B. C. iki ana partiye müracaat etti. Madem ki, yıllık kongreleri vardı, tele- vizyon Oo kogrelerde goruşulenlerı nak- ledebilirdi. Her gün altı saat çalışılı— yordu, B. B. C. tedbir alacak ve kerelerm tamammı nakledecektı Yal— z bir şart vardı : iki partinin de mu- Vafakat etmesı lâzımdı. cüm- lece müsellem tarafsızlıgına bır parti- nın muhal fe etmesi yuzunden dahi düşmesini — istem partılerden bırı peki de termezse televizyon idaresi prOJesın— den bütün bütüne vazgeçecekti. Hiç birinin kongresmı vermeye cekti. İtiraz İşçi partisinden geldi. hassa parti liderleri müzakerelerin te- levizyonla nakledilmesinde buyu mah- zurlar görüyorlardı. — Bunu üzerine Margate kongreleri televızyonla veril- medi. Fakat ordu. — Eğer er dıgerı TIZa gos— B. B. C. tasavvurunu ta- mile — terketmiş de gıldı Bu sene, kongrelerden önce iki partiye de başvur— du ve yeni bir teklif yaptı. Teklif ge- çen senekinden biraz değişikti. Kong- re müzakerelerinin tamamı nakledil- i. Gerçi televizyon idaresi al- tı saatliık çalışmanın tamamım çeke- cekti ama, bu sahneler ıçınden bir kısmı seçılecek ve akşam programında yarım saat bu — neşriyat yapılacaktı Boylece dınleyıcı ve seyircilere O gün- cebenin bir hülâsan hatiplerin kendı yuzlerı ve sesleriyle verilecekti. İşçi partisi, gene muvafakat etme- di. Fakat bu sefer B. B. C. nin tekli- finin bir hususiyeti vardı: şarta bağlı degıldı İki parti de rıza gösterirse alâ; B. B. C. ikisinin kongresınden de naklen neşriyat yapacaktı. — Faka biri istemez, diğeri isterse, ne yapa lım sadece istiyenin kongresmı seyırcıl eri- ne verecekti Bu nokta, İşçi p sının gozunden kaçmış degıldı Mah nın yanında televızyonun faydalan da mkar olu namazdı. cak liderler, ge- ne itiraz ettiler. Bilhassa Ce ve Mr. Morrison teklifin tamamile aleyhindeydiler. — Fakat, taraftarlarda çoktu. Nihayet mesele partin idarı heyetine aksetti, orada bir tek rey şu karar alındı; muzakerelerın televizyonla verili Verılme ha re toplandı ve görüşmelerin televızyona alınmamasını rada, ismi — muhafazakâr ol- makla beraber iktidar — partisi — daha akıllıca ve daha ileri bir karar alıyor- du: Blackpool'da yapılacak kongre sa- fahatı televizyonla — verilebilirdi. — Yüz binlerce İngiliz böylece — müzakereleri dinliyeceklerdi ve muhafazakâr — parti kolay kolay yapılamıyacak bir propa- ganda bulmuş olacaktı. B. B. C. derhal teknisyenlerini Blackpool'e gönderdi, teşkilâtını — kor- du ve günde altı saatlik çalışmaları te- levizyona aldı. ra mütehassıslar ve muşavırler çekılen filmler arasında bir seçm ve beğenilen parçalar akşam programında yarım saatlik Za- man içinde yayınlandı. Pek de rağbet AKİS, 30 EKİM 1954 gördü. Halk, Churchill veya Eden gibi politika prımadonnalarım görme hoşa ndı. Hatta, bizzat Attlee bıle İşte muhalefet lideri, — bu fırsatı kaçırdıgmdan dolayı yanıyorı Ama bir başka düşüncesi vardı: nane ve âdetlerine bağlı lngılterede siyasi ha- yat — bu televizyon yüzünden mahi- yetini değiştirecek, mecburen <«Ameri- kanlaşacak» ti T elevizyonun politikaya ve bilhassı Parti kongrelerine kanşma ının mah— zurları nelerdi? Evve Öylelikle siya- si toplantılar bir revü manzarası alıyor- Hatipler, üzerlerinde televizyonun parlak reflektörlerini hissedince delege- lerin değil, halkın önünde konuştukla- rını hatırlıyor, hem kendilerine, hem de özlerine bir çeki düzen vermeye çalı- şıyorlardı Seçımlere çok zaman yoktu. Partı ıçı ıhtılafl veya fikir ayrılıkla- büyük tarafsız kütleye duyurmaya luzum olmamak gerekırdı Partililere öyle gelıyordu ki hangi Parti daha mü- tecanis, bir manzara arzederse o Parti- nin kazanma şansı artacaktır. Bu ise, üzumlu tenkidleri güçleştiriyor, hattâ imkânsız hale sokuyordu. İngilizler bu yıl Parlâmentoda da görüşmelerin a— raretli — olmıyacağından endişe ediyı lar. Seçimleri kazanmak mebus arın ılk düşüncesi olacaktır. Tabiit bu duru karşısında, partılerın tamamıyle iç me— selelerıyle ugraşmayı ön plânda tutacak o erde televizyon önün partı tenkıdı yapılabılmesı guçleşecektı başka mahzur daha vardı: Ha- tipler, buyuk kütlenin hoşuna gitmeyi ön plâna alacaklar ve kendi propagan- dalarma gırışecekle rdi. Kısacası, kendi- lerini bir nevi televizyon aktörü gibi görecekler ve sozlenne dikkat edecek- lerdi. Hele bütün müzakerelerin yayın- lanmayıp sadece tlik bir za- # - m yarım saat mana bir hülasamn sıkıştırılması hatip- lerı sözlerinin m /Ssaatlik progra- alınması çarelerını araştırmaya sev- kedecektı Bakacaklardı, hangi nutuk- Sizin gibi ' Türkiyede bin- baştan Öötekine Malınızı satmak, firmanızı tanıtmak, isminizi duyurmak için siz de AKİS'e ilân veri- niz. Müracaat : AKİS İlan Servisi P.K. 582 — Ankara DÜNYADA OLUP BİTENLER lar seçiliyor; nutuklarım ona göre vere- ceklerdi. Bu ise, buyuk bir samimiyet- sizlik doğuracaktı. C. tarafsızlığı dolayısiyle çok şıddetlı sözleri verme ıstemıyecegmde daha ziyade edebi mleler ihtiva eden mutedil konuşma- lar moda olacaktı. Nihayet başka bir mesele daha vardı. Kongre — safahatı nakledilirken meselâ Churchill'in, meselâ Eden'in, Morrison'un, Bevan'ın veya Attlee'nin yüz ifadeleri verilecekti. Muhtelif ha- tiplerin muhtelif sozlerı karşısmda bu liderlerin nasıl reaksiyı Österecekle- rini anlatırken — onları şahsıyetlerım şahsı hususıyetlerım bır tarafa bırakma- vardı? Böyle şey olabilir mıydı" O takdırde ise kim halka şirin örünebilecekti, kim sevimsiz? Politika, ziyadesiyle tiyatroya dönüyordu. Ame- n tecrübesi yapılmıştı Se- vimli — kimseler, televızyon sayesinde, aslında malik bulu ıkları bir kuv- vete sahıp oluyorlardı Meselâ Başkan Muavini Nixon, seçimlerin arifesinde yaptığı bir konuş a sayesinde lerinin gönlünü fethetmişti. kabil televizyon — meşhur senatör Mac Carthy'ye katıyyen yaramıyordu İngil- terede de Bevan'ın bu işten kârlı çıka- cağı son derece şuphelıydı Ona muka- hurchill avantajlı bir uhak birtakım faktörlerin dolacağı idi Mahzurların belli başlıları bunlardı. Ama, mahzur ne olursa olsun asrın icaplarını verine — getirmemeye imkân yoktu. Televizyon önünde sonunda İn- gılterede de siyasi hayata gırecek ve kaale alınması gereken bir unsur hali- ne gelecekti. İşte biz hâlâ radyomuzun bitaraf mı, partizan mı olduğu münakaşasını yapar ve muhalefetin seçim zamanları dahi bu âletten faydalanamamasının çarelerini araştırır —ve bulurken— de- mokrasi dünyası bu meselelerle uğraşı- yor. Hem de hangi seviyede bir zihni- yetle Macaristan Vicdan azabı politikası 953 senesinde Macaristan'da, bir ladam ortadan kayboluyordu. Demir Perde gerisinde insanların bugünden yarma yok oluvermeleri öyle görülme miş bir şey degıldır ama, bu sefer kay— olan zat mühim bir zattı. İsmi Peter Gabor Peter'di. Rütbesi general'di Va- zıfesı ise Emniyeti Umumiye Müdürlü» Devletin emniyetine karşı ışlenılen veya işlenildiği soylemlen suçları büy bir şiddetle o takip ediyordu. Aym ışı kendisinden evvel başka memleketlerde başkaları da yapmıştı. Meselâ Alman- yada Himmler'in, Sovyet sya'da Be- ria'nın vazifesi bundan başka şey değil- di. General Peter Gabor Peter Macaris- tanda daha ismi doyulur duyulmaz ilik- lerin donduğu bir adam İşte gizli polisin bu kudretli şefi 1953 senesinde ortadan kayboluyordu. Bir yıl müddetle ne sesi duyuldu, ne de nefesi. Sanki yer 15