tertibine baş Vurulabılecegı konusu- nu görüşmekten kaçın s - France, Bruksel'den ol- duğu gibi, Londra'dan da eli boş ayrıl- dı. Savu Topluluğu hakkında artık belkı de son hüküm verilmiş ve tasarısının gerçekleşemi- hayalden ğu anlaşılmıştı yi müzakere edecek Fransız Meclisi- nin tasarıyı tasvip etmeyeceği belliy- di kadar belliydi ki endes - France, bunu, bir güvenoyu vesilesi yapmamaya karar verdi. Eğer Brük- sel'de kendi tadil tekliflerini kabul etlırebılseydı ancak o zaman, Fran- sız Meclisinden bu mevzuda güven- oyu ıstıyecektı Böylelikle, başlangıçta Fransız — ve leketin baltalaması yüzünden, — suya düşmüş oluyordu. Amerika ile ve savunma toplulu- ğuna dahil olması tasarlanan 5 Avru- pa devletiyle birlikte İngiltere'nin de Fransa'yı sorumlu re bundan ransa kadar, daha çok sorumludur. İ zür olarak, Avrupa dışında da top- rakları olduğu için, kendisini müpha- sıran bir Avrupa devleti durumuna yeceğini ileri sürmektedir. ay- nı Özürü, denizasırı toprakları bulu- nan Fransa, hatta Belçika ile Hol- landa da ileri sürebilirlerdi. Mendes - France — Churchill Pazarlık AKİS, 4 EYLÜL 1954 şüphesiz, İngiltere'nin çekin- Hiç genlıgındekı asıl rolünü oynayabilmek istemesidir. derini tamamiyle Amerika ve Avrupa'ya bağlamak, İngiltere'nin işi- ne gelmemektedir Eğer Ingıltere nin böyle bir tavır takınması, Fransa gibi kalabileceği kaygısını uyand bu kaygı, yersiz bir vehimden ibaret sayılmamalıdır! vrupa Savunma Topluluğunun kurulamamasında bir amil nın kaygı ve korkuları ise, de İngiltere'nin bencilliğidir.. bencil — davran- haksız mıdır? yhine mi rica tartışılabılecek konulardır' An- cak bu sorulara menfi yahut müs- bet cevap verilmesi, savunma toplulu- ğunun kurulamamasından yalnız Fransa'nın — sorumlu olmadığı gerçe- ğini değiştiremez. Polonya Fransa'ya ittifak teklif ediyor Savunma Topluluğu ijin ABruksel 'de yapılan konferansın a- kamete uğraması ve Mendes - France'- ın, bu konferanstan sonra İngiltere- de Sir Winston Churchill'le — yaptığı ve dirilebile- militarizmi tehlikesi- ni gözlerinde her zamankinden daha çok büyültüyorlardı. Birkaç gün son- ra Fransız Milli Meclisi, Avrupa Sa- vunma Topluluğu tasarısını görüşmek üzere işte — böyle bir hava içerisinde toplanacaktı. Propaganda taarruzlarının zamanı- nı tayin etmekte öteden beri büyük ustalık göstereni komünistler, bu fır- satı kaçırmak istemezlerdi. Nıtekım 25 Agustos çarşamba gü- nü, Polo umhuriyetinin Büyükelçisi Stanislas Saievski, Fransız Dışışlerı Bakanhgına gıderek ha yalnız hissediyorlar bır 1ttıfak ve karşılıklı yardım andlaş- ması teklif ediyordu. Böyle — bir anlaşma imzalanırsa, Fransa ile Polonya, taraflardan her- hangi birine karsı faka giremeyecekler; rine karşı «Alman militarizmi kuv- vetleri» n e de n gelecek tecavüz tehdidi karşısında istişarelerde bulunacaklar; Avrupa'nın kollektif güvenliği ve meselesinin — barışçı yollardan ek gayret sarfedecek- ler ve bir tecavüz halinde biribirleri- DÜNYADA OLUP BİTENLER Fransa Hindiçiniyi veriyor doğru Parçalanmaya ne yardım edeceklerdi. Nota a ayrıca, Avrupa Savunma Top- laşması» nın barışçı gayeleri övülü- ordu. onya hiç şüphesiz, bu ittifak yaparken, böyle bir edileceğini ummuyordu. bir ittifak, Fransa'nın Kuzey tik Paktı Üüyeliğiyle telif edilemez. di. Fakat, reddedilse bile, bu teklifin, betler tesisine ve ma t ğu yerine Sovyetlerın tek— lif ettiği şekılde bir kollektif güven- lik sistemi kurulmasına taraftar Fran- sız siyasi çevreleri üzerinde bir pro- paganda değeri olacağı; üç gün sonra başlıyacak Meclis müzakerelerinde, savunma topluluğu aleyhtarı unsur- lardan bir kısmını takviye — edeceği ve nihayet, Brüksel konferansmdan ve İngiltere goruşmesınden ra Fransızların içine düşmüş oldukları yalnızlık — hissini komünistler lehine istismar edeceği unutabilirdi. Zaten bu ittifak — teklifinden — ko- munıstlerın de beklediği herhalde ndan ibaretti. nun için, reddedılse bile bu tek- lif, propaganda münist- ler bakımından bir başarı sayılabi- lir. Ancak bu başarının pek de mü himsenmesine seb tur. Çünkü, aklı selim sahibi Fransızlar da artık bu çeşit komünist propaganda taktik- lerine alışmış olsalar gerekir Fakat, işin bir «ama» sı var. Hoca— nın dedıgı gibi ya <<tutarsa» Seyredin o zaman gümbür 15