KÜLTÜR da «<benim babam, senin baban» mü- nakaşasından başka biç işe yaramıyor— du. Gene piyasada bol miktarda bu nevi kitaplar, mecmualar bulunuyordu». İşin açınılacak tarafı bunlar çoğalıyor- du. Okumağa yı 1 eni şliyan — neslin miktarı da ma okuyanlardan fazla idi. Okuma seviyesini yeni yeni yükselt- mekte olan bir memlekette bu netice abii idi B türlü neşriyatın fazla rağbet gördüğünü tespit eden, «iş adamları» faaliyete geçiyorlardı. Çocuk egıtımın— dit u iş bilhassa mecmuaları, kitaplar ucuza mâl etmek için <<her türlü kolaylıktan» faydalanıyorlardı Bu er türlü kolaylık— memle- kete getırdıklerı ecnebi damgalı bir takım mecmua ve kitapları aynen ter- cüme etmekti Bazı bıbıler vardır kı bu nevi mecmualardan tane çıkarıyor, bu sayede tesisler kuruyordu. Bu genç dimağların istismar edilmesi idi. tepkı karsısında kendılıgınden neş- sviçre ve bazı şimal memleket- leri bu gibi neşriyata çoktan kapıla- rını kapamış ve bunları memleket içinde yasak etmiştir. Kötü ne bizim küçükleri de sarmıştır. G satan dükkân- larda cazip renkli korkunç masal sa- hifeleri, teşhir edilen neşriyat arasın- da, haylı yer tutuyor. Körpe d mağ- lara yabancı isimler altında, ve «Yağ- macılar Kralı» kabilinden sıfatlarla en kötü insan tiplerinin katil ve te- cavüz hikâyeleri renk renk resimler- le sunuluyor. Dizi-resim hikâyeleri- nin bu türlülerinde yazılar azdır ama bunlar, doğrusu, pek ateşli, pek di- namik ifade şekıllerıdır «Hey! Yak- laşma gebertirim!», <«Eller yukarı!», «Beynini patlatırım!», «Canına oku- rum!» kabilinden şeyler, — Bunların tesiri ile bizim küçükler arasında da kabalık, hoyratlık misalleri çoğalma- ğa başlamıştır. Amerikan comicleri- nin kopyasından başka bir şey olmı- yan bu neşriyatın alabildiğine yayıl- masına — ve çocuklarımız üzerindeki kötü tesirlerinin de gittikçe genışle— yip der 1nleşmesıne kayıtsız kalmı lıyız. Ateş saçağı sarmadan harı ekete geçmeliyiz. Okullarda öğretmenler, müdürler, —okul - aile birlikleri ve evlerde ana baba çocukların okuduk- ları şeylerle ilgilenmelidirler. Onla— rın rek yerli, gerek yabancı mü- balagalı hayaller ıle sahte kahr lık maceralarını, hele yabancı isim ler altında kabalık ve hoyratlık ma- sallarım okumalarına göz yumulma- malıdırlar. «Peki ama ne okusun- lar?» denilemez, çünkü memlekette, çok şükür, çocuklarımızın seve seve okuyacakları pek iyi kitaplar, ler de vardır. Çocuklarımıza onları Bir kaç sene önce, Milli Eğitim Bakanlığı, bilhassa ilk öğretim — safha- sında olan çocukların mektep dışı ter- biyelerini bir esasa bağlamak, alabildi- ğine başıboş giden bu kabil neşriyatı önlemek istedi. Neşriyatlarını melerini bu mecmualardan istemek kânsızdı. kaldırmak Bakanlığın — da gelmezdi, milletlerarası düzen ve dahil oldugumuz laş una imkân — veremezdi. Mektep kitapların- dan doğan buhrana bir şekil — vereme- miş, bir fare bulamamış olan bir ba- kanlık, mektep dışı neşriyatı — durdur- duktan sonra, kuracagı yetti müessese- lerle bu eksi ortadan kaldırabilir, bir ihtiyaca cevap verebilirmiydi? Sus— turucu bir imkânsızlığı karşı- ında — düşünüldü, — taşınıldı, bir halâs çaresı bulundu «Yarı - susturucu» düşünülen tek çareydi. Yarı - susturucu D erhal bir komisyon kuruldu. Milli Eğitim Bakanlığının talim ve terbiye şubesinde kurulan bu — komisyona he- men her bakanlığın, — gazetecilik gibi tavsiye edebiliriz, kendilerini onları okumağa teşvik edebiliriz; elverir ki çocuklarımızın ellerindeki kitaplarla, dergılerle biraz alâkalanalım. aarif idaresinin ve nıhayet Ma- arif Vekâletinin yapacağı hayli şeyler Vardır (Küçi klerı Zararlı Neş- riyattan Koruma Kanunu hâlâ yürür- lüktedir.) Fakat ilk hareket yukarı- dan değil, aşağıdan — başlamalıdır. Çünkü çocuklara ve onlarn ellerin- deki dergi ve kitaplar: en yalan olanlar öğretmenlerle ana babalar ve okul - aile birlikleridir. Çocuklarımızın kafa ve huy sağ- lıklarını korumak için iki cepheden ciddi ve sistematik bir savaş açmak mecburiyetindeyiz: 1) Kötü neşriya- tın çocuklarımızın ine geçmesini önlemek; 2) Çocukları ü i iucu layca bulabilmelerini sağlam Bu u: ogret— menleri ıle müfettişlerinin ve öÖğret- men birliklerinin dâvayı ele almaları ile ciddi surette açılabilir. Fakat gündelik gazetelerin de dâvayı des- zaharet olabilir. Meselenin müsama— haya tahammülü ve İngilteredeki gıbı hallerle karşı— laşmak ıstemıyorsak şimdiden hare- kete geçmeliyi NOT : Eski yazı devrinden ka- lıp hâlâ hüküm süren bir âdete ay- kırı giderek ukalâ görünmekten çe- kindiğim için Don Ouixote ve che- valier isimlerini — istemeye ıstemeye metindeki şekillerle yazdım, özür di- lerim. bir meslek şubesinin gönderecekleri de- legeler iştirak edecek Muntazam top- ak; meselâ bir ay, meselâ on beş günde bir, neşredilen butun mecmua- ları, kıtapları inceliyecekt Bu incelemeler so unda kom yon bır mecmuanın veya kıtabın çocuk eğitiminde <«muzir» bir unsur olduğu- nu kararlaştırırsa derhal harekete ge- çecekti. Harekete geçıpte ne yapacak- m d bl tı? Mekteplere bir tamim de na- ak i adı genelge aların, — kitapların talebe tarafından okunmasına olunmasını istiye- âni i. İçişleri Bakanlığı da bu hareket- te «yardımcı» bir rol oynıyacaktı, bu Bakanlıkta bir tamimde bulunacaktı. attâ — bir ilgili şahsın söylediğine Öre — <<galıba» savcılıklarda — hareke- 8 te geçecekt Kocaman Milli Eğitim Bakanlıgı— nın sadece mekteplere bir tamim gön- dererek, hallerime» — bağlanması tek kelıme ile gülünçtü. Bu mecmua ve kitapları, ogretmenlerın ders olarak okuttuğu diye, bir iddia yoktu. Dava küçük talebenin mektep dışında tehli- keli bir takım yazıların tesiri alfanda ler bu kitap ve mecmualarda idi. Çalışan bir komisyon B u ayıklama komisyonu hakikaten çok çalışıyordu. Ayda yılda şöyle bir toplanıyor, bazı zamanlar toplan- İ oplanmak için — toplanıyor ve bir alıyordu. Bu bir ka kararda ne idi pek belli değil! — İşiten dahi - olmuyordu. rlü kararlar, pekâlâ gazeteler vasıtası ile halka du- irdi il muzır neşriyat pekâlâ menedılebılır Bakanlık — eksik olan kanuni eyyedel eri im eder, kanun yapabılırdı Bunlar sade- ce birer temennidir. Adı s: İ misyon çalışıyordu ya! Soranlar isyonun «fevkalâde» yet gösterdiğine dair rakkamlar hazır- lanır, buyuk lâflar söylenirdi. Üst tara- fi —dâfi güzaf— idi. Maksat çalışmayı ister olsun, ister olmasın gösterebil- mekti. Marıfet buydu! Diğer âmill S adece bu türlü neşriyatı öne alma- mak lâzımdır. Talebenin, — mektep dışı eğitimini sarsan âmilerin — başında sinemalar gelmektedir. - Buralarda gös- terilen filimler; kitapların, , mecmu- aların yaptıgı tahribin bir kaç mislini l sallıya — sallıya — gir- Hükümetçe böyle bir — musibetin ortadan kaldırılması için t dbı karar olmadığı ıçın sansür komi: u bu f- lımlerın ynatılm asından hıç bir mah- Hattâ heyecanlı — dakika- lar geçırerek sansüre konulan bu fi- limleri seyre Mekte dışı mamur halledl için ler vazetmek şarttı. egıtımın dört başı , kati hüküm- AKİS, 13 KASIM 1954