SANAT heyeti azasının bile kimin tarafından bilmediği ve mesuliyetine rejisörün henüz vazifesi başınagelmediği için rol bölümü yapı- lamamış bir şimal (o da şüpheli) ese- Tn Operet Bu da bizimki .« stanbul Şehir Tiyatrosu operet tem- | sillerini tatil ettikten ve hele ilk Alabanda Trevüsü ile seyirciyi ucuz avlamak yolu keşfedildikten sonra, biz- de operet temsili seyredebilmek im- kansız hale gelmiştir. 1943 senesinde kurulan — Ses Tiyatrosunda — yeniden canlanır gibi olan bu çeşit tiyatro, müessesenin inkırazı ile birlikte heba olup gitmiştir. O tarihten sonra operet adı altında birçok heyet kurulmuş, faaliyette bu- lunmuş, fakat hiçbirisi operet olama- mıştır. Operet güç ve masraflı bir iş- tir. İyi organizatör, iyi metoransen ve kaliteli sanatkar ve bütü bunların yanında büyük para ıster. Halbuki bizde hiçbir zaman orga- nize edilememiş olan tiyatro sahası; dar ve kısır imkanlar içinde birbiri 11e rekabete kalkışan sanatkarların pana- yır yeri olmaktan ileri gidememiştir. Biraz sivrilen bir sanatkar derhal müstakil bir heyetin başına geçmenin yolunu aramaya başlamış, bu sebeple çok, fakat zayıf topluluk — meydana gelmişt Herhangı bir vodvili ele alıp, ara- sına birkaç skeç, bir iki dans ve ses solosu sıkıştıranlar; bulmuş ve adına da operet demişler- dir. Bu suretle bizim operet telakki- miz de dumura uğramış ve ne idüğü belirsiz. bir mahiyet iktisap etmiştir. Operetciliğimizin — su masını gözden geçirdikte cut operet faaliyetimizden bahsedebi- liriz: Muammer Karaca da tiyatrosun- dan bale — o da ayrı bir faciadır — yi uzaklaştırdıktan sonra bu çeşit ti- yatro İstanbul'da yalnız Ses Opereti- ne inhisar etti. Tiyatrosu bilindiği gibi, 1943 den bu yana bir çok maceraya sahne oldu ve nihayet geçen mevsim, bü- başka bir cehreyle sahneye çıktı. Şimdiki Ses Tiyatrocu, bugüne ka- dar olduğu gibi, sanatkarları yevmiye ile istihdam eden bir patronun malı olmayıp, doğrudan doğruya esas kad- rosunu teşkil eden sanatkarlara aittir. Ka da, zararı da sanatkarlarındır. Memleketimizde ilk defa — denen- miş olan bu usul iyi netice ver- miş, ve sanatkarlar, yıllardanberi ken- di sırlarından zengin olan patronların kendilerine reva gördü k]erı gündeli- ğin, kat kat fazlasını kazanmışlardır. Geçen kış İstanbul'da temsiller ve- ren bu operet tiyatrosu yazın başın- İzmire gitmiş, orada da iki aylık faaliyetten sonra Ankaraya gelmiştir. Halk tarafından çok rağbet gören 30 OPERA ALBÜMÜ İltrovatore Eser Opera 4 perde, 8 tablo. (bas, a Leonorenin Metin: Salvatore Cam- nedimesi (wpran Ru- marano Müzik: G er- iz. Manrım 'nun arkada- İlk defa 19 Ocak şı (tenor) ihtiyar 1853 de Roma'da oynan- ç!ngene (baS) Bir haber- 1. (tenor) Şahıslar Manrico, bir. saz — şairi Mahal İ*!’ anya — Zaman: — 1400 yı- (tenor) Leonore. — Sar- h Küvvetli bir ilhassa erkek korosu gasto — kontesi — (koloratur L kontı Bale '0 İti orkes- sopı ıîano) UNA İ _u tra (49 enstrüman) Sah- bfırıton) Arzucena, bir z müziği için, Hörp, çingene kadını (alto) org. — canlar — Eserin deva- Ferrando, omutan mı 2,5 saat. MEVZU Birinci perde, — birinci - tablo: diğer taraftan adamları ile gelmekte Luna kontunun sarayında bir ge- niş hol Komutan Ferrando askerle- riyle birliktte kontun gerı dönmesini beklemektedir. Kont, Kontes Leonore'nin penceresının onünde bir saz şairinin sık sık dolaştığını haber alınca kıskançlık şaikasiyle bu saz şairini bulmaya gitmiştir. Bu sırada Ferrando bekleyen askerlere Luna ailesinin gelmışım anlatır. İhtiyar a'nın iki oğlu — varmış nt Luna, bir çingene karısını çocuklarına buyu yaptığı iddiası ile ateşte yaktırmıştır. Bu çingene ka- rısının — kızı Arzucena da anasının intikamını almaya yemin etmiştir. Bir gün Kont Luna'nın küçük oğlu kaybolur. İhtiyar Kont ölürken bü- yük oğluna, küçük kardeşini arayıp bulmasını tavsıye edâ İkinci tablo Mehtapta bir bahçe Kontes Leo- nore, yanında nedimesi olduğu hal- de odasının penceresinde, — şairler müsabakasında birinciliği kazanan saz şairi Manrico'yu düşünür. Bu sırada bahçeden Manrico'nun şarkısı işitilir. Kontes heyecanla baceye iner, fakat karanlıkta Manrio yerine Kont Luna ile karşılaşır Kont Luna ile Manrico düello ederler. Manrico ya- ralanarak kaçar İkinci perde, üçüncü — tablo: Çingenelerin konakladığı — yer. Yaralı Manrico'yu Aanası Arzucena tedavi eder. Arzucena, annesinin in- tıkamını almak için kuçukken Man- o'yu Kont Luna'nın sarayından Manrıco esasında Kont Arzucena ilk önce çocuğu öldürmek istemişse- de sonraları bundan vazgeçmiş ve onu Öz evlat gibi büyütmüştür. Dördüncü — tablo: Bir manastırın önü Saz şairinin öldüğünü zanneden Kontes Leonore manastıra girmeye karar verir Kon- tes rahibeler arasında manastırın Ö- nüne çıktığı zaman Kont Luna'yı, olan Manrico'yu görür iki rakip tek- rar düelloya tutuşurlar. Bu — defa Manrico kontun elinde kılıcını dü- şürür ve Leonore ile birlikte kaçar- lar. Üçüncü perde beşinci tablo: Kont Luna'nın ugahı, Asker- ler şarkı söylerler. Bu sarada yaka- lanan bir çingene karısı kontun hu- zuruna getirilir. Komutan Ferrando, yakalanan çingene karısının bir za- büyük düşmanının annesi olduğunu öğrenince onun yakılarak idam edil- mesini emreyler. Altıncı tablo Dağın tepesinde bir evin odası. Manrico ile Leonore buraya sığınmış- lardır. Bu sırada Ruiz gelir ve Manrico'ya annesinin yakalandıgını haber verir. Manrico hemen annesi i kurtarmaya gider Dördüncü — perde, yedıncı tablo: Kont Luna'nır, şatosundaki zinda- nın Öönü. Keza Manrico da yakalan- mış ve annesi ile birlikte zindana konulmuştur. Ruiz bu defa durumu Leonore'ye haber verir lir ve Kont Lona'ya Marcino'yu ser- best bıraktığı takdirde kendisinin o- lacağını söyler. Kont bu pazarlığı ka- bul eder. Bu arada Leonore gizlice armağındaki zehirli yüzüğü yalar. Sekizinci - tablo : Zindan Manrico yarı delirmiş bir halde bulunan annesini teselli etmektedir. Bu sırada içeriye Leo- nore girer ve sevgilisine serbest bı- rakılacağını söyledikten sonra onun kolları arasında can verir Kont Lu- na vaziyeti görünce Manrico'nun i- dam edilmesini emreder ve oğlunun idamını — görmesi için Arzucena da zorla zindamın penceresinin önüne sürüklenir. Manrico idam edildik- ten sonra Arzucena Kont Luna'ya, idam edilenin öz kardeşi olduğunu söyler. AKİS, 4 EYLÜL 1954