Bayar ve Senato Her şeyden sam dersleri ihdası için yapılan görüş- meler - sırasında bu hususun Başvekil Adnan — Menderes'e — arzolunduğu, — Başve- kilin bunu tasvip eylediği ve bu mese- lede icabeden her turlü müzaharetin esirgenmeyeceği — senatoyı açıklanmış e büyük — bir memnunluk[a karşılanmış— Havadis şöyle bitiyor: "Senato — toplantısında Reisicumhur Celâl Bayar, aziz Atatürk hakkında ha- tırlanacak eserin her - bakımdan mü- kemmel ve örn bir. şekilde olması için her türlü müzaharette bulunaca- ğını açıklamış ve üniversitelerin ve sükün içinde vazifelerini yapabilme- leri — için — lüzumlu ulunan — ihtiyaçlarını hükümete — aksettirdikleri - taktirde — bunun büyük — bir. -anlayışla — karşılanacağından ve her türlü yardımın büyük bir hazla yapılacağından emın bulunduğunu — söz- lerine ilâve etmiştir." Burs 125 liraya esaret Her ayın başında, Türkiyede binlerce genç ınsan elıne , bir ay müddetle bütün ih- tiyaçlarını 125 lira ile karşılamak — zo- rundadır. Hakikaten, derin derin düşü- nülecek bir mesele.. Talebeler, artık bıkmış olmalılar ki, aralarında bir Burs Komisyo u kur- muşlar ve faaliyete geçmişlerdir. Ga- yeleri 125 liranın, bir medeni insanın ihtiyaçlarını karşılıyacak seviyeye yük- seltilmesini temindir. Bu maksadla ga- zeteleri dolaşıyorlar, mebusları orlar, Maarif vekilini görü- sürüyor. Herkes kendilerine yor ve yardım vaad ediyor. Yardım AKİS, 27 KASIM 1954 evvel — huzur vaad etmekle, insanın dili aşınmaz ki.. Ama, hemen hiç kimse bu meselenin, kokunden halli gereken bir mesele oldu— ğunu kabule yanaşmıyor. Zira iş, kötü bir sistemi temelinden yıkmak ve yeni baştan bina etmektir. Yoksa, belki 125 lira 150 liraya çıkarılacaktır. Ama bu, neyi halledecektir? Hiç bir şeyi.. Zira yarın hayat biraz daha pahalılaşacak, sızıltı yeniden başlayacak, nihayet zam imkânı da mahdut bulunduğundan bel- ki o zaman 25 lira dahi bulunamıya- cak... v. Af7 VS ir bu Burs hikâyesi? Bu burs hikâyesi bir hazin ve eğer derine indir- se bir ayıp hikâyedir. Bir takım fakul— teler, ya lise bitirme derecesine ya da imtihan açarak <«burslu talebe» alıyorlar. Bu talebelere ayda, her tür- lü ıhtıyaçlarını temin içi ra veriyorlar. 125 lira al ve hayrım gör Ev kirası bunun içindedir, yiyecek bu- nun içindedir, giyim bunun içindedir, vesaiti nakliye bunun içindedir, kitap bunun içindedir, temizlik bunun içinde- dir, eğlence bunun içindedir... Evet, hakikaten hayrım gör. Eğer bugün, parayla bir genç adamın yaşayabilece- ğini zannedenler varsa, kendilerine ya- nıklıklarını söyliyebiliriz. 125 lira,1954 Türkiyesinde neye yarar? Olsa olsa ve- olmayal Nitekim pek çok burslu talebe, sanatoryom veya prevantoryum- larda tedavı altındadır tıkça - artmaktadır. Daha fena yemek- te, daha fena giyinmekte, daha fena yerlerde oturmaktadırlar. Burs komis- yonu Maarif vekiline, eğer arzu ederse bu verem arkadaşlarının adını verebi- leceğini, kendisinin de bunu bir tele- fonla — tahkik edebılecegını soyledı Tahkike luzum yoktu. Bu hakikati her- kes biliyordu. Eğer burs, talebelere, — mukabilin- de hiç bir şey istenmeksizin verilseydi, KÜLTÜR hiç kimsenin bir şey söylemeye hakkı olmazdı. Fakat vaziyet bambaşkadır ve işin hazin olan tarafı — buradadır. Gençler, ayda aldıkları 125 lira muka- bir - taahhüde gırmektedırler 1 mislini ödeyeceklerdir. bır tefeci, bu kadar ınsafsız t l1 elbette ki, bedava vermıyorsun, ba- rem ne miktar maaş tayin ettiyse onu alacaksm, ama itiraz haklan, isi terket- mek serbestin yoktur. Hayır, aldıklarım odemek istersen, dört senenin sonunda yüzde yüz faiz vereceksin. Yüzde yüz faiz! Bu nere- de görülmüştür? una, — insafsızlıktan başka isim verilebilir mi? Bir insanın muvakkat zaruretinden, böyle — istifade edılır mi? e binlerce gencin, içinde bu- şt lunduğu durum, bundan ibarettir. Tahakkuk z bu burs hikâyesi - bil- hassa, bugunku gibi gençler geçin- mek imkânından tamamile mahrum kalınca - ortaya atılır ve üzerinde par- lak teoriler yurutulur Bir talebe ban- kasının etmiyen çareler Hayır, bu bir lâftan ibarettir. Güya böyle bir banka kurulacak, faiz- le talebeye para verecek, talebe de yetinden baki kalan burs usülü tarihe karışacak, modern, rasyonel bir şekil kurulacak.. Fakat arif ekı— gayret göstermemiştir e demektir? Yarabbi, hayatından sekiz yıl, on iki yıl asıl talep edıleb]ır"' Hele bu paraya karşı- lık, yüzde yüz faiz istemek nasıl - mokratik bir usül olarak düşünülebilir? Elbette ki, Anad lu doktor, mühendis, ziraatçi, — ecz. beklemektedir. Ama bunları temın ıçın bir takım fakir aile çocuklarını istismar doğru mudur? Bı- rakınız ki, «mecburi hizmet» — mefhu- mu başlıbaşına antidemokratik bir zih- niyetin ifadesidir. ğ yurdun kalkınması için böyle bir tedbıre lu— zum varsa bunu daha fazla müsavi daha az haksız bir yoldan karşılamaya çalışılmalıdır. Bir genç düşününüz ki, ayda o 125 lirayı bıle bulmak imkânından — mah- rumdur. Eğer yüksek tahsıl yapmak is- tiyorsa, şartları mutlaka kabul etmek mecburiyetinde kalacaktır. — Üstelik, burslu talebelerin en güzide talebeler, en çalışkanlar arasından seçildiği de hatırdan çıkarılmamalıdır. Yazık değil- mi? Bir talebe kafilesinin ayda 125 li- ra ile verem olmaktan başka yapacak şey bulamayınca kapı kapı bu gülünç 13