Afrika - Asya Bandungta mücadele Bınanın etrafında çok sıkı emnıyet ten delegasyonlardan pek çoğu kendi muhafızlariyle seyahat — ediyorlardı. Delegasyon başkanlarının bir yerden ötekine gitmelerinden vvel bunlar gerekli emniyet tertıbatını almaktan geri kalmıyorlardı. Meselâ Kızıl Çin heyeti, meselâ Mısır heyeti boyleydı Bilhassa başkanlar hususi surette i- mal edilmiş otomobillerle dolaşıyor- lardı. Bandung, bir gelin gibi süslen- mişti. Afrika - Asya konferansı böy- le bir hava içinde açıldı. Konferansın "davet sahibi" olan Hindistan, Pakistan, Seylan, Bir- manya ve Endonezyadan başka Kam- boçya, Orta Afrika Federasyonu, Kı- zıl Çin, Mısır, Habeşıstan Altın Sa- hili, İran, Irak Japonya, Urdün, Laos Lubnan Lıberya Lıbya Nepal, Fılıpın nam ve Yemen delege göndermişler- di.Türk heyetine Başbakan Muavini Fatin Rüştü Zorlu başkanlık ediyor ve refakatınde Orhan Eralp, Ta lat , Zeki Kuneralp ve Turgut nemencıoglu bulunuyordu. Hındıs— n heyetinin başında bizzat Neh Mısırınkınde Cemal Abdülnasır, Çi— ninkinde Çu-En- Laı vardı. Faal bir hazırlık devresi Bandungtan — evvel başka bir şehir, un, ilk hazırlık devresine sahne olmuştu. Mısır Başbakanı Ce- mal Abdülnasır Hindistan ve Pakis- tan| ziyaret etmiş, sonra Nehruyla beraber Ranguna gelmişti. Aynı es- nada Çu-En-Lai de oradaydı. Üç dev- let adamı bir konuşma yapmışlar ve konferansta takip edecekleri polıtı— birbirlerine malü Hindistan ve Mısır ta— başındaydılar. Kızıl Çın delegasyonu şefi, kendilerine azami müzaheret vaad etti. Buna 'mukabil tarafsızlar da Kızıl Çinin daval arını benimsiyecek- lerdi. Çu-En Abdülnasırı Ban— dung konferansından sonra ekine davet etti. Mısırlı Albay bu davete i- cabet edeceğini bildirdi. Mısır, bir buyuk rol oynamak ve Orta Doğuda Türk - Irak paktıyla kırılan presti- jini böylece tamir etme zusun- aydı. Türk - Irak paktına aleyhtar olarak yanında Neh bulmuştu. Hakikaten Hindistan Başbakanı ken- di tarafsız görüşiyle bu paktın zarar— l1 oldu. eticesine vardığım bir yanatla açıklamışt İlk gün, açılış nutukları söylendi Konferansın tabii başkanı Nehruydu Nehru toplantıdan beklenilen gayeyı anlattı ve Endonezyanın bu köşesin- de rejimleri birbirinden tamamiyle ayrı olan bunca devlet temsilcisinin bir araya gelebilmesinin bile devletle- rin beraberce yaşıyabileceklerinin de- AKİS, 23 NİSAN 1955 lılı oldugunu söyledi. Komünizm veya m, konferansı alâkadar etmemelıydı Bu, milletlerin kendi iç işleriydi. Buna mukabıl Afrika - Asya devletlerımn müşterek davaları var- n başında ırkçılık ve müs- temlekecılık geliyordu. Nehrunun ırk- çılık derken Güney Afrikayı ve ora- daki Hintlilerin durumunu bahis mevzuu ettiği aşikârdı Konferansın havası, bize pek uy- gun değildi. Batı âleminin 'sesini du- yurmak vazifesi hemen hemen sade- ce bize düşüyordu. Bu işte Pakistan- la Irakın ve belki Lübnanın yardımı- güvenebilirdik.Öteki sesler, bi- zim politikamıza uygun sesler degıl— di ve asıl gürültüyü onlar çıkarıyor- lardı. Rusya ile Amerikayı aynı sı- raya koyuyorlardı ama pek âlâ sezi- liyordu ki hücumlarında — Rusyayı kolluyor, buna mukabil Amerikaya durmadan yükleniyorlardı. Delegas- yonumuz şu anda mücadelesine de- vam etmektedir. Avusturya'dan Her şey bu karlı dağlar için görünüş Avusturya Viyanada şenlik Moskova hava meydanına siyah otomobil içinde gelen siyah- lar gıyınmış adam son derece sükü- tiydi. Gazetecilerle konuşmak iste- iyordu. Bu adam, Avusturya Baş- bakanı Raab idi ve dört günden beri memleketinden uzakta bulunuyordu. Ama iyi bir iş ba şarmış, meşhur r "A- vusturya barış andlaşması" nın ni- imzalanması hususunda kabul edılebılır şartlar temin etmişti. t Ruslardan ve bilhassa Mo- lotoftan gelmişti.Raab Moskovada DÜNYADA OLUP BİTENLER hüsnükabul görmüş, komünist lider- ler yumuşak davranmışlardı. Harbin sona ermesınden bu yana Avusturya Barış andlaşm. masını ve dolayısiyle ışgal kuvvetlerının çe— gitmesini bekliyordu Rusların çıkardıkları muşkılat yu— zünden bu andlaşma bir türlü imza- lanamıyordu. Halbuki 1943 yılında, Üç müttefiklerin Dışişleri (Bakanla- rı Moskovada toplandıklarında Avus- üşman devlet değil, na- ziliğin ilk kurbanı telakkı etmeye ka- r vermişlerdi e biter bit- mez Avusturyayla bir barış değil, bir Devlet andlaşması imzalanacak ve bedbaht memlekete hükümranlığı i- ade edilecekti. Fakat bu parlak va- ad bir türlü gerçekleşmemiş, Rusya askeri kuvvetlerini Viyanadan, Avrupanın göbeğinden çekmeye bir türlü yanaşmamıştı. Şimdi, n yanın silâhlanması bir gun meselesi haline gelince Molotof yeni bir ma- nevraya girişmişti. Rusya 1949 da Müttefikler arasında tesbit edilen e- saslar dairesinde Avusturyayla and- laşma imzalamaya hazırdı. O sıra- larda Rusya esasları tesbit etmiş, fakat sonradan bu andlaşmanın Al- manyayla Barış andlaşmasına bağ— lanmasını isteyince her şey suya düş- imdi Molotof, bu ıstekten ayırıyo rdu Yalnız Buyuk devlet her hangi bir tehlıke karşısında Avusturyanın istiklalini garanti etmeliydiler. Yani yeni bi Anşlus tehlikesi belirmemeliydi. Memleket tam bir ekonomik istiklâ- le kavuşmalı ve kimsenin tesiri al- tında kalmamalıydı. kaste- dilen Almanyaydı. Avusturya ile Al- manya arasında İkinci Dünya Har- binden çok evvel tasarlanan bir güm- rük birliğinin ne gürültülere yol aç- tığı unutulmamıştı. Bundan başka Avusturya her hangi bir askeri itti- faka da dahil olmamalı ve toprakla— rı üzerinde hiç e üs verm Böylece Rusya Avusturya— nın meselâ NATO'ya alınmasına ma- ni oluyordu. Zaten müttefiklerin de Viyana hükümetini Atlantik Paktın dahil etmek hususunda bır nıyetlerı mevcut değildi. Raab Moskovada başka bir şey daha temin etmişti: lanır imzalanmaz Rusya turya harp esirleri iade edilecek, iş- gal kuvvetlerı çekilecek ve Ruslar vusturyaya ait petrollerle gemileri Viyana hükümetine devredeceklerdi. Bunların Avusturyahları sevindire- cek kazançlar olduğun iç kimse- nin zerrece şüphesi yoktu Müttefikler şüphe ediyor Hakikaten Başbakan Raab Viyana- dan 35 kilometre kadar uzakta o- lan ve Ruslara ait bulunan Bad Wo- eslau hava meydanına indiği zaman görülmemiş tezahüratla karşılandı. Bütün şehir bayraklarla donatılmış ve Ruslar yeni bir cemile göstermiş- 15