YURTTA OLUP BİTENLER edecek silâhlara sahip olduğunu. Böylece, partiye faydalı oldugunu da ortaya koyuyordu. Müftehir adam G cre el Sekreter öğleden sonra ten- kidleri cevaplandırdı. Hemen her cümlesinde, bir fırsatım bulup “"ifti- har ettiği" ni söylüyordu. Üstelik bu iftihardan pay çıkarmasını da C. H. P ye tavsiye ediyordu. Çarık giymiş- ; bununla iftihar ediyordu, parti de ıftıhar etmeliydi. Dört üniversitede okumuştu; bununla iftihar ediyordu, parti de iftihar etmeliydi. Sekiz lisan iftihar ediyordu, Mahkemelerden eksik ol- muyordu; bununla iftihar ediyordu, parti de iftihar etmeliydi. Kokteyller* den de eksik değildi ve eksik olmıya- caktı; bununla iftihar ediyordu, par- ti de iftihar etmeliydi. Kasım Güle- ki Rand jeep ıçınde ziyarete gıttıgınde jeepte et veya sebze bulunduğunu sanarak polisler yolunu kesmemişlerdi. Gü- lek sadece bundan iftihar duyup duy- madığını söylemedi. nun yanında Genel Sekreter parti çalışmalarını alâkadar eden her husustaki tenkidleri hulüs ile kabul etti ve mazeretini de söyledi: İktida- rın baskısı. Nasıl Adnan Menderesin bütün mazereti muhalefetin tahrikle- riyse, Kasım Güleğinki de iktidarın baskısıydı. Halbuki iktidarın baskı- sına rağmen Genel Merkezin çok da- ha iyi çalışabileceğini görmemek i- Nüvit Yetkin Müstafi aday Çin kör olmak lâzımdı. Buna rağmen haksız müdafaasını Kasım Gülek o kadar ustaca yaptı ki haklı Sırrı A- talay kenarda unutuldu. Müteakiben iki düellocu bir takrir üzerine sahne- ye çıkıp kucaklaştılar ve bu fasıl Manakyana yakışan bir hava içinde nihayete erdi. Genel Sekreter haki- katen mahirdi. Bravo doğrusu! Ciddi meseleler F akat fantezi, herkesten çok İsmet İnönü sayesınde Kurultaya hakim olmadı. Zaten hakiki değişiklik de o noktadaydı. Genel Başkan muhtelif vesilelerle kürsüye çıktı ve bir çok şey belirtti. Bir defa iktidara geçilir- se Kırşehir derhal vilâyet yapılacak ama dokunulmıiyacaktı. gesinin tereddüdünü izale için söylü- yordu, ama daha da ileri gitti ve or- taya bir prensip koydu. C. dara geçerse, D.P. nin yaptıgı iyi şeylerin hepsını muhafaza edecekti. Aksi şekilde hareket, "o yaptı, ben bozayım" demek, hırs ve kine kapıl- mak bir yüksek ektep mezunu olan İsmet İnönü 1çın "iptidat bir zihniye- tin tezahürleri" ydi. Bahis mevzuu olan memleket menfaatleriydi. lanlar, memleket için hayırlıysa, ya- pan kim olursa olsun dikkatle koru- nacaktı. Zaten bağka türlüsü nasıl düşünülebilirdi C.H.P. böylece, en salahiyetli şahsiyetinin ağzından taahhüde giriyordu. Genel Başkan başka bir defa kür- süye çıktığında partiler arasında iş- birliğinden bahsetti. Seçimlerde iş- birliği! Bunu düşünmenin zamanı, henüz gelmemişti. Şimdi, elleri ya— kan mesele rejim meselesiydi: Ana- yasa, seçmen emniyeti, seçim kanu- nu, hâkim teminatı, üniversite muh- tarıyetı basın hürriyeti, Bunları te- min için muhalefet partileri beraber çalışacaklar, iktidara seslerini bir- likte işittireceklerdi. Bu arada ya- pacakları, birbirlerini kötülemekten ibaretti. Ismet nönü bunun misali- ni de verdi. düşününüz ki rejim meselelerinin hallini istiyor. Aynı talebi ileri süren bir başka par- ti seçmene ilk partiye kanmamasını onun samimi olmadığım söylerse bi- zatihi rejim meseleleri zarar görmez miydi?. Bir defa bu meseleler halle- dilsin, demokrasimiz teminata bağ- lansın; ondan sonra her parti, programının en iyi program olduğu- nu dilinin döndüğü kadar anlatır ve seçmenden iktidara kendisini getir- mesini isterdi. Işte işbirliği mevzu- unda C.H.P. nin düşüncesi buydu. Genel Başkanın sözlerini takip eden şiddetli alkışlar ve tasvıp nidaları delegelerın ekseriyetinin "tek başına iktidar" heveshlerın yanında olmadı- ğım gösteriyor! İsmet Inonu asıl "vatandaş ara- sında düşma anlık" bahsinde tarihi sa- yılacak sözler söyledi. İsmet İnönü elbette ki bu sözlerin kendisini ve partisini bağladığım İdrak edecek kadar izana ve tecrübeye sahipti, ik- tidar-Muhalefet mücadelesi sert ce- Sırrı Atalay İyi lâf - kötü eda reyan ediyordu. Ama bu, rm al de- lildi. Vatandaşlar bıı'bırl düş man edilmemeliydi. Halbuki ıktıdarın başındakiler demokraside en normal şey olan ıktıdarda ayrılma, sevketmek istiyorlardı. İktidar bil- melıydı ki bir gün düşecektir. Duş- tüğü gün de taraftarları biç bir kilde vatandaşlık haklarından malı- m — edilmiyeceklerdir. Düşmanlık bahis mevzuu değildir. İsmet İnönü Kurultayın delegelerine siyasi müca- delelerinde hiç bir haklarından asla feragat etmemelerini, fakat karşı ta- rafa karşı düşmanlık hislerine de kendilerini kaptırmamalarını açıkça tavsiye etti. D.P. içinde izan sahiple- rinin bulunduğunu ve bunların bir kaktı. Böylece kurulta, med andı" kabul etmıyordu, iktidar lıderlerının iktidarda kalabil- mek için âlet yaptıkları muhayyel husumeti zıhınlerden Biliyordu. Za- ten C.H.P. nin içini bılenler İsmet t- nönünün bu partıde itidal unsuru ol- duğunu çoktan gö anlamışlardı. İntikam almak' Bu, iktidar liderleri- nin evde çocuklarına söylemeleri ge- reken bir masaldan başka şey değil- di. Zaten Türkiye, iktidara geçenin muhalefetten intikam aldığı bir cen- gel olmaktan çoktan çıkmıştı. yle bir teşebbüs, adamın derhal elını ya- kardı Muhtemel gelişme u şartlar yazıldığı sırada Ulus si- nemasında konuşmalar devam e- AKİS, 26 MAYIS 1956