İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Defter ve fatura Y eni kanunda, defter ve fatura sis- temine büyük ehemmiyet atfedıl— mektedir. Alâkalılar, normal ticare muhasebesinin gerektırdıklerıne ilâ- veten, munzam efterler tutmak mecburiyetine bağlanmaktadır. Daha vvel aynı usul ve vecibeleri ticari işletmelere tatbik eden bir totaliter devletin muvaffak okumadığı ve bi- zim tüccarın normal defterleri dahi tutmakta güçlük çektiği unutulmak- tadır. Rejim itibariyle asla benimse - miyeceğimiz bir iktisadi sisteme ait usullerin bize getirilmesinden ve o- radaki gibi ağır cezalar tatbik edil- mesinden fayda çıkmıyacağı muhak- kaktır. Korkmamak hürriyeti Hiikiimlerin ağırlığı ve zan altına düşecek bir tacirin beraat kararı alıncaya kadar maruz kalacağı ma- nevi azap ve maddi zarar, hazırlanan sistemi piyasa hesabına ürkütücü bir den husule gelen pahalılığı ceza ve tehdidle önlemeğe imkân bi y cağını belirtirken tamamen yapıcı zihniyet göstermiş, mevzuatın el bırlıgıyle ıslahı için partisinin "tek— yardım" yapabileceğini söylemiş- tıı' Bu teklif karsısında, safla haykırışmal r am! a duynlmuştur "Idam idal İthalât Cadillaclar B asın- Yayın Ve Turizm Umum Mü- dürünün İngiltereden gelen bir gazeteciler heyeti şerefine verdiği kokteylde İngiliz gazetecilerinden bi- ri intibalarıni şöyle anlatıyordu : "Ankarada en çok dikkatimi çeken ey, lüks otomobil bolluğu oldu. E- min olun Avrupada, hiç bir memle- ketin hiç bir şehrinde bu kadar çok pahalı araba göremezsiniz. Mübalâğa ediyor demeyin, hatta — Amerikada dahi. Tabii Amerıka derken Ankara Bir Cadillac Büfesi de var hale getirmektedir. Dürüst olmayan kimseler defter oyunları yapmak, pa- ravana müesseseler kurmak, fedai adamlar kullanmak suretiyle kendi- herini tamamen emniyete çıkarabile- ceklerdir. Fakat buna mukabil işinin bizzat başında olan namuslu tüccar ve esnaf, her an bir ihbar neticesin- de bas kına ugramak ve dert anlatın- caya kadar tevkifhane boylamak korkusu ıçın e yaşıyacaklardır Hürriyet Partisinin bu nokta ü- zerinde gayet sarih bir görüşü oldu- ğu anlaşılmaktadır. Parti sözcüsü, konuşmalarında kanunun pahalılığa çare teşkil etmiyeceğini, fakat pi- yasada huzuru kaçıracağını, hükü- metin mesul olduğu ıstıkrarsızlıktan namuslu tüccarın da zarara uğrıya- cağını belirtmiştir. Aynı zamanda ik- tisadi hayatta, itimad havası mene- vişli devam ettiği müddetçe terakki hamlelerinin duracağı da belirtilmiş- tir. Feridun Ergin, iktisadi sebepler- 14 çapında ufak bir şehri kastediyorum. mıza New York, San Francisco gibi büyük şehirler, yahut Texas'taki milyoner şehirleri gelmesin. Başşeh- rinizde adım başında bir Cadillac'a raslamak mümkiın Halbuki Londra- da bir Cadillac görmek i ıçın saatlerce dolaşmayı göze almalıs Bu İngiliz gazetecısı bu sözleri A- danayı, Iskenderunu, Izmırı stanbu— lu görmeden ve üç s Öylü- yordu Otomobil luksu sıyası adıyla "otomobil saltanatı" bizim pahalı meraklarımızdan — biriydi. ıik sık maka, yet edilir, lüks otomobiller yüzünden her yıl milyonlarca Tiralık döviz sar- fedildiği söylenir, hükümetin kesin tedbirler alması istenirdi. Nitekim geçenlerde bir sözlü soru ile bir defa daha Meclise getirilmişti. Bu müna- sebetle o zaman Ticaret Bakan Veki- li olan Hadi Hüsmen 22.9.1952 den beri otomobil ithaline müsaade edil- mediğini, hiç bir suretle tahsis ve- rilmediğini söyledi. Sual sahibi, sırası gelmişken Bakanlar için getirtilen yeni Cadillac'lardan, — Buick'lerden bahsetti.. Başbakan Menderes "bun- dan sonra makam arabası da getirt- miyecegiz" dedi. Hadi Hüsmen de bu taahhüdü kürsüden tekrarladı. A- ma resmi istatistikler başka türlü ko- nuşuyordu. Tahsislerin durduruld ğu 1956 sonuna ka- bir ithal şeklı vardı emlek izde li Amerikalılar otomobillerini satabiliyorlardı. .43 milyonluk ithal u satışlarla Si’zah edilem di dı 1 m- leket içi ithalâtı da tahdıt etmıştı landıktan satabileceklerdi. Bu tahdit, yabancıların otomobil sat- malarını adeta mıkansızlaştırıyordu erikalılar Türkiyeyı yıl müddetle geliyorlardı. Otomobıl— lerini deniz yoluyla getirttikleri için bir iki ay kaybediyorlar, bu yüzden otomobillerini satamadan memleket- lerine dönmek mecburiyetinde kalı- yorlardı. Bütün bu tahdit ve tedbir- lere rağmen, belli başlı şehirlerimiz- de her gün yeni yeni Cadillaclar, Bu- ick'ier piyasaya çıkıyordu. Bu vazi- yet, ithalâta hâlâ devam edildiğini açıkça gosterıyordu İstatistiklerde görülen — otomobi hepsi resmi makamlar için mi getırılmıştı" Yok- si bütün ıthalatı dıırdunnak olacaktı. Gizli yollar G azete meraklılarının gözünden el- bette kaçmamıştır: Geçenlerde bir Istanbul gazetesı birinci sayfasında mobil — kaçakçılığının ydana çıkarıldıgını bildiriyordu. Moız mi ümrükten kaçırdı- ği Cadıllac lara plâka da temin ettik- ten sonra Cadillacların rağbette ol- duğu vilâyetlere gönderip her birini 100.000 liradan sattırıyordu. Hattâ iddia edildiğine göre içinde amerikan büfesi olan bir Cadiliac'ı 150 bin li- raya satmıştı. Moiz bu kaçakçılığı u- zun zamandır devam ettiriyordu. Ya- pılan ilk tahkikattan anlaşıldığına göre, şimdiye kadar beş milyon lira- hık otomobil kaçırmıştı. Bu beş mil- yon 50 Cadillac demekti. Bir Cadil- lac'ı, koskocaman bir otomobili güm- rükten kaçırmak, kolay kolay a- kıl erdirilecek bir iş değildi ama ol- ere. Geçenlerde de An- karada bir kaçak Cadillac yakalan- resmi gazetelerde çıkmıştı. Bu ıkı hadise Cadillac'ların çoğalışını kısmen izah edebilirdi. Gümrükleri daha dikkatli olmak bu gibi kaçakçı- lhık olaylarım ne yapıp yapıp önlemek lâzımdı. AKİS, 26 MAYIS 1956