DÜNYADA OLUP BİTENLER Mendes - France gazetecilere şöyle di- yordu; «— anyanın Saar meselesinde ta kındıgı tavır karşısında bu ihtilaf hal- ledilmeden Almanya silahlandırılma- sına daır anlaşmayı 1mza1amıyacagımızı bıldırı kan Ajansının Musevi muha- biri, Chaillot sarayının gazeteciler ba- rına girdiği zaman Mendes - France'ın yanından geliyordu İmza merasimi F akat ertesi gün, işler yeniden düzel- di. Fransa Başvekili kabinesini top- lamış, arkadaşlariyle görüşmüştü. — Al- man Başvekili de — düşünmüş, <<böyle mutlu bir günde» ihtilâf çıkarmanın yolu olmadığına karar vermişti. Nitekim Fransız Hariciye Vekâle- t yine Seine nehrine bakan büyük binasında öğleden sonra saat 15,25 1le 15,56 arasında «Dörtler» ve <<Doku lar» Vardıkları anlaşmaların altına zaları nı atıyorlardı. Bu sırada bmanın önüne kalabalık birikmişti. Bakanlar, — Ade- nauver hariç, tekrar Chaillot sarayına gittiler ve Batı Almanyayı Atlantik Pak- tının 15 nci âzası olmaya davet eden protokolü imzaladılar. Böylece Alman- yadaki işgal rejimine nihayet veriliyor, Almanya ile İtalya Brüksel paktına gi- riyor ve nihayet Almanya Atlantik pak- tına dahil edîliyordu. Bir taşla üç kuş vurulmuştu. Saar'a gelince, Fransa ve Almanya bu arazi parçasının (parçanın kıymeti malik bulunduğu kömür ve çe- lik endustrısınden 1lerı gelmektedir) bir «Avrupa» aline getirilmesini kabul edıyorlardı Hiç kimsenin dedıgı olmamıştı. yanın silahlandırılması» - hikâyesi ceye erdirilmişti. Şimdi Batı Almanya, si> addedilen Wisconsin'de yapılan ara seçimini kaybettiler ve tarihte ilk defa bu muhafazakar köylü böl- gesi temsilciler — meclisine — bir de- mokrat gönderdi «İhtar ciddidir» diyen cumhu- riyetçi parti idarecileri Eisenhower den 1954 kasım seçimi kampanya- sına bizzat katılmasını, gayret sar- fetmesını istediler. Neticeden ümit- li görünmiyen başkan ise, partiler dışı kalmayı tercih ettiğini soyledı de prestiji sayesinde cumhuriyetçi- ler iktidara gelmişlerdi. Fakat 1954 de cumhuriyetçileri iktidarda tuta- yım derken prest ijinden de kaybet— mesı ihtimallerini kuvvetli Parti genel karargâhı ağır bastı, bu şekılde hareket eden Bakan Ame- rika tarihinde görülm mıştır partı— ler stu kalamazsınız ded , kampan ka- tılmıştır fakat partinin istediği gi- bi değil. 2 kasımda temsilciler meclisi- nin tamamını, 435 temsilci seçerek yenileyeceklerdir. Cumhuriyetçi ekseriyeti 6 reyden N.A.T.O. çerçevesinde — silâhlanabile- cekti. * undan senelerce evvel, Bilinci Ci- han Harbini müteakip — Avrupa'da tıpkı bugünkü gibi faal bir politika fa- aliyeti vardı. O zamanı hatırlamayıp ta- rihini kitaplarda okumuş olanlar, belki de şu son aylar zarfında, yirmi sene sonra ocuklarımızın okuyacakları bir tarihin yazılmakta olduğunu farketme- Miş edır i tarih arasında bir müşa- behet görmemeye im mkân yoktur Gerçi ısımler degışmış ir. O zamanlar Stres- adını taşıyan de l ge, bugün Adenauer diye — çağırılıyor; — Briand Mendes - France olmuştur. Ama varı- lan netıce aynıdır: İngiltere ve Ameri- kanın ısrası ile Fransa, Almanyanın si- lâhlanmasını kabul etmiştir, Gerçi Al- manya, bunu elde etmek için son de- rece munis davranmış, Adenauer tıpkı selefi gibi bir çok tâviz vermekten çe- kinmemiştir. Ama o tâvizlerin zamanı gelince nasıl geri alındığı unutulmamış- tır. Bugün söylenilen nutuklardaki bü- tün kelimeleri o zaman söylenilmiş nu- tuklarda eksıksız bulmak kabildir. Fakat bugün Avrupa, hemen önün- de bir tehlıkeyle karşı karşıya bulun— uğu için —Rus tehlikes mel tehlikeleri hesaplamayı bır k b rakmıştır. Bunda da haklıdır, yapacak başka şey yoktur. Başı aynı olan tarihlerin, sonları ayrı olur. İngiltere Politika ve televizyon İngiliz işçi partisinin lideri Mr. Cle- ment Attlee o akşam evinde, televiz- yonunun perdesinde tam yarım — saat müddetle Muhafazakâr partinin yıllık kongresini «sanki orada hazır bulunu- yormuşcasına» seyredip dinleyince dü- inşallah ibaretti. Senatonun da üçte biri, 32 senatör ve udd tleri dolm an ölen 6 senatör için de erile- cektir. Orada ise ıktıdarın ekserıye— ti 3 reyden ibaret kalm Görülüyor ki, 1kt1d rey kaybı ile kongrede ki, lünü kaybedecektir. Bu — va 1956 ya kadar başkan kalacak cum- huriyetçi Eisenhow iki e De- mokrat bir kongre ile leketı ıdare etmek mecburıyetınde bulu- nacaktır. İkinci Cihan Harbinden sonra Ooosevelt de iki sene böyle bir durum karşısında — kalmış, baş- kanın kararları kongrece vetolan— gidil- mış, kararsız bir yola doğru mişti. Yarın da bu hâl karşısında ka- lınacakmıdır? Diyorlar ki, Partiler üstü kal- mak istiyen Eisenhower'in cumhu- riyetçi başkan — olmasına demokrat bir kongre ile sene nazaran daha — müsbet görmesi mümkündür; Bu garip memlekette neler ol- muyor ki, bu da olmasın işler Bevan Suratı televizyona gider mi? şünceye daldı. — Anlaşılıyordu. ki yir- minci asrın yarısını geçmiş bu 1 ndu— ğumuzu hatırdan çıkarmamak ve dev- rin icaplarına uymak erekıyordu Te- levizyon mühim bir keşifti. — Kendisile beraber aynı anda yüzbinlerce İngiliz yani yüzbinlerce seçmen daha Black- pool'deki nutukları dinlemek, muhafa- zakâr Partinin — liderlerini seyretmekle meşguldü. Halbuki bu sayıda seçmene başka yollardan bitap edebilmek için yaran saat değil, üç sene ancak yete- bilirdi, Gelecek sene ise seçımlerın ya- pılması kuvvetle muhtem Attlee o zaman, C. nin İşçi Pamsı Kongresi munasebetıle yap- mış olduğu teklifi reddettiğine üzüldü C. tıpkı şimdi muhafazakârla- rınkini verdiği gibi işçilere de kongre- lerini televızyon seyircilerine — naklet- ifinde bulunmuş, fakat parti bunu kabul etmemişti. Hikâyenin başı geçen sene miştir. O muhafazakârlar da İşçi- ler de kongrelerini - İngilterede Parti- V madiyen talik etmemeleri gibi bir âdet vardır! - Margate" de yapıyorlardı Bu kongrelerin memleket büyük — alâka uyandırdıgı bılmıyordu Televızyon ise n derece geliş 'ş' Tabii, Ameri dakı kadar degıl orta hallinin üs- tünde her İngiliz aılesme bu keşif ya- vaş yavaş giriyordu ve Televızyon se- yırcılerınm adedi gün geçtikçe artı- yordu. B. B. G. devletle sıkı sıkıya alakalıdır, ancak her — şeyden — evvel seçimler boyunca televizyon bir unsur olarak memleketin politika hayatına karışmış ve mılyonlarca Ame- rikalı evlerinden Si mücadeleyi seyredebılmışler, adeta yaşamışlardı. O kadar ki, bu yüzden televizyon muşterılerının arttıgını söylemek bu— yük bir hata değildir. İşte bütün — bunları — düşünerek AKİS, 30 EKİM 1954