Mısır Suçlu reisicumhur Tebliğ, sadece ve sadece yabancı ba- sın mensuplarına dağıtıldı. Ne ga- zeteler, ne radyo bir tek kelime söyle- medi. Ama yabancı gazeteler yazmadı- lar mı, yabancı radyolar söylemediler mi? Yazdılar ve söylediler; okuyup yaz- veya radyosu bulunan Mısırlılar n haberdar oldular. hükümetin istediği, bilhassa avamın ne- ler cereyan ettiğini bilmemesi idi. Bun- da da muvaffak olundu Tebliğde Reısıcumhur General Ne- cibin, Müslüman Kardeşlerle işbirliği devirmek — ve iktidarı istediğinin — artık meydana çıkmış olduğu bildiriliyordu. Tahkikat bu neticeyi vermişti. Bilindiği gibi Başvekil Cemal Abdülnasıra yapı- lalı suikast neticesinde gerçi başvekile bir şey olmamıştı ama,, yakalanan sa- Vvel ser- sevilmeye başlayan General Necip, niçin böyle bir harekete lüzum görmüştü? Reisicumhur değil miydi? Reisicumhur olmasına reisicumhur- du ama, elinde hiç bir kudret yoktu ve doğrusu istenilirse altın kafes içine hap- sedilmiş — bir kıymetli kuştan farksızdı. Eğer hâdiseler Mısırda değil de, mese- li bir Orta Amerika memleketinde geç- seydi, General Necip çoktan kursuna dizilmiş olurdu. Ama, ene N ziya de teokratik bir devlet yapmak emelindeydi, yakasını bir defa Müslü- man kardeşlere kaptırmıştı Onlardan şıyordu. İstiyordu ki, Mısır artık yüzü- nü batıya dönsün ve Avrupai mânasiy- le bir devlet olsun. Bu fikrinde, Ata- türkten de ilham yok değildi. Ancak bunu açıkça söyliyemiyor ve yavaş ya- vaş, alıştıra alıştıra şark ile bağların- dan kurtulmak istiyordu. Ordu da ar- kasındaydı. Bu bakımdan, General Ne- cibi reisicumhur payesini de muhafaza ederek bir saraya kapatmak o kadar zor olmadı. İşte, Hacı Generalin Müs- AKİS, 27 KASIM 1954 lüman — Kardeşlerle beraber ayaklanma yolunu tutmasının sebebi burada giz- liydi. una mukabil, aynı gün suikastı fiilen — yapan Abdullatıfın Kahiredeki muhakemesi esnasında Müslüman Kar- deşlerin lideri Hasan Hudeybi suikast- tan tamamiyle habersiz olduğunu bildi- riyor ve bu işle uzaktan yakından hiç bir alâkası bulunmadığım ileri sürüyor- du. Onun iddiasına göre, " Müslüman Kardeşler kanun dairesinde çalışıyor- lardı. bu Kardeşler'e anunların neyi Reisicumhur bile dahil' olduğuna göre, ifade ettiği ve kimin tefsirinin caiz sa- yılacağı doğrusu meraka değer. General Necip Cumhuriyete — suikastten — sanık imdi, muhakemenin sonunu bek- lemek gerekiyor. Her halde General Necip, bir defa daha reisicumhur ol- mıyacak, belki Faruğun yolunu tuta- vile Fransa Lurs cinayeti Hîkim Bousguet, okumakta devam tti «— Gece, avdan dönüyordum. Çiftliğe girerken, — Lady Drummond'u yan çıplak gördüm. Kadın soyunuyor- du. Yanına gittim. Sevışmeye başladık.» 'Dinleyiciler arasından — bir uğultu yükseldi. Halk: «— Ne ayıp!. Rezalet...» diye ba- ğırıyordu. Hâkim aldırmadı ve devam etti «— Fakat gürültü etmiş olmalıyız ki, kocası geldi. Aramızda kavga ettik. DUNYADA OLUP BİTENLER Bu sırada, kendimi müdafaa için her halde tetiği çektim.» alonu derin bir sessizlik kapladı. Hâkim Bousguet sordu «— Tetiği çektiğiniz zaman İngi- liz kadın yatıyor muydu, yoksa ayakta mıydı? tam 77 yaşında, bembe- p ku bır aileyi öldürmüş suçlandırılıyordu. Bu Üüç kişi, bir İngiliz âlimi Sir Jack Drummond, 48 yaşındaki karısı Lady Drum 11 yaşındaki kızı Elizabeth idi. Ş v O Ç B okuduğu ifadeyi vermişti. mahkemesi Digne'de başlamıştır D Domınıcı simdi inkâr edi- şiddetli bir şekilde tazyik edildiğinden kurtulmak için verdirilmek istenilen ifa- deyi kabul etmişti. Hâkim — Bousguet'nin karşı şöyle cevap verdi : «— O sırada ben, kendi yatağımda yatıyordum Polislerin elinden canımı kurtarmak ıçın öyle ifade verdim. Baha yaptıklarını size yapsalardı, siz de Öyle saçma şeyler söylerdiniz.» 77 lik Dominici bundan sonra, is- ticvabı esnasında başına gelenleri acı bir dille anlattı. Söylediğine nazaran kendisini aç ve susuz bırakmışlar, ay- rıca tehdit etmişlerdi Fakat, suçsuzdu. ir şey yapmamıştı. Eger sonradan tam dokuz defa katil olduğunu i p aynı sebeptendi: Tazyik! Po üddet katili bulamayınca kendısıne yuklenmıştı Hayır, hiç kim seyi öldürmemişti. son sualine Ancak, bazı sözleri arasında müba- yenet olmadığı göze çarpıyordu. Bazan, o gece kurşun sesleriyle uyandıgım söÖy- lüyor, bazan köpeklerin havlamış oldu- ğunu ileri sürüyordu. Her halde, orta- da karışık bir durum vardı. 1952 yılında Drummond ailesi ta- tillerini geçirmek üzere Fransaya gel- işti. Orada burada kamp kurarak do- laşıyorlardı. —Öldürülmeleri hakikaten feci olmuş ve o zamanlar yalnız Fran- sada ve İngilterede değil, bütün dün- yada geniş akisler uyandırmıştı. Kadın ve erkek tüfekle katledilmişti. ise kaçmaya muvaffak olmuş, fakat ka- til peşinden gelerek kafasına dıpçık vu- ra vura zavallıyı da öldü Kimdi bu katil? Kırık başka elde hiç bir delil yoktu. Muhakeme devam ediy Baka- lım, karar ne olacak? Eger ıhtıyar da beraat ederse, Lurs cinayeti tarihin çö- zülememiş — büyük cinayetlerinden biri olarak kalacaktır. tufekten 23