İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Ormanlarımızdan bir görünüş Anlaşılan, fakat halledilemiyen dava zularından biri de Türkiyenin orman davası idi. O zamanın muhalefet partisi bir teviye mevcut orman mev- zuatından, orman idaresinden, — or- manların işletilme tarzından ve niha- yet o günlerin iktidarının orman da- vasını telâkki tarzından daim şikâ yetçı olmuştu. Orman, o zaman, ge- niş halk kutlelerı onunde muhalefe— tin başlıca tenkid mevzularından biri haline getırılmıştı Devrin iktidarı ıle bir hayli geniş halk kitleleri ara- ındaki mesafenin artmasında bunun rolu büyük olmuştur Hakikatte D.P. nin ortaya koymaya çalıştığı şekılde bir değildi. iktidara karşı başlıca istismar silâhlarından biri 0- larak amansızca kullanıldı. Memleket menfaatleri gereği gibi düşünülmiye- rek, parti menfaati uğruna, geniş halk yığınlarına yersiz ümitler veril- di Hakıkatı halde dava bugünkü gi- bi, ün de, yüzyıllardan beri tah- rip edılegelmekte olan mahdut orman mevcudunu muhafaza, idame ve ka- bil olursa arttırmaktan ibaret idi. Ormanlarımız asırların ihmali ve tahribi netıcesınde takatsiz kalmıştı. Mevcu uhafa za ve idame ettire- bilmek bıle büyük bir şey olacaktı. Tu kıy ormanlarının rantabl ışletıl- i diye bir şey olamazdı larımızın bakıma ve masrafa ıhtıyaç- ları büyüktü. Yapılacak — masrafları elde edılecek hasılat ile karşılamak yıllar için mümkün olamazdı, olamıyacaktı Türkiyede ancak ilmi, rasyonel ve fakat bizatihi "karlılık" peşinde olmıyan bir orman işletmesi olabilirdi. Türkiyede orman kendisine yatırılanı doğrudan doğruya geri ver- miyecekti. Lâkin bu ormanın bekası ıçın şarttı. Bıınun ıçındir ki Türkiye- ' tâbiri doğru ol- mıyan bir tâbirdir. İşletme mefhumu zihinlerde karışıklıklara sebep olabi- liyordu. Madem ki işletmedir, kârlı çalışmalıdır fikri, bazı zihinlerde yer etmişti. Türkiyede bunun için "or- man işletmesi" denilen teşkilât bi- rimlerine "orman bakım ve muhafa- za servisleri" demek maksada daha uygun olabilir. Bu vakıalara da uy- gun düşer. Her ne kadar bazı bölge- lerimiz ormanlarında mahdut mik- tarda kesim ve istihsalde bulunul- makta ise de bu hiç bir zaman Türki- ye ormanlarına İstihsal ormanı vas- finı kazandıramamıştır, — kazandıra- maz da. Türkiye'ye gelip — ormanlarımız hakkında tetkik ve araştırmalar ya- pan bütün yabancı mütehassıslar ver- dikleri raporlarda Türkiyenin yakın bir gelecekte çölleşeceği fikrinde ma- lesef ittifak halinde bulunmuşlardır. Memleketimizde 1950 yılına kadar bir hayli geniş halk kitleleri ile dev- let arasında, daima bitmeyen bir an- laşmazlık ve hattâ husumet devam edegelmiştir. Devletin ormanlar üze- rinde dikkat ve ihtimamı arttıkça bu husumetin de şiddeti artmıştır. Çok partili hayat gelince, muhalefet bu husumetten haksız ve memleket men- faatlerine uymayacak şekilde, ıstı- fade yoluna gıtmıştır Ne garip tecellidir ki bugün vatan ve millet menfaatlerine aykırı hareket etmekle suçlandıran o günün iktidarı bugu- nün iktidarı olan o günün muhalefe tine, hiç değilse bu mevzu dolayısıy- le mustahak olduğu halde, böyle bir isnatta bulunmamıştı. Memleketimizde orman dâvası bir ekonomi problemi olduğu kadar, hattâ bundan da fazla olarak, bir kültür ve ahlâk problemidir. Ve pek çok meselelerimizde olduğu gibi ah- lâk sahibi münevverin kendisine sa- hıp çıkmasına hasret çekmektedir. Türkiye ormanları asırlar boyunca cehalet nısbeten masum ihtiyaç tah- ripleri, haksız ve azgın menfaat tah- riplerinin kurbanı olmuştur. Araştı- rılacak olursa memleketimizde or- man tahrıplerı yoluyla haksız servet- lere sahip olanların sayılarının hiç de az olmadıkları görülebilir. inkırazın şekilleri rmanlarımız dört umumi şekilde inkıraza dogru gitmektedir: Or- man köylülerinin, münferiden cüz'i ve fakat yekun itibariyle büyük olan, maişet zoruyla yaptıkları tahripler; cehalet ve dikkatsizlik yüzünden çı- kan ve çıkarılan yangınlar; büyük ve büyükçe istihlâk merkezlerindeki orman kaçakçısı zenginlerin tahrip- leri; ve bir de ormandan tarla kazan- mak için yapılan kasdi tahripler... rübe ve ilmen sabittir ki or- mandan kazanılan topraklar İlk bir iki seneden sonra mahsul verim ka- biliyetim pek çok kaybediyorlar. Bu hâdise seller vasıtasiyle toprak üstün- deki verimli tabakanın alınıp götürül- mesi neticesinde vukua gelmektedir ve önlenmesi de imkânsızdır. Zira ormanlar tahrip edildikçe memleke- tin yağış rejimi bozulmakta ve selle- rin kötülükleri lıp yürümektedir. Ormanlar, tabir caizse, tabiatın biz- zat kendi düzensizliklerini düzenliyen onlara kararlılık ve faydalı olma vas- fi kazandıran “"tabii regülatörler" dir. Biz bir taraftan barajlar, su te- sisleri meydana getırmeye çalışırken, tabiatın, yerine konulm. ok zor o- lan, kendi tabii tesıslerını elimizle yok ediyoruz. Yangınlar ise yurekler acısı bir şekilde devam edip gitmek- tedir. Yangınların sebepleri yukarıda da işaret ettiğimiz gibi, bilgisizlik, dikkatsizlik, ormandan yer kazanma ve haksız istismar, kaçakçılık, gaye- leridir. Saydığımız tahripler arasın- da nisbeten makul veya daha az hak- sız sayılabileceği orman köylülerinin yaptıkları tahriplerdir. Bu insanla- rın başlıca geçim Vasıtaları etinden ve sutunden faydalandıkları keçi ile, - ki bu başlıca orman düşmanla- tındandır - mahdut bir gelir sağla- dıkları ormandır. Gön'ilüyor ki hal kın bu kısmı keçılerı ıle bırlıkte, bel- ki de zaruri n tahripçisi durumundadır Bu vazıyetı önleme- ek yolu şümullü ve bilgili bir iç iskân seferberliğine girişmektir. Dağ köylüleri düze ındırılmedıkçe memle- kette orman tahriplerinin önüne geç- mek imkânı olmiıyacaktır. Memleketımız ormanlarının istih- sal ormanları madığım — söyledik. Ormanlarımızdan elde ettiğimiz ha- sılanın milkf hasıla içindeki payına bakılacak olursa bu husus kolayca gorulebılır 1961 yılında ormanlardan elde edilen safi hasıla tahmini olarak 114,8 milyon liradır. Aynı yıl safi mil- li hasıla 10 milyar 995 milyon liradır. Ormanlardan elde edilen hasıla safi milli hasılanın ancak yıızde 1.04 ü ka- dardır. Durum bu gün de farklı de- ğildir. İşte ormanlarımızın direkt ik- tisadi tesirleri bu kadar cüzidir. Fa- kat endirekt olarak yine iktisadi ha- yatımıza ve genel milli hayatımıza AKİS, 23 TEMMUZ 1955