tadırlar. Ticarethaneleri iyidir. Üstelik pek büyük bir de hariyete sahip- tirler: Memlekette vergi tahsildarı yok- tur. Zira Monako Prensliğinde vatan- daşlardan vergi alınmaz. Hükümet ken- di yağı ile — —daha doğrusu bastırdığı pulların ve ışletlıgı kumarhanenin ge- tirdiği gelir ile— kavrulur. Küçük prens- lik gümrük anlaşması ile — Fransaya bağlıdır, dış münasebetlerini de Fransa deruhte eder ama diğer taraftan tama- miyle serbesttir. O halde Monakoluların derdı ne? Dertlerı şu: O < Ğ n lihsiz olduğu kadar beceriksiz sayılması gerektiği de bir hakikattir y Rainier otuz yaşlarmdadır Uzun boylu, güzel yapılı, kaytan bıyıklı bir delikanlıdır. Kızların kalbini —hele sı- fatiyle beraber— — kolaylıkla yakabilir. Buna mukabil kalbini yakmıştır: Fransız sinema artis- ti Gisele Pascal. Prens ile Gisele Pascal arasındaki aşk uzun yıllar devam etmiş, fakat iki sevgilinin evlenmesi kabil ol- mamıştır. Monako sarayı, asil olmıyan bir gelini kabul etmek — istememiştir. Buna mukabil Rainier sevdiği kadından başkasiyle evlenmiyeceğini alenen be- yan etmış ir, et bu suretle kör düğüm ha- line gelınce Gisel Pascal büyük bir fe- dakârlık yapmış, — kendisini, O sırada Cannes'daki sinema festivaline gelen Gary Cooper'in kolları arasına atmıştır. Böylece, Monako prensi ile evlenebil- mesi ihtimalini tamamiyle ortadan kal- dırmıştır. Rainier buna rağmen başka- siyle evlenmemiştir, hâlâ sinema yıldı- zını sevmektedir. Evlenmeyince de tah- ta vâris çıkmamaktadır. İşte, Monako- luların endişesinin sebebi budur. Prens Rainier'ye şu anda bir şey olsa yandı- lar. Taht varissiz kalacağından Fransa ile Monako arasındaki anlaşma gereğin- ce Prenslik Fransa Cumhuriyetine bağ- lanacaklır Et mhuriyetle idare edilmek fena mı" Dogrusu istenilirse Monakolu- lar bunu düşünmüyorlar. Düşündükleri bir tek şey var: O zaman vergi ödeye- çekler, Amerika Bir demokrasi dersi E linde gözlükleri, muhatabını dikkat- le dinleyen adamın adı Eisenhower değil de Ahmet veya Mehmet olsaydı, gözleri hayretten mutlaka faltaşı gibi Kendisi Cumhuriyetçi parti- dendi, muhatabı ise Demokrat partiye mensuptu. Demokrat parti, memleketin kontrolü eline geçirmişti. Teşrii organ- lara o hâkim bulunacaktı. Yâni, istedi- ği takdirde Amerikada hiç bir işin ya- pılmamasını, idare mekanizmasının iş- lememesini kolaylıkla temin edebilirdi. En mühim unsur, para onun elindeydi. Eisenhower idaresinin istediği tahsisatı AKİS, 13 KASIM 1954 DÜNYADA OLUP BİTENLER Eisenhower - Dulles Cumhuriyetçi — başkana vermedi mi, yapacak hiç bir şey kal- mazdı. Üstelik bu durum tam iki yıl sü- rüp gidecekti. Buna rağmen Demokrat Parti Ei- senhower'i, ele dış politikada tama- miyle destekleyeceğini bildirdi. İç mese- lelere gelince, tabii fikir ayrılıkları ola- caktı ama ne Ayanda, ne de Temsilci- ler Meclisinde bir sabotajın s'si bile ba- his mevzuu değildi. Zaten böyle bir durum ilk defa olarak meydana gelmi- yordu. Tarih boyunca Kongrede başka partinin hâkim olması, cumhurbaşkan- liğı makamım başka bir partinin işgal etmesi âdeta olağan bir hâdisedir. Evet, Demokrat Parti Eisenhower'i destekli- yecekti. İşte adamın adı Eisenhower değil de Ahmet veya Mehmet olsaydı gözle- rinin faltaşı gibi açılmasına sebep ola- cak söz buydu. Eisenhower bunu son derece tabii karşıladı. Zira insanları ol- gun, liderleri olgun, olgun bir demok- rasi memleketinde yaşıyordu. Beklenen — neticeler S eçimlerden evvel her şey demokrat- ların kazanacağını gösteriyordu. Bu, 20 nci asrın içinde Amerikalıların 27 nci kongre seçimiydi. —Mebuslar ve ayan azaları Amerika'da toptan değil, parça parça seçilir, böylece tek partinin mut- lak hâkimiyeti önlenebilir. Son kongre- de (seçim 1952 de yapılmıştı) kıl kadar farkla cumhuriyetçiler hâkimdi. Bugün vaziyet değişmiştir, kontrolu demokrat- lar almıştır. Mesele temsilciler meclisin- de bundan evvel 221 Cumhuriyetçi, 213 Demokrat ve 1 Müstakil varken şimdi 203 Cumhuriyetçiye mukabil 232 Demokrat mevcuttur. Ekseriyet için ise 218 âzalık kâfidir. Ancak itiraf etmeli ki, seçim son Demokrat — Kongre derece çekişmeli olmuş ve adaylar pek yerde hemen hemen başa baş git- mışlerdır Bilhassa New York'ta durum âdeta komik olmuştur. New York'un meşhur valisi Dewey bu sefer namzetliğini koy- mamıştı ama, — şehir Cumhuriyetçilerin bir kalesi olarak biliniyordu. ların adayı ise Harriman idi. Ancak eyaletin 10.436 sandığından 10.428 ta- nesinin tasnifi şu neticeyi verince her- keste bir hayret baş gösterdi: a riman 2.530.399, — Cumhuriyetçi İrving İves 2.521.239 rey al- mıştı. Yâni, beş küsür milyon seçmenin iştirak ettiği seçimde valiliği Harriman 9.160 rey farkla kazanıyordu. Eski Valı arr valiliğini demokratlara kazandı dı. Oylar yalnız New York'ta bu de- Fakat oralarda da Öyle anlaşılıyordu ki, partiyi de hemen hemen aynı derecede desteklemişler, bir müsavat istemişler- di. Kim bilir belki de, muazzam fark- ların 1nsanları istemeye 1stemeye dikta- l ğ sürüklediğini — görüp anlamış- Amerikalılar l 19