MUSİKİ Konserler Dörtlü konser P rogramda "Türkiye Milli Teşkilâtı, Gençlik Konserleri, No. yazıyordu. Demek arkası gelecek Teş- kilât hakkında kısa bılgıyı ihtiva eden bir yazıda da yit ediliyor zaten. «Türkiye Milli Gençlık Teşkilâtı, her sınıf halka ve gençliğe hitap eden se- Vıyelı ve ucuz konserler tertibinde, ültürümüzün yükselmesi yönün- den fayda mülâhaza etmektedir» deni- yor. Gençlik 1" T.M. G.T. işe iyi başladı Geçen cumartesi gunu Opera salonunda len konser için kendi sahalarında en ön safta bir mevki işgal eden dört sa- natkâr seçilmişti. Ya lnız bunlardan bi- ri için - Mithat Fenme ıçı n Öön safta bir mevki işgal eden" derken ma- zi sigasını kullanmak daha doğru olacak. Konseri Chopin'in parçalarıyla açan Fenmen'in falsolarla dolu çalışı- nı dinlerken, bir zamanlar en iyi piya- nistimiz olan ir sanatkârın eski gün- lerini arattığını üzülerek düşünmemek de ldi. Sonra Viyolonselist Nusret — Kayar dört küçük parça çaldı ve en çok Ra- vel'in Habanera sında — muvaffak oldu. İyi bir tekniği var: tatmin eden bir musikişina: Basso han Baranı en iyi erkek sı larak lar. Dı erlenyle arasındaki yük olduğu için formunda operamızın vasıflandırır- fark bü- olmayan Ayhan Baran da zevkle dinlenir. Nite- sanatkârın genizden çıkan, her Leyla Gencer Hem kendi, hem sesi güzel AKİS, 13 KASIM 1954 zamanki gibi hacimli ve cüsseli olma- yan bir sesle karşılarına çıktığını far- keden dınleyıcıler şaşırdılar. Sonra Ööğ- rendiler ki, - aksi şeytan - Ayhan Ba- ran nezle lm Uş. Fakat nezle mikrop- rı bu dev sesi kolayca cüceleştiremi- yordu ene. Söylediği parçaların her biri başka lisandaydı: Türkçe, Italyan— ca, ransızca, — İngilizce, anı an Vazıh fakat şıve a çok ehemmiyet le müracaat ediyor, — huzursuzluğunu belli ediyordu. Fakat - ne çare - bu da o musibet nezle yüzündendi. Leylâ Gencer, kelimenin tam ma- nasiyle bir şaheserdı» Mükemmel şan tekniği, ifade, sevk, en soğukkanlı din- leyicileri bıle sürü kl n bir dramatik d kudret... Bu seviyede bır opera ve ses sanatkârı, Turkıye bir tarafa, dünya- da bile sayılıdır. Soprano Gencer, bir Verdi arya- sıyla konsen bitirdiği zaman salon al- İ daha isti- yorlardı. Sanatkâr tekrar sahnede gö- rünüp de alkışlar hafıfleyınce balkon- dan bir ses duyuldu: <<K0nsolos' » Halk, alkışlarıyla teklifi destekle- di. Meşhur kâğıt sahnesı isteniyordu. Fakat, anlaşılan, parçanın notası refa- kat pıyanıstı Reinwald'ın yanında de, ğildi. Aynı ses tekrarladı : «Peki, Tosc; O da yoktu Hem Leylâ Gencer, başka bir şey soylemeyı tasarlamıştı. ndan — Marguerite- aryası : «Thule'de bir Salondan çıkarken bir - dinleyici, Türkiye'de şimdiye kadar — «böyle şey» dinlememiş olduğunu — söylüyordu. Ya- nındakiler de aynı fikirdeydiler. Folklor Doğu Türkistan'dan sesler eorge Fox Holmes 1949 yılında Kuzey Çin'in (Örümcü) şehnn Britanya başkonsolosluğu yapmı ama, Doğu Türkistan'la ilgili en d ve taze hatıraları 1933'te ilk defa ora- da hekim olarak bulunduğu zamanla- ra aıttır Dilbilimci ve antropolog Fox Ho o zamanlar Sinkiang'daki Türk yazın onlarla beraber yaylaya çıkmış onların kültür ve gelenekleri, sarkıları ve dansları hakkında ihtisas sahibi ol- muştu O sıralarda bir müslüman ayak- lanması oldu. Çin hükümeti, Türkle- rin yerleşmiş oldukları mıntakaya Çin- li mülteciler sevk meğe — ba; şl mış ve Türkler de tahammül edememiş- i. Sinkiang Valisi kıyamı bastırmak için Sovyetlere müracaat etti. Doğu Türkistan böylece Komünist boyun- George Fox Holm Folklor mütehassısı duruğu altına girdi. , Türk — ahalinin bir kısmı, Tibet, Hindistan ve İran yo- luyla binbir eza ve cefa içinde, Turkı ye' ye geldiler. Geçen hafta Sah günü Ankara'da, Yenişehir'deki — İngiliz Kultur Heyetı Kütüphanesinde Mr. George Fox Hol- s bi i i yıl ka- Ö ng'da tanışmış olduğu Türk kazaklarla eskı dostlarıyla, bura- d r görüşmüş, portatif ve kurgu- alma makinesiyle — onların musikisini kaydetmıştı Konferans — es- nasında bu plâkları da dinletti. Ge- çen yaz lngıltere de ateşli bir komü- düşmanı İngiliz yazan Godfrey Lıasla tanışmıştı Mr. Lias e New York'daki iki naşırden aldıgı teklıf üzerine, Asyalı Türklerin Komünistlere karşı ücadelesine ve Anavatandan hicri tlerıne dair bir ki- tap yazmaktadır George Fox Holmes— in konferansını da o takdim Zaten bu iki zat, Türkiye'deki araştırmalan- nı beraber yapmaktadır ar. Geo Fox Holmes'in dinlettiği Kazak Turklerının musikisi, — Türkiye Türklerinin ve İngilizlerin için, oldukça monoton, fakat ve herhalde alaka çekıcıydı kinin çalman kısmı iki telli, bir (dombra yahut tambura), bir a (tabla) ve konferansçının dınlettı— gı plaklarda temsil edilmeyen bir fesli saza (nav, yahut ey) ınhısar et— mektedir. — Esas 1t1barıyle ses (vokal) musikisidir. Türklerinde ha y tarzla- rını, tarihlerini Ve kahra arım an- latmaktadırlar Yani onla nn folklorunu Ö şarkılardan bırının sözleri de bilhassa e değ, dikkat Elem ve acılık diyarından geldik; Hürriyet diyarına erdik. Kötülük dıyarırıdan kaçtık; Aydınlık diyarına vardık.