YURTTA OLUP BİTENLER tarafları vardı. Kasım Gülek'in ka- naatince Amerikadan daha fazla yardım temin etmenin imkânı vardı. cak, prestıjımızı ayakta tutmalı, demokrası e mimi — olduğumuzu dostlarımıza gostermelıydık Hâkim teminatı, seçim kanunu, üniversite muhtarıyetı, C.H.P. borçl. Bun- lar şüphesiz mühim meselelerdi. A- ma nihayet bizden başka kimseyi a- lâikadar etmiyordu. Halbuki bir nok- ta vardı ki dostlarımız, üzerinde son derece hassastılar: basın hürriyeti. Kasım Gülek'e hemen her yerde o mevzuda cevaplandırılması güç sual- ler sormuşlardı. erika basın hür- rıyetı bahsınde alaka duyuyordu, zi- mokrasinin en e- saslı şartı olduğuna inanıyordu. ğer evvelâ lıir afla hapisteki gaze- teciler çıka r, sonra kanunlardaki tadılat işi ele alınırsa çok iyi edilir- Memleketin buna mutlak ıhtıyacı vardı. man - yani mevzu rejim me- selelerine gelince - Adnan Menderes içini döktü. Dertliydi. Bazı gazeteci- lerden şikâyet etti. Neşrıyatları za- rar veriyordu. - Kime? - Başbakan uzun konuştu. Kanaatınce kanunları tadile lüzum yo unlarla da demokrasi pek ala olabılırdı. D. P muhalefetinden misal veri as Gülek Ulus'un eski Ulus matbaasında basılması için formül aranmasını is- . Kasım Gülek hâkim temina- ları teferruat Evvelâ "Demokrasinin yerleştirmek lâzımdı. Bunun için de anunt teminatı filân bir sayd ğını beyan etti. iklimi" ni yana bırakıp partiler arasında iyi münasebetler - kurmaktı Tabii bu münasebetleri "teminat! teminat!" diye bozan münasebetsizleri sustur- mak gerekiyordu. C.H.P. Genel Sekreterı anladı ki kendisinin, ve muhatabın De okra- si kelımes nden çık rdı mâna ayrıdır. intibamı Partı Meclısıne bildi d Hararetli müzakereler Mecliste — hararetli müzakereler ol- du. Fakat hepsi aynı fikir etra- fında bırleşıy ordu: Teminatsız de- mokrasi imkânsızdır. Partiler ara- sında iyi mü e hiç kimse itiraz etmiyordu. Memle ket dahilinde düş- manlığa, kine, hınca lüzum yoktu. Ama muhalefetin vazifesi her şeye rağmen inandığı prensiplerin ger- çekleşmesıne çalışmaktı. muhalefetin gostermesıne bile mâ- vvelâ muhalefetin kendi te- minatı kurulmalıydı. Demokrasiler- de mürüvete değil, kanunlara itibar edilirdi. Bizde ise C.H.P. den aksine inanması ve durumu kabul etmesi is- teniliyordu. Meclıs müttefikan bunu reddetti. urum anlaşılmıştı. Rejimin te- minatını yerleştirmek için iktidarla 8 yapılan temas müsbet netice verme- mişti. .H. mecburıyetındeydı vazife temaslarına devam sin. Mücadele Meclis içinde başlasın, C.H.P. 11 milletvekilleri partilerinin muhtelif meselee eki — görüşlerini kanun teklıfi alinde getirsinler. İh- İ bunların belki de hepsını reddedecekti yok. O takdirde bu oruşlerın mılle— te maledilmesine çalışılacaktı Mec- lis gurubu ayrı mev- zularını sozlu sorular lıalınde umu- efkârın önüne serecel Gazete meselesi Meclisi devam ederken Halk- çı'da çıkan ve n Cahid Yal- kendisine değil, kendisine inanmış o- lanlara da... Yakında - 19 Mayısta - Ulus çıkacaktı. Yalçın, Partının baş- yazarı olarak ora almalıydı. rkes onun» mucadel s ne devam e- deceği kanaatindeydi. Belki Halkçı- da istediği yazıyı yazmasına karışan olmıyacaktı, akat — isminı bir ugruna mutlaka faydalanıla- caktı. Pek delege üzüntüsünü iz- har etmekten kendini alakoyamadı. nun Üüzerine Hüseyin Cahid Yalçın'la temasa geçildi ve netice Parti Meclisine bildirildi. Yalçın, Ni- had Erimin yalvarmasına dayanamı- yarak Halkçı "Z başmakale verecegını bildirmişti. oksa, devamlı muharrir olmıyacak- tı. Ulus intişara başlayınca da, ora- daki sütununa geçecekti. İzahat Par- ti Meclisi Azaları kısmen tatmin etti. Mamafih ekserısı Yalçın isminin Halkçı'nın ik araya tanbulda da tarafsızlara ve Halkçı- lara hâkimdi. Meclıs, Belediye seçımlerını de e- le almş ve bunlara iştirak kararım or imkânlara rağmen - tek- ıkan musır tel)lıg, ışte l)u h vanın — muhassalasıdır. noktayı tekrar ortay Demokrasi bugünkü rejim demek de- ğildir. Bu, bizzat İnönünün kanaa- tiydi. D.P. Eski Demokratlar Cemiyeti r şey, bir lâtife halinde başladı Milletvekilleri Anadolu ü de toplanmışlar konuşuyorlard İç- lerinden bir tanesi ortaya bir fikir attı: Bari eski Demokratlar arala- rında bir cemiyet kursalardı.. Evv Anadolu Kulübü Eskiler birbirini göremiyor lâ gülündü, sonra düşünüldü. Bazı hadiseler, fikir sahibine hak verdire- cek mahıyetteydı. Zaten mılletvekıl— i 1945 te kurulmuştu. O sıralarda partinin gayelerine en a- leyhtar görünenler, Halk Partısı saf- sinde âdeta akın halinde gelmişti. O kadar ki sonradan çıkan boynuzun kulağı geçtiği gribi bunlardan bir ço- ğ ski demokratları bastırmış, li- derlerın yanınd mevki almış, göze Partiliydi. Hem de Demokra kurulduktan sonra da C.H.P. kabi- nelerinde yer almıştı. Dr. Behçet Uz öylesine Halk Partiliydi ki İstanbul- da Parti mufettışlığı gibi fülf vazi- feler görmüştü. Bu sıfatla Demok- ratlara karşı mucadele etmişti. Koc D.P. gurubunda Sağlık Bakanlığı i- çin munasıp bir mılletvekılı buluna- mamış mıydı? Üstelik, sanki Dr. Be lıçet Uz'un bu üzerine bütün sağlık — meselelerimiz halledılmış ve hepımız pür sıhhat ke- silmiştik! Fikir, Adanada Ömer Başeğmez'- in il idare kurulu başkanlığından ge- e eski bir C.H.P. bakanı Cavit Ora- hn taraftarları marifetiyle — atlatıl- ması Üzerine gelişti. Ömer Başeğme- zin tutulup tutulmaması başkaydı mokra i kurulduktan sonra C.H.P. bakanlığı etmiş bir sa- tın Adana teşkilâtına hâkim olması- nı eski demokratlar garipsiyorlardı. Evet, bir "Eski Demokratlar Cemi- yeti" ne ihtiyaç vardı. Hattâ Ana- AKİS, 23 NİSAN 1955