Birginin, nihayet Atlantik Paktı Teşki- lâtı nezdındekı daimi elegemız Fatin Rüştü Zorlu'nun i den bahsetmek gerekıyordu Zira Türkiye Cumhurıyetı hükümetinin Başvekil muavini, aynı hü- bilhassa ve her şeyin üstünde protokol ile iştigal ederler. Halbuki politik se- bepler yüzünden, işte protokol sade- ce içerde değil, dışarda da altüst olu- yordu. YURTTA OLUP BİTENLER dar oluyor. Fakat «kurucu» sıfatından dolayı kendirine hususi muamele tat- bik edildiğinden bir türlü Hariciye ve- kümetinin Hariciye Vekâ- letine bağlı daimi delege- lik sıfatını da taşımakta- 1r. Protokol sadece bura— heyetimiz — iki müteşekkildi: Fuad Köp- rülü ile Muharrem Nuri Birgi. Fatin Ruştu Zorlu, daimi delegeydi. Ama bu gibi hallerde âlet, daimi delegenin — Hariciye Ve- kilinin emrinde çalışma- sıdır.. Meselâ Bırleşmış Milletler Genel rulu- nun toplantıla rında da daimi delegem Selim Sarper dırektıflerı Hari- ciye Vekilinden alır. An- kilinin üstünde bir sıfatı yoktur Paris Büyük Elçimiz encioğlu bıle sefarethanede tertip- ri - Birgi duşmesi icap ediyordu, halbuki Mene- mencioğlu oraya Fatin makarışık bir durumdu b u.. Sonra salonlara giriş çıkışlarda da zuhur ediyordu. Prof. Fuad Köprülü'ye, yaşı dolayısiyle hurmette usur edilmiyordu meselâ kabıne toplantıla— Prokotol onu öne Halbuki — şimdi kendisi, kabinede (ve oto- mobil plâka numaralm— bulunuyor, ona yol veri- yordu. Protokol, prot okol... Bunun ufak ş oldugu ileri sumlebılır Ama dün- yanı di mi hatıra gelen protokoldur. Bu hu- i edilir. susa çok dikkat hareket edildi diye si münasebetlerin bile kesildiği çok ol- hariciyecilerimiz muştur. Bizde de AKİS, 30 EKİM 1954 Bu vekil istifa etmelidir D emokrasımn türlü tarıfî vardır. Aslına bakarsanız, hemen hepsi ta ıkar nokt ıya çı u, umumi efkârın asla ve asla rencide edılm_edıgı rejımm adıdır u yüzdendir ki, demokratik bir idarede bir tacirin Ti- caret Vekaletme getırıldıgı ve bir yandan vekillik ederken diğer taraftan da ticaretine devam ettiği; bir fabrikatörün — İşletmeler Vekaletıne getırıldı ve bir yandan vekillik ederken diğer taraf- a fabrikasını işlettiği; bir bankacının Maliye Vekâletine ge- tırıldıgı ve bir yandan vekillik ederken diğer taraftan da banka— sının başında kaldığı görülmüş, işitilmiş şey değildir, AKİS geç sayısında Amerikada Charles Wilson'un Milli Mü: dafaa Vekaletı ne getırıldıgınde Milli Müdafaa Vekaletıyle iş yapan Gen Motors firmasındaki hissesini nasıl dev: mecbur bırakıldıgını hatırlatmıştı Sebep, Charles Wilson'un şahsma itimad edilip edil- memesi değildir. Sebep, bu gibi hallerde umumi efkârın derin bir surette rencide olması ve rejime güveninin sarsılmasıdır. Siz «Sokaktaki Adam» a ticaret yapan Ticaret Vekilinin bir mahzur olmadığını anlatamazsmız Zaten aslına bakarsanız, büyük bir mahzurdur Bizde boyle bir vekil Vardır Bu vekil, dur. Dr. Mükerrem Sarol hem Türk Sesi adlı bir gazetenin sahi- bidir, hem de Basın işlerini tedvıre memur Devlet Vekili. Türk Seri gazetesinin sahibi, bu sıfatla hukumetın resmi Hânlarını ta- mamiyle şahsi takdirle tevzi etmektedır ve hiç kimseye hesap ver- mek mevkiinde değildir. Bir gazete sahıbı vekil olamaz mı? Olur. Eğer vekil olması devlet ışlennın iyi yürümesi için elzemse, olur. Ama, Basın ışlerı ni tedvire memur Devlet Vekili olamaz. Kaldı ki, Dr. Muk Sarol'un Vekıllıgının devlet işlerinin iyi esi için elze ldu— ğunu iddia etmek fazla safdillikdir. Üstelik bahıs mevzuu gazete— nin «satmayan gazete» İer arasında maralı mevkii işgal Dr. Mükerrem Sarol ettiği bılınmektedır İşin en tuhaf tarafı bu «satmayan — gazete» nin resm ı ânla beraber bir takım firmaların hususi ilânlarını da satan gaze- bol almasıdır. l—lalbukı fırmalar hususi 1lanlarını Ni t Türk Sesi'ne hemen resmi dairele- de bir hakıkattır Bunlar arasında ilk bol telere verırler ha rin abone kaydettırıldıgı okullar bile vardır. Niçin saklamalı ki, resmi ilânı istediği gibi tevzi eden Devlet Vekâletinin başında resmi ilândan faydalanan ve satmayan bir gazetenin sahıbım görmek biz rencide ediyor. Bizi, gazeteleri ve umumi e Bu durum daha ne kadar devam edecek? Dr. Mükerrem Sarol ki, şahsı ile başvekılın şahsını birbirine pek karıştırmakta- dır, kendışhıyu efkârın başvekile ve demokrat parti iktidarına boşu boşuna rencıde olmamasını istiyorsa derhal istifa etmelidir. Kendisini buna davet ediyoruz. Ama kendisi şu sırada Basın ışlerını tedvire memur Vekâleti ıle sıkı sıkıya alâkalı ajanslar veya gazeteler - resmi ılan ve abone dol sıyl - sinden başka bir mevki işgal ediyormuş gibi gösterilmektedir. Bu noktaya AKIS bir defa daha 1şaret etmişti. Şimdi b zı gazetelerın 23 Ekim tarihli nüshasında çıkan şu satırlara balan «Reisicumhur Celâl Bayar dün akşam Başvekalete giderek, henüz İstanbuldan dönmüş bulunan Başvekıl Adnan Menderes'le yarım saat devam eden bir görüşme yap Bu görüşmede, Devlet Vekili Di Devlet tarafından sanki öteki vekillerin hep- ıpmışTİ r. Mukerrem Sarol ile şehri- mizde bulunan diğer Vekiller de hazır bulunmuştur> İnanınız ki ,bütün bunlar amme vicdanını rencide ediyor. Bunlar bir demokrasıde yapılması caiz olmayan hareketlerdir ve önlenilmeleri o kadar basittir Yazık ! Anlaşılıyor ki harici işlerimizi biz- Zat Başvekil Adnan Maenderesle bera- ber Fatin Ri ştu zorlu ıdare edıyorlar Hariciye vekilimiz ise daha e da- hili meselelerle, partı ışlerıyle alaka Protokola siya- kâletinden başka yer teklif — olunamı- yor. Diğer taraftan bızd aıstıfa mües- nin sef ge- zın kendisine bağlanabil- miştir. Bunun maharet olduğunu kabul etmeme— ye imkân yoktur. Ancak görülüyor ki, bu, kâfi gelmemektedır ve bir ta- kım manasız karışıklık- lara — yol Başvekil manda Hariciye Vekâ- letıne bağlı daimi dele- ge!.. İtiraf etmeli ki, ol- muyor. Diğer taraftan Anka- radaki yabancı — diplo- matlar da harici mese leler hakkında — kiminle görüşmeleri gerektiği hususunda — zama man tereddüt geçır— mektedi zen bizzat başvekil Ad nan Menderesin, bazen başvekil muavini — Fatin Rüştü Zorlunun, bazen de - ender olarak - ha- riciye vekili Fuad Köp- rülünün kabul — ettiğini ta Anadolunun gider — ve inkâr — etmeye — imkân ktur. Tayinlerde, terfile: de de muhtelif kımse— lerin tesırımn ve da nin bulunması a hatsızlık vesilesi oluyor, Memurlar bile — bazen, kime iri Örü zorunda lemiyorlar — ki, hariciyeci için — handi- kaplerin en büyüğüdür. Vasiyetin mutlaka — nor- male ircaı lâzımdır. şka bir çare Köprü- ba: var. Mükemmel bır çare Fuad lü Başvekil muavini olur. Zorlu hariciye - vekili. Böylece ne şiş yanar, ne kebap! Acaba şımdıye kada neden hatıra gelmedi? Fatın Ruştu