İkinci bir nokta 1954 siyaset hayatına İnönü düşmanlığıy- la atılmışlardı; Hür. P. mensupları- na gelince, onların arasında kendile- rini D.P. den kovanlar vardı. Bunlar anlaşılır çekingenlik se- bepleriydi ama, madem ki Muhalefet partilerinin üçü de milletçe hayati bir noktada bulunduğumuzu ilân et- mişler ve vatandaşların kendilerine kulak vermelerin) istemişlerdi arala- rındaki hesapları kapamalı, aynı saf- ta var kuvvetleriyle çalışmalıydılar. Öteki partilerin Genel başkanları üçlü müzakerelere muntazaman gel- dikleri halde Osman Bölükbaşı bir çok defa gelmedi .M.P. yi yar- dımcılarıyla temsil ettirdi. Gerek C. H.P. erekse Hür. P. ekibinden bir çok kimse buna içerledi ama, 1li- derler sükünet tavsiye ettiler. Şahsi meseleleriyle uğraşmak ipti- dailik olurdu, bunlara göz yummak gerekirdi. Temaslar boyunca bir çok defa müşterek tebliğin çıkamayacağı endişesi yüreklerde belirdi. Hatta son dakikaya kadar tereddütler hakimdi. C.M.P. tarafından gene bir aksilik gelmesinden endişe ediliyordu. İlk me- tin Hür. P. tarafından hazırlanmış- AKİS, 14 TEMMUZ 1956 tı. Fakat gerek C.H.P. ve gerekse C.M.P. bunun uzunluğuna itiraz et- tiler. Bilhassa İsmet İnönü — metnin mümkün olduğu kadar kısa olması taraftarıydı. Osman Bölükbaşı? da ay- nı şekilde düşünüyordu. İkinci met- de Hür. mensupları — kaleme Onun üzerinde mutabık ka- Yalnız, içinde yeni basın ka- nunu muvacehesinde suç bulunup bu- lunmadığı Hür. P. ileri gelenlerinden avukat Asım Ruacana soruldu. Asım Ruacan metni dikkatli bir tetkike ta- bi tuttu. Hayır, suç görmüyordu. Ha- kikaten tebliğ sertti ama, ertesi gün Zafer'in de ifade edeceği gibi evvelce söylenmiş fikirlerin ifadesiydi. Keli- meler ise çok dikkatli seçilmişti. Za- ten unutulmamalıydı ki tebliğ partile- rin Meclis grupları adına imzalana- caktı. Meclis grupları ise Meclis iç tüzüğüne göre Meclisin teşrii organ- larıydı. YURTTA OLUP BİTENLER 15.40 da C.M.P. merkezinde imza me- rasimi yapıldı. Bundan sonra yenen serin dondurma bilhassa C.H.P. ve ür. P. temsilcilerinin hakkıydı. Me- rasimden sonra bütün hadıselerı en yakından takip eden Tercüman gaze- tesi intibalarıni şöyle anlatıyordu: "İşte Salı gününden beri devam e- den toplantının neticesi böylece alın- dı. İlk toplantı C.H.P. Genel Sekre- terinin evinde, ondan sonrakiler Hür. sinde yapılmıştı. Son toplantının .M.P. yapılması ile, protokol i- capları da yerıne getırılmış bulunu- ,hattâ imza m miyetı göz önünde ye daha fazla itibar edilmiş oluyor- du. Tebligde C.M.P. ye ayrılan imza yerının en başta olması, fotogr fçı- lar için verilen pozda B kbaşının ortaya alınması da işbirliğine en güç Bulvar Palas'ın lokantası Politikacılar da midelerinden bağlanır Gerek C.H.P. ve gerekse Hür. P. tebliğin partileri ilzam etmesini is- temişlerdi Fakat iti tarafın- dan yazılmış bir beyanatı basına ver- mişti. Bu beyanatta partilerarası 1ş— birliğine C.M.P. adına ancak Bü Kongrenin karar verebileceği sunda daha evvel alınmış kararla ay- kırı hareket edilmeyeceği yordu. Temaslar hemen hemen sonu- na gelmişken böyle bir beyanat an- cak pişmiş aşa su katmak olabilir- di. Bunun üzerine muşterek tebliğin ertesi gün çıkarılacağı, üç partinin anlaşmış bulundukları alelacele ilân edildi. Hakikaten de ertesi gün saat yanaşan bu partinin otekılerce bıraz gozetıldıgını teyid edecek saller larak mütalâa edılebıhrdı Aynı zaviyeden düşünülürse, P. nin bu bapda en mütevazi dav— randığı neticesine varmak da müm- kündür. Zira bu temaslar sırasında e hiç uğranılmamış, — buna. mukabıl bizzat İnönü ve arkadaşları . P. Umumi Merkezine müteaddit defa gitmişlerdir. Çekilen son fotoğrafda İnönü sol başta durmayı tercih etmişti. Devletler arası münasebetlerde ol- duğu gibi bu kabil işlerde de "kar- şısındakini ayağına getırmek prensi- bine verilen ehemmiyet göz önünde tutularak denilebilir ki, İnönü tahak- 7