YURTTA OLUP BİTENLER Partisi Meclis grubu toplandı ve top- ITantıya İnönü başkanlık etti. Toplantı sebebi komisyonlara gösterilecek nam- zetlerin tesbitiydi. Partiye ayrılan kon- tenjan bu yıl indirilmiş, bir mebusun iki komısyonda bulunması yasak edilmek Mayıstan sonra, eski usul veçhile ko- misyonlarda Halk Partili mebusların umum yeküna nisbetleri kadar azalık ayrılmıştı. Şimdi bu, geri alınıyordu. Toplantının maksadı buydu ama, grup hem nasıl çalışacağını, hem de bahis mevzuu sözlü soru dolayısiyle ko- nuşmak icap ederse nasıl bir taktik kul- lanılacagını da görüşmemezlik edemez- di. Başvekile kim cevap verecekti? İn- Önü, seçımlerden bu yana girdiği süküt- tan çıkacak mıydı? Yoksa, «pasif kal- ma siyaseti» devam mı edecekti? Bu husus kati olarak bir karara bağlanma- dı. Hakikaten, Parti adına söz söylemek zaruretinin ortaya çıkıp çıkmıyacagı bi- linmiyordu. Fakat konuşmak icap eder- se, 2 Mayıstan bu yana alınan tedbır— lerın bır mânevi baskı olduğu bldırıle— cek bilhassa Kırşehir - hâdisesini ma hıyetı ve seçimlere tesiri üstün d durulacaktı. İnönü — —kendisine veya pamsme sataşıldıgı mucibesi esbabı ile—söz isteyı e meydan muhare- besini kabul edecekti. Bütün bunlardan anlaşılacağı veç- hile taraflar düello için kılıçlarını bile- mektedirler. O kılıçları - kullanacaklar, bari, hangi seviyede konuşmaları gerek- tiğini düello boyunca hatırdan çıkarma- salar ve kozlarını hakiki devlet adam- ları gibi paylaşsalar! Üniversite Yanlış la sesi gün Demokrat Partinin resmi or- ganı olan Zafer gazetesınde başma- kalenin her zamanki gibi bir değil, iki sütunluk bir büyük başlıkla neşredıldı— ğini görenler ve işlerin iç yüzler va- kıf bulunanlar derhal teşhıslermı koy- dular: Yukardan bir işaret gelmiştir. Zafer gazetesinde çıkan başmaka- lelerin garip bir talihi vardır. Gazete Demokrat Partinin resmi organıdır, baş- makalesinin - Demokrat Partinin resmi görüşünü aksettırmesı icap eder. Ama Demokrat Parti kimdir? İşte bütün me- sele bu! Böylece zaman zaman karışık- lıklar olur, başmuharririn ilhanımı al- dığı «çevre» lerin fikrine Adnan Men- deres iştirak etmez, o vakit başmuhar- rir başvekilin nezdine celbedilir, kendi- sine savunacağı fikir bildirilir, fikir sa- vunulur. Ama bu suretle bir gün evvel söylenilenin aksi bir gün sonra aynı sü- tunlarda çıkmış olur. Ne ziyanı var. Başmakalenin başka bir hususiyeti daha mevcuttur: İşaretle yazılan yazı- lar, 'ötekilerden değişik şekilde takdim edilir. unların bir İ mahiyetini almaları Takdim şekli değişik oldu mu, maka- 6 Gençlik ve Politika 2 7 Ağustos 1954 günü, saat 16.30 da, Singapur şehrinin yakın ban- liyösünde bulunan ve WAY (Dün- ya Gençlik Bırlıgı) lkmcı Asamble- sinin — toplandığı nglo - Chinese Scbool'un büyük konferans salonun- da çıt yoktu. 47 milletin gençlikle- milletlerin delegeleri konuşmalar — yapmışlar, hattâ Seylanlılar, sıyasi gençlik te- şekkülleri WAYe kabul edildiği tak- dirde bu teşkilâttan ayrılacaklarını resmen bildirmişlerdi. Muhtelif nok- tai nazarlar artık belirmiş ve mesele Her millet delegasyo- bu hususta fikrini veya «Hayır»> — diye ifade i. Kütle psıkolo;ısının tesiri altında, nisbeten gelişememiş adde- dılen mılletlerın reylerı o memleket- erdeki ençliği, «siyasi» addedılebılecek faalıyetten alıkoyma temayülleri az çok bılındıgınden merakla bekleniyor ve sıyası hurrı— yet lehine umulmadık neticeler heyecanlı hur edince büyük bir alkış kopu— ordu. Meselâ Burma «Evet» dedi- ği, meselâ « orrgo» lu zenci genç başım tasvıple salladığı zaman büyük zahür: yapıldığı — halde, Fransa Belçık nın <«Evetb demesi gayet tabii karşılanıyordu. Sıra Tür kıye gelip Türk de legasyonu SÖZCÜSÜ, kısa bir istişareyi takıben bu sarih suale «Evet» diyı vap verince hâdise gayet tabii karşılan— dı. Zira, 1954 Türkiyesinin, modern Türkiyenin, Mustafa Kı nin, ÖZ gençlıgını siyasi haklar ahrum mek isteyebileceği fıkrı kimsenin aklına dahı gelmiyordu. Neticeler ahnınca sıyası gençlik teşekküllerinin 36 ya karşı 11 oyla WAYe kabul edılmış oldukları anla- şıldı. Bu hâdise, 1954 Ağustosunun sonunda, Smgapurda geçiyordu liğin .ve bahusus talebemn «politika» yapması ne demektir ve lenin muhteviyatı «yüksek makamlar» tir. Herkes bunu böyle anlamalı, aya- ğını ona göre denk almalıdır. İşte, "Bu nümayişlere" goz yuma- mayız» başlığını taşıyan yazı bu iki se- bepten dolayı alâka topladı. «Bu nü- mayiş» denilen nümayiş neydi? Üniver- site talebesi Ankara üniversitesinin açı- lışı günü yapılan merasime iştirak eden Başvekil Adnan Menderesi ve Cumhu- riyet Halk Partisinin Genel Sekreteri Kasan Güleği alkışlamış, alkışlar teza- hürat şekhnı almış, talebelerden bir kıs- Güleğin — arabasını bile — ye- Dr. Erdoğan METO bu işle muhtelif yonlerden ilgilenen- lerin duşuncelerı nelerdir re, siyaset, memleketın muhtelıf ıktısadı harici, dahili me- selelerine daha zıyade akademik ve milli şuur bakımından zaruri bir alâ- ka duymak; bunları kendi vicdanı muvacehesınde tartmak ve netice iti- batiyle bir hükme arak onu icap ettiği takdirde sozle yan ile beyan name veya toplantı ile ıfade etmek- tir. Kıbrıs dâvası gibi yüzde yüz si- yasi bir. meselede, talebe teşekkülleri başta olmak üzere, muhtelıf gençhk toplulukları hukum arzular boylece ifadeye çalışmışlardır, Fakültelerde zaman zaman beli- ren bir zihniyete göre ise, «politika» menfur — ve tehlikeli bir o yuncak, gençlerin yetişmelerini ve dersleny— le uğraşmalarını önliyen kumar, v.s. emsinden sakmılacak bır iptiladır Hükümetlerin bu hususta görüş- leri zemin ve zam havvül göstermeğe aldir. İç dış meselelerm muhtelıf inkişaf- larına göre, şu veya bu şekilde be- yanlarda bulunacak, ayrıca «gençlik namına» gibi çok şataf atlı bir vasfi taşıyabilen itaatkâr ve nisbeten gay- ri mesul bir kütle, bütün hükümet- i ükü- metlerin görüşüyle, bu kütlenin gö- rüşleri arasında esaslı bir ihtilâf doğ- sun ve «gençlik» muayyen bazı ic- raat hususunda pek tasvipkâr görün- ! O andan ıtıbaren balayı biter, ençlık liderleri üzerinde muhtelif baskılar başlar, bir zamanlar takdır edilen heyecan «şuursuz ve mle- ketin yuksek menfaatlerını haleld ar edici» bulunur, nihayet de <<gençlik» bilhassa muhalefetin savunduğ tezleri desteklıyormuş gıbı ve hmedı— lince, bir takım kan müeyyideler bulma teşebbüsleri derhal baş gösterir. Netice ıtıbarıyle Singapurda «Evet» diyen Türk delegasyonu, di- yebiliriz ki çok daha fazla alkışlan- mağa hak kazanmıştı: Zira, mensup olduğu memlekette, hususi kanunla yasak edileceği soyle ilen bir. mev- zuda serbestçe kanaatini izhar ede- bilme ve taahhüt altına girme cesa- retini kendisinde bulmuştu. rinden kımıldatmıştı. Zafer bu nümayi- şe göz yumamıyacağını bildiriyordu. «nümayişin bir kısmı- kiyordu. Zira başvekile tutulan alkışları gerine gerine sütunla- rının başına almıştı. Yahut demesi la- zımdı ki, talebenin ıktıdardan başkası- nı alkışlamasma göz yumamayız. Bu, daha açık bir ifade olurd u anla ama- Unıversıte talebesi siyasetle ugraşmasm' Maksat buydu. Adnan Menderes de AKİS, 13 KASIM 1954