kulübü ndekı dolu konuşmada hazır bulunanlardan biri "Eh, Mümtaz Fa- Cahid Erimin, bir a heretiyle müstakil milletvekili rak Meclise sokulacağından ciddi cid- di bahsedenler bile eksik değildi. mdi, "Eski Demokratlar Cemi- yeti" fikrinin taraftarları gittikçe artmakta ve bu lâtifeyi fiiliyata ge- çirıneye hazırlananlar b makta- dır. Hattâ bir de tüzük taslağı düşü- nülmekte d Cemiyete, Demokrat Partı ıktıdara geçtikten, sonra parti- dahi lanla alınamıyacaktır. Mustakbel kurucular zaman zaman kendi aralarında toplanmaktadırlar da Yalnız, bir endişeleri ardır Geuel Merkez tarafından hızıpçılıkle itham olunmak. biri mak- satlarının hızıpçılıkle alâkalı bulun- madığını beya ce "eski demokrat arkadaşları bir araya ge- tirmek gayesinin güdüldüğünü söyle- miş ve demiştir ki: " e yapalım, kalabalıktan bir l)ırırnızı gore ez le geldik.. Bari, ükte, Ce et iyasetle işti- gal etmedıgı lııllıassa belirtilecektir. Adalet Bir idam Askeri Cezaevinin bir gardiyanı, o dakikaya adar hücrede yalnız başına oturan iri, şişman ve sinirli bir adamın yanma girdi: Giyin gideceksin, dedi.. Mahpus birden irkildi; sakin bir hâli yoktu, asabi idi, ağzından keli- meler guçlukle dokuluyordu " ye ÇAR di u suali cevapsız kaldı Gıydırdıler, etrafını nöbetçi- ler ,gardiyanlar aldı, bir jibin içine yerleştırdıler ve hareket edildi. hkü adı Ha i Karaşahin idi, Sovyetler lıesabına casusl k yap- yati Karaşahinin etrafındaki gurultu, bu mahkümiyetten sonra başlamıştı; efkârı umumiye vatana ihane bir şahsın idam edilıııesini en tabii bir hâdise olarak karşılıyordu, fakat hukuk İmkânları çınd a- raşahin ve avukatı "can kurtarmak" için teşebbüsleri — elden bırakmıyor- lardı. Davanın dosyası bir defa Me lise geldi, tam tasdik edilip, infaz ci- hetine gidileceği — sırada ükümet dosyayı geri istedi, askeri yargıtay yenıden tetkıklerde bulundu, tekrar son gonderıştı rağme B.M.M. heyeti umumiyesi kararı tasdık etti, fakat Karaşahin- ler uğraştılar bir defa da meseleyi AKİS, 23 NİSAN 1955 dilekçe komisyonundan geçirmek is- tediler. Bu Hayati Karaşahin'in ha- yatına sadece bir kaç gün ilâve ede bilirdi, nitekim dilekçe komısyoııuuun bir aylık itiraz mudd lünü bir milletve iki gün bozdu, dılekçe komısyonunun raporu tekrar heyeti umumiyeye geldi ve karar tasdık edildi. Hayati Karaşahin, eski bir as- kerdi, balırıyelı idi. Ordudan - han- gi sebepten bilinmiyor - ihraç edil- mişti. Muhtelif işlerde bulunmuştu, son olarak kendisine edindiği susluk idi. Ankara'da Sovyet sefare- tinin duvarlarından bazı askert ma- lümatı ihtiva eden ktapları atarken polisler tarafından yakalanmıştı. Ya- pılan tetkikler ve takibat Karaşahin'- n bu işi bir kaç zamandır yaptığım İpte Bir casusun sonu gösteriyordu, çünkü son defa attığı mektupta sefaretle irtibatı olduğunu ortaya koyuyor, "bir dahaki sefere şunları, şunları atacağım" diye iza- hat veriyordu.. İşte Hayati Karaşa- hin, bir dalıaki sefere "şunları, şun- ları" sefaret duvarından atamadı, ya- kalandı. İdam günü Hayati Karaşahin, önce kendisini ahaneye naklettiklerini zan- netti. Çünkü bir gün evvel, intihara teşebbüs etmiş, nöbetçiler tarafından yakalanmıştı. Fakat jibin gıdış isti- kameti hiç de hastahaneye u de- ğildi. Bırden anladı, her umıdın, her kurtuluş idinin kaybolduğunu sezdi: "Beni hapishaneye götürüyor- unuz, idama götürüyorsunuz" diye inledi. Etrafında on beş, an altı kişi vardı; muhafızları idi. Her biri taş- YURTTA OLUP BİTENLER tan bir süküt içindeydi. Hayati'nin soyledıklerını sızlanmalarını işitme- mezlikten geliyorlardı. Sanki değil, robottular, konuşmaz, düşün- mez, sadece hareket eden robotlar. Karaşahin'i asri ceza evinin müs- takil bir hücresine koydular. Kendi başına kaldı ılk önceleri soylenıyor— du "ben suzum" diyordu. Bu söy- lenme uzun zaman devam etti. Kara— şahin üst üste sigara içti, asabi bir insanın haleti ruhiyesi içinde sigara- ları yarım söndürüyordu. Sonra, kal- dırdı, sigara paketini bir köşeye fır- lattı. Yatağın üzerine yattı, hıçkıra hıçkıra ağladı, bol bol ağladı, bir da- ha da sigara içmedi. Derin bir dü- şünceye daldı, gardiyanları tersledi ve kendi başına düşündü, duşündü Bu hava kararıncaya kada devam etti, bir hoca efendi geldi ve gunahlarının affı için Allaha dua et- mesını, namaz kılmasını kendisinden tedi. Bir iğam mahkümunun duası nasıl olabilirse, nasıl bir haleti ruhi- reketleri otomatık şuursuz idi. Gece r tekrar yalnız kaldı. Saatin on ikiye yaklaştığı bir sırada, as- ri cezaevinin kapısında küçük bir 0- dirdi, otomobilin içinde bir başka ka- dın bulunuyordu, siyahlar giyinmiş- ti, ünü de siyah bir peçe ile ört- müşt Red cevabı karşısında dönüp gıttıler, bunların kim oldug kati o- larak öğrenilemedi. Faka Hayati Karaşahin'in eski karısı ve akraba- ları olduğu tahmin ediliyor. Saat, sabahın üçünü geçiyor. An- kara'nın pazarı — meydanının etrafını polısler Jandarmalar çevir- miş seyi geçırmıyorlardı taş- kınlık olmasının önüne geçmek İçin tertibat alınmıştı.. Fakat lıalk polis çemberinin etrafını doldurmuştu, bir idam cezas meraklısı pek fazla teşkil ediyo larının ellerinden tutmu soruyorlard infaz aleti yerleştirilmişti; lıoru birbiri ile bağda şmış, uç oru- nun ortasından bir ip aşağı doğru sarkmıştı. Bir mas ipi nında duruyordu, bir de küçük mer- diven vardı. Meraklılar sadece halk değildi Gazetecilerin bu kadar bol olabılece- ği bir toplantı görülmemişti; bir sın toplaııtısında, bir mühim kongre- de bu kadar bol g rasının, yer almıştı. lerinden bazıl. dikkatli olan devlet — tiyatrosundan Gürsoy, en heyecanlısı radyo- dan Erdoğan Çaplı idi. Herkes bir- birine sokulmuş, ıslak ve yağmura 9